Yunus Türkoğlu

Erek Dağı diyor ki!

Yunus Türkoğlu

İşte, rengi başka, duruşu başka, heybeti, haşmeti bambaşka bir dağ bu inan. Kurdu kuşu, suyu, huyu bambaşka bir dağ bu inan. Yamaçlarında koyunlarını güden çobanının uzaktan gelen kavalının sesi bambaşka inan. Gururlu değil mağrur ve mütevazı, cimri hiç değil cömerttir ve merttir inan…

Bu dağ dediğime bakmayın lütfen, alınabilir!

Evet, Erek Dağı bu, Van'ın serhat dağı suların anası, Van'ın sembolü bu!

Kadın erkek, çoluk çocuk, yaşlı genç, koyun kuzu, kartal çakal, kurt ile geyik sana aşığız biz inan…

Sanki son yıllarda duruşun biraz sert gibi mi ne?

Veya bakışlarındaki manayı biz mi çözemedik?

Sitem eder gibi bir halin var!

Sen üzülme sakın bak bizi de üzersin!

Derdini söyle bizde bilelim, Ey Erek Dağı?

Bu halin nedir, Neden böyle mahzun ve melülsün?

Bizim senden ve Artos'tan başka dağımız mı var Allah aşkına!

Sen ki, bize asırlarca zernebat ve kehris suyunu cömertçe sundun!

Güzelliğinle ve şirinliğinle bize dost, bize arkadaş ve sırdaş oldun!

Sırtımıza sana dayadık, seninle ağladık seninle güldük!

Sabah uyanınca ilk sana baktık, sonra okula gittik!

Sana baktıkça kederlerimizden kurtulurduk, feraha erdik.

Kışın geleceğini senin kuşandığın kardan borandan anladık.

Seni bizi zirvenden hep izledin, tabi bizde seni.

Ne sen bizsiz olabilirsin, nede biz sensiz unutma!

Dağları sevmeyi sen öğrettin! Hasreti de öğretme ne olur.

Bazen lacivert bazen gri, bazen kızıl, bazen de beyazsın beyaz.

Karalar takınma ne olur, çünkü sana yakışmaz…

Boynuna takayım acem şalı, ayaklarının altına sereyim atlas halı…

Anlat kurbanın olayım, anlat derdini gadan alayım!

Martlar, Nisanlar, eylüller ve temmuzlar seninle güzel!

Sen yazın güzelsin, kışın ise şirinsin şirin!

Derdini ayın, yıldızların ve rüzgârın değil benim kulağıma fısılda…

Koca Erek Dağı diyor ki;

Milyonlarca yıldır ben buradayım. Vangölü ile Van Kalesi tam karşımda, güney batımda Artos Dağı var. Süphan Dağı kuzey batı yönünde, Tendürek ise kuzeyimde durur.

Sizlerin büyük büyük babalarınızı bilirim! Bu şehrin yeşillikler içinde toprak damlarla çevrili olduğunu bilirim. Ve bu damları süpürüşünüzü bilirim. Çocukların bu damlardan nasıl sütül erikleri aşırdığını bilirim. Kanal sularının aktığını ve her evin bahçesinin olduğunu bilirim. Çevrede tarlalar ile çayırlıkların olduğunu bilirim! Gürpınar'dan Van'a Şamran kanalıyla su getirildiğinin bilirim. İki Nisan gemisinin sefere başladığı ilk günü hatırlarım. Hatta Sıhke kavunun kokusunu duyup ta mutlu olduğum günler ne kadar güzeldi! Hele o kişmiri güllerin kokusu vardı ya…

Neden üzgün olduğum konusuna gelelim; Ben eteklerimden size dünyada eşi benzeri bulunmaz iki nimeti sunmuştum! Bunlar zernebat ve kehris sularıydı, hani nerdeler nerde? Yeryüzünün karnını deştikçe deştiniz. Durmadan deşmeye ve yüksek yüksek ruhsuz binaları yapmaya son sürat devam ediyorsunuz. Bu hırsın bu yarışın sonu nereye kadar? O bulunmaz iki büyük su kaynağını bu hırsınız yüzünden kaybettiniz! Ya o bağlar bahçeler ile kanal suları nerede? Hani, dedelerinizin yaptığı geleneksel iki katlı kerpiç ve ahşaptan yapılar, yazın serin kışın sıcak o canım evleriniz? Torunlarınız o evleri tanımıyor bile, değil mi? O harika evlerde yaşamayı gelecek nesillere çok gördünüz!

Aldığınız emaneti koruyamadınız! Nerde mellakiler armutlar, kişmiri güller, aslik elmalar ve daha niceleri! Hani nerdeler?

Bu sorum özellikle hepinize…!

Vangölü'nü sürekli kirletiyorsunuz! Dört bir taraftan kanalizasyon sularınızı göle akıtıyorsunuz! Bu nereye kadar böyle sürüp gidecek? Vangölü'nün rengini ve kokusunu kirlilikten dolayı değiştiriyorsunuz. Ben buradan her şeyi görüyor ve izliyorum! Binlerce yıldır pırıl pırıl akan Şamran Kanalını çöplüğe çevirdiniz. Neredeyse benim eteklerime kadar geldiniz. Yeryüzü ile gökyüzünün aşkını bitirdiniz. Beton dağlarından dolayı gökyüzü Van merkezdeki toprağa ulaşamıyor. Ve yağışlar da gitgide azalıyor biliyor musunuz?

Bu yaptıklarınızın sonuçları çok acı olabilir! Zararın neresinden dönerseniz kardır. Bugünden tezi yok yeni kararlar alın. Neler yapılabilir diye düşünün ve çözümler üretmeye bakın lütfen! Hem kendinizi hem de gelecek nesilleri düşünün.

Dediklerim sizleri biraz üzebilir fakat bu sözü de unutmayın "Dost acı söyler ama doğru söyler" 

Her şeyi bir daha düşünün isterseniz!

Hoşça kalınız.

Yazarın Diğer Yazıları