Yavuz Yıldızbaş

PANDORA'NIN KUTUSU -1-

Yavuz Yıldızbaş

Son günlerde yaşanan mafya-siyaset ilişkisinin, özellikle sosyal medya üzerinden iddialarla devam etmesi ülkenin en önemli tartışılan konusu haline geldi.

Organize suç örgütü lideri iddiasıyla hüküm giymiş birinin YouTube kanalı üzerinden yayınladığı videolarında ortaya attığı iddialar yenilir yutulur cinsten değil.

Pek çok siyasetçi, bakan, milletvekili, iş adamı, gazeteci, emekli devlet yetkililerini zan altında bırakacak bu iddialar, tuzun koktuğunu gösteren nitelikte maalesef...

Organize suç örgütü lideri iddiasıyla

uzun süre cezaevinde kaldıktan sonra 2014 yılında tahliye olan Sedat Peker, bu tarihten itibaren bambaşka bir portreyle karşımıza çıktı. Hayırsever iş adamı diye davetlere katıldı, Türkiye'nin en büyük gazeteleri en hayırsever işadamı ödülleri verdi.

Hatta Kültür Bakanlığı sponsorluğuyla  düzenlenen bir etkinlikte "Türk Hakanı" ünvanı verilerek kaftan giydirildi.

Sanat, siyaset, spor dünyasının ünlüleri kendisiyle boy boy fotoğraflar çektirerek,  medyalarında yayınladılar.

Sedat Peker, artık mafya lideri değil, kanaat önderi, hayırsever iş adamı payelerini almış oluyordu.

Öyle ki İsmail Ağa cemaati denilen tarikat bile sarıklı cübbeli bir mensubunu Peker'in yanında sürekli gezecek şekilde emrine verdi. Tabi iş bununla da bitmedi.

İçişleri Bakanlığı tarafından da kendisine koruma tahsis edildi.

Bu saatten sonra Peker; hem millet nezdinde hem de devlet nezdinde legal hareket eden bir iş adamı olarak görülmeye başlanıyordu.

Bu kadar payeden sonra hızını alamayan Peker, siyasi parti liderleri gibi mitingler düzenlemeye başlıyordu. Gerek referandum için gerekse kendisine bu imkanı sağlayan iktidar için oy toplayıcılığı yapıyordu. Bununla da yetinmeyip karşılarında duran olursa "oluk oluk" kan akıtmaktan bahsediyor, dinlemeye gelen yığın kalabalıklar tarafından alkışlanıyordu. Suç teşkil eden bu sözlerden dolayı kendisine soruşturma açması gerekenler ise tabiri caizse bıyık altından gülerek keyif cıgaralarını tüttürüyorlardı.

Gel zaman git zaman siyasetin keşmekeş düzeni içersinde menfaatler çatıştığı noktaya geldiğinde, içlerindeki bütün kötülükleri doldurdukları bir sihirli kutu ortaya çıkıveriyordu.

İşte bu kutu, bütün kirli ilişkilerin iç içe geçirilerek konduğu meşhur sanduka, yani Pandora'nın Kutusu'ydu.

"Pandora'nın Kutusu"  ile ilgili, kısa bilgi vermek isterim. Antik Yunan efsanelerinde geçen ve içinde kötülüklerin bulunduğuna inanılan sihirli kutuya denir.

Bu vesileyle mitolojiye ilgi duyanlar için;

Roza Agizza' nın "Antik Yunan'da Mitoloji (masallar ve söylenceler)" isimli kitabını öneririm.

Yukarıda belirttiğim gibi menfaatler çatıştığı zaman herkes kendi sihirli kutusunu açmaya başladı.

İşte, kim kutusuna daha fazla kirli iş doldurmuşsa onun kutusundan daha fazla ses daha fazla kötü koku geliyor.

Haliyle bu kirli çıkar ilişkilerin ortaya dökülmesi, mafya dizileriyle büyüyen hatta dizi kahramanı öldü diye gıyabi cenaze namazı kılan bir toplum için, filmlerin gerçeğe dönüştüğünün bir verisi olarak gördükleri Peker videolarının izlenme rekorları kıracak hale gelmesine çok fazla şaşırmamak gerekir.

İşin ilginç yanlarından biri de Bu videolar ile ilgili yapılan kamuoyu anketlerinde  bu videolarda anlatılanların gerçekliğine inananların çok yüksek oran olması devletimizin yönetim kademesindekiler için üzüntü verici olması gerekir.

Temennim şudur ki;  yüce devletimiz, kişilerin kimliklerine bakmadan, doğru bir şekilde soruşturma başlatıp, kimin yalan kimin doğru, kimin suçlu kimin suçsuz, olduğunu ortaya koyup, devlet içine çöreklenmiş çıkar ilişkileriyle oluşturulan çete, örgüt, gibi oluşumları kökten kazıyarak, temiz, hak hukuk temelli, liyakat esaslı bir yapı oluşturmalıdır.

Olur mu peki?

İstense neden olmasın.

İstenir mi?

Zannetmiyorum...

Yazarın Diğer Yazıları