Veysel Selen

Yönetici Farkı

Veysel Selen

İngiliz devlet adamı Winston Churchill'e atfen, ATATÜRK için söylenen bir söz var, "Dünyaya her yüzyılda yalnızca bir dahi gelir,bu yüzyıldaki dahi, Türk milletine nasip olmuştur". Yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden, çağdaş bir devlet yaratmak için gerçekten bir dahi gerekiyordu ve Churchill bunu ta o zaman görmüştü. Bizdeyse yüz yıldır bunu kabullenmek istemeyenlerin kavgası, inatla sürüyor.

İnatla sürüyor da ne oluyor;

1950'den beri bütün sağ iktidarlar, o yoklukta temeli atılan Cumhuriyetin değerleriyle oynamalarına karşın başarısız oldular. 

Hele 2002 den sonra iktidar olan AKP ve  AKP liderliği, özellikle sn. Recep Tayyip Erdoğan yemin etmiş gibi Atatürk düşmanlığı yapmış bunu zimni olarak çevresine de hissettirmiş olacak ki, el birliği ile bir yokediş çabası içine girildi.

2007 ye kadar, hadi neyse Ecevit hükümetinin bıraktıklarıyla idare edildi, eski bürokratların yardımıyla başarısızlık örtüldü.

2007 den sonraysa gerçek başarısızlık ortaya çıktı.

Artık Türkiye yönetilemiyordu. Görüldü ki bu ekip, bir muhtarlığı bile zor idare eder. 

Yemin etmiş gibi tek bir işe yöneldiler, Atatürk Cumhuriyetinin tüm kurum ve kuruluşlarını yok etmek, eğitim, kültür ve toplumsal değerlerinin içini boşaltıp, Arap emperyalizminin egemenliğini kurmak.

Şu an sanki devlet yok, hukuk yok, Anayasa sizlere ömür, polis halkın polisi değil belli bir kesimin (%51'in) düşmanı.

Havaalanı baskınında, ölüler morgdayken, köprü açılışında coşup, eğlenilen, TBMM'de bile giyabi açılış yapılan, sakil bir durum.

Onun 15 yılda yokluk içinde kurduğu değerleri, 14 yıldır tüm bileşenleriyle; cemaatle, tarikatlarla, babalarının, dedelerinin yalanlarıyla büyüyenlerle, Suud ailesinin dolarlarıyla, dış desteklerle yıkamadılar.

Kaç kez Kürtleri ayaklandırmak istedin, kaç kez gençliği hedef aldın, dış savaşı bile aklından geçirdin, hatta  emekliye ayrılacak bir bürokrata,iç savaş çıksa ezer geçeriz dedin, gene olmadı.

Orduyu savaşsız teslim aldın ı ıh olmadı.

Hadi bir bakalım;

Önce özelleştirme bahanesiyle, Cumhuriyet döneminde yapılan ve her biri adeta çağdaşlaşmanın okulları görevini de üstlenen yüzlerce fabrika, işletme, tesis, kuruluş yok pahasına satılmıştır.

Örneğin; "Sosyal Fabrika Projesi" olan Nazilli Basma Fabrikası, bu fabrika sadece üretim yapan bir bir fabrika değil, aynı zamanda ar-ge çalışması yapan bir tesistir. Yetişkinlere bile eğitim veren bir okuldur, bir kültür yuvası, bir spor tesisidir. Yani bir "Yaşam Alanıdır".

 Mustafa Kemal Atatürk'ün doğrudan iktidarı döneminde, yani 1923-1938 arasında 15 yılda;

Hiç bir dış borç ve kredi kullanılmadan, bir ülke için gerekli olan ekonomik, kültürel, yüzlerce fabrika ve kuruluş faaliyete geçirilmiştir.

Yetmezmiş gibi, yabancı devletlerin elinde bulunan demir yolları millileştirilmiş, buna ek olarak, kıt imkanlarla ve emek gücüyle 2815 km yeni demir yolu inşa edilmiştir.

Hani birisi, sürekli sevmedikleri 10. Yıl Marşında dil bulan ,"Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan" dizelerine bozularak celallenip, "nereyi demir ağlarla ördünüz, asıl biz ördük biz" diyor ya alaycı bir edayla, ördüğü demiryolu ağı, 2003-2013 arası 1086 km. Yani Atatürk'ün yaptığının beşte ikisi.

2016 ve devamı Türkiye'sinin yeniden bir dahi yöneticiye ihtiyacı var.

Yeminli yıkıcılığın bile 14 yılda yok edemediği, değerleri geliştirerek yerine koyacak,

6 milyon görünen, gerçekte 12 milyon işsize yani iş kapıları açacak,

Dini yeniden gerçek konumuna oturtup Laikliği tam uygulayarak, dini cahil cühelanın paspası olmaktan kurtaracak,

Halkı kin ve nefretten kurtaracak,

Türk'ü, Kürt'ü, Laz', Çerkez'i, Arap'ı yeniden tek millet yapıp, ortak değerlerde buluşturacak,

Zorla karanlığa sürüklenen eğitimi, yeniden aydınlık ufuklara yönlendirecek,

Yurtta sulh, cihanda sulh ilkesini şiar edinecek,

Yeniden üreten, ürettiğini hakça paylaşan, halkın refahını arttıracak,

Evrensel hukuku yeniden inşa ederek, hukukun üstünlüğünü egemen kılacak,

Tam demokrisiyi ve özgürlüğü halkın içselleştirmesini sağlayacak,

Düşünce ve ifade özgürlüğü ile eleştiriden korkmadığını gösterecek,

TBMM yi yeniden etkin olarak bir yasama ve araştırma konumuna yükseltecek,

Kendine güvenen, bağımsızlığından ödün vermeyen bir dünya devleti yaratacak,  bir yöneticiye ihtiyaç var.

Bıktık artık günde en az 4 kez azarlanmaktan, bıktık artık günde defalarca hakaret işitmekten, hedef gösterilmekten, gözünün üstünde kaşın varı hakaret sayıp dava açılmaktan. 

Bıktık artık ülkemizin Afrika'da bile alay konusu olmasından.

Bıktık artık sürekli kandırılan yöneticimizin, etrafını satmasından, çark etmesinden, büyük laflar edip altında cılkının çıkmasından.

Bıktık bu "değerli yalnızlıktan"

Bıktık ülkemizin tüm kentlerindeki imar yanlışlarından, kentlerimizin ucube haline gelmesinden,

Bıktık ormanlarımızın yağmalanmasından, parmak kalınlığında sularımıza HES yapılmasından, meralarımızın talanından.

Bıktık artık gençlerimizin işsiz kalmasından, işi olanların köleleşmesinden,

Yalandan bıktık, dolandırılmaktan bıktık, yiyicilikten bıktık, adam kayırmadan bıktık, hırsızlıktan bıktık.

Arkadaş senden bıktık.....

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları