Yunus Türkoğlu

Gayri Müslimlerin Gözünde Peygamberimiz

Yunus Türkoğlu

Peygamber Efendimiz’in - aleyhi ve sellem) şahsiyeti, dürüstlüğü, sıdkı, sadakati, adaleti, şefkati, merhameti ve güzel ahlakı kendisine iman etmeyen kişiler tarafından bile tasdik edilmiştir. Tarih boyunca İslam’ı inceleyenler bu nizam ve adaleti görüp Peygamber Efendimiz ve Kuran-ı Kerim’e olan hayranlıklarını ifade edip, birçoğu da Müslümanlığı kabul etmiştir. Asıl fazilet, düşmanların bile iltifatına mazhar olabilmektir. Peygamberimize inanmayanlar bile vicdanen onun üstünlüğünü tasdik etmişlerdir.

 İşte, gayri Müslimlerin gözünde Allah Resulü Efendimiz- Sallallahu aleyhi ve sellem-

Fransız Filozof Lafayet;

 “Ey büyük insan! Sen’in tevzi ettiğin hak ve adaleti şimdiye kadar hiç kimse tevzi edemedi!”demek suretiyle Peygamberimizin büyüklüğünü vicdanen kabul etmiştir.

Fransız tarihçi Lamartine;

 “Şayet gayenin büyüklüğü, vasıtaların küçüklüğü ve neticenin azameti, insan dehasının üç önemli ölçüsü ise; modern tarihin en büyük şahsiyetlerini Hz. Muhammed’le kıyaslayamaya kim cesaret edebilir?”

O şahsiyetlerin en meşhurları; ancak ordular teşkil ettiler, kanunlar çıkardılar, imparatorluklar kurdular. Fakat neticede çoğu kez gözleri önünde ufalanan maddi kuvvetler meydana getirebildiler.

Hâlbuki O; sadece orduları, hukuk sistemlerini, imparatorlukları, kavimleri ve hanedanları değil, dünyanın üçte biri üzerindeki milyonlarca insanı da harekete geçirdi.” (A.de Lamartine, L’histore de la Turguie)

İngiliz yazar Thomas Carlyle;

 “Başında taç bulunan hiçbir imparator, kendi eliyle yamadığı hırkayı giyen Hz. Muhammed kadar sevgi ve saygı görmemiştir.”

Amerikalı bilim insanı Michael Hart, 1979 yılında bilgisayar destekli bir çalışma gerçekleştirdi. Maksadı dünyanın gelmiş-geçmiş en tesirli 100 büyük insanını seçmek ve sıralamaktı.

Bu gayeyle tarihe mührünü vurmuş büyük insanların kabiliyetlerini, mücadelelerini, icraat ve başarılarını bilgisayara yükledi. Ve aylar süren bir çalışmadan sonra bilgisayar programı verilen bilgiler ışığında dünyanın en büyük ismini seçti, bu isim; Hazreti Muhammed Mustafa –aleyhi ve sellem- oldu.

“1 numara Hz. Muhammed!”

Araştırmanın ardından Fransız dergisi Le Point de Peygamber Efendimiz’i 1979’da “Yılın Adamı” seçti.

29 Aralık 1979 tarihli gazeteler habere yer verirken, bu seçimin sebebini şöyle ifade ediyorlardı;

“Hazret-i Muhammed 571-632 yılları arasında yaşamış olmasına rağmen dünyada tesiri çığ gibi büyüyor ve milyarlarca insan hala O’nun gösterdiği yolda yürüyor.( Zafer Dergisi 97/3-8)

Alman ediplerinden J. Volfgang von Geothe ise Peygamber Efendimiz’i-  aleyhi ve sellem -  şöyle takdir eder:

“Hiç kimse Hazret-i Muhammed’in prensiplerinden daha ileri bir adım atamaz. Avrupa’ya nasip olan bütün başarılara rağmen Avrupalıların koymuş olduğu bütün kanun ve nizamlar, İslam kültürüne göre eksiktir. Biz Avrupa milletleri, medeni imkânlarımıza rağmen Hazret-i Muhammed’in son basamağına varmış olduğu merdivenin daha ilk basamağındayız. Şüphe yok ki, bu yarışta hiç kimse O’nu geçemeyecektir. Ve bu Kuran’da son derece pratik olduğundan, ebediyen tesirini kaybetmeyecek ve diğer milletleri etrafında toplayacaktır.”

Alman devlet adamı Bismark ise şöyle diyordu:

 “Ya Muhammed! Sen’inle ayrı asırda yaşamadığımdan dolayı mahzunum…

İnsanlık senin gibi mümtaz şahsiyeti bir kere gördü, bundan sonra bir daha göremeyecektir. Buna bağlı olarak huzurunda hürmetle eğilirim.”

Ünlü Rus edebiyatçısı Tolstoy ise Peygamber Efendimiz’in hadislerinden bir derlemeyi Rusçaya tercüme etmiş, bazı mektuplarında ve mülakatlarında İslamiyet ve Peygamber Efendimiz hakkında şu samimi ifadeleri kullanmıştır:

“Hazret-i Muhammed her zaman Hıristiyanlığın üstüne çıkıyor. O, insanı, Allah saymıyor ve kendini de Allah ile bir tutmuyor. Müslümanların Allah’tan başka ilahları yoktur ve Muhammed onun peygamberidir. Bunda hiçbir muamma ve muğlâklık yoktur.”

“Bir insandan kilise Hıristiyanlığı ve Muhammedilik arasında bir tercihte bulunması istense: her aklı başında insanın bir tanrı ve O’nun yegâne peygamberi şeklinde tek bir akidesi olan Muhammediliği; teslis, günah çıkarma, Tanrı’nın annesi, ermişler, onların tasvirleri ve karmaşık tapınma merasimleriyle anlaşılmaz, içinden çıkılmaz bir ilahiyatı olan kilise Hıristiyanlığına tercih edeceği hususunda hiç şüphe yoktur.”

Bu aydınlardan bazılarının hidayete erdikleri söylenmiştir. Velhasıl hidayet Allah’tandır. Bunu bilmek bizler için sırdır, fakat İçimizde olup ta gaflette olanları bilmek sır değildir!

Yüce Rabbim, bizleri Peygamberimizin şefaatine eriştir, Havz-ı Kevseri’nde buluştur.

Sağlık ve sıhhatiniz daim olsun.

Yazarın Diğer Yazıları