Veysel Selen

'Van için ne yapalım'

Veysel Selen

Sosyal medyada Vanlılar arasında dayanışmayı ve paylaşımı sağlamak amacıyla kurulan Erik Değdirenler kapalı grubunda başlıktaki sorulan soru ve "Van için neler yapılsın isterdiniz"e gelen yanıtlar bu yazıyı yazmama neden oldu.

Yüze yakın yanıt geldi.

"Çocukluğumun Van'ını geri inşa etsinler" diyen,

"Başta kız çocuklarının eğitimine her türlü destek" isteyenler. Ve daha neler neler:

"Çirkin yapılaşma dursun, her yıl baharda "sevgiyle el ele "şöleni düzenlensin"

"Van Gölü çok önemli göl ve çevresi koruma altına alınsın"

"Raylı sistem, rüzgar enerji santrali, Van Gölü kıyısı yerleşim yerlerine gemi ulaşımı"

"Ruhi Su ve Yaşar Kemal için anıtsal alanlar"

"Şehir Tiyatrosu" özlemini dile getirenler.

Asıl sorunun "Vanlılık üst kimliği ve kentte yaşayanların Vanlıyım heyecanına sahip olması",

"Van'ın sahibi yok" diyenler,

"Van'da nitelikli yönetici eksikliği, işini görevini yerine getirmeyen çalışanlar, sanane-banane sosyal hastalığının yarattığı korkaklıkla katılım eksikliği ve siyasette temsil eksikliğ" tesbiti,

"İstanbul'daki Vanlıların desteği" isteği, onların "İstanbul'da bir derneği (Van Derneği) bile ayakta zor tuttukları" serzenişi,

"İstihdam en büyük sorun, üretime katılmayan toplum şehir kültürü oluşturamaz, ancak kahve kültürü ve dedikodu kültürüyle! yoğrulurlar" diyen,

"1915 Ermeni İsyanını ve yıkımının şehri renklerinden ve çok seslilikten yoksun bıraktı" haklı tesbiti var.

"Çocukluğumdan kalan hiç bir anı yok, biliyorum ve üzülmemek için Van'a gitmek istemiyorum" diyen var. Haklı olarak.

"Sahil yolu, Metro" diyen,

"Güzel şeyler de oldu ve var" diyen de,

Ona, "Binlerce insanın çalıştığı fabrikalar var da biz mi kaçırdık?, İnsanların önünde ne güzel mimari eser diye sıraya girdikleri yapılar mı var da kaçırdık?, Göl temizlendi de biz mi görmedik?" diye abukça ve provoke eden cevaplar verenler de var.

Ve tam onikiden vuran,  "Van'da Yaşayanlar Van'a Yabancı" başlıklı YYÜ araştırması. Bu da gerçekle yüzleştirmiyor kimseyi.

Egemen güç ağzıyla hizaya sokma arayışları, "lütfen o ibareyi düzeltin, karamsar yorumlarda bulunmayın" diyen nizamcılar.

Ana başlıklarla özet sunduğum isim vermeden alıntı yaptığım dostların hoş görüsüne sığınıyorum. Hepsi özlem dolu, bir şeyler yapma isteği dolu, iyi niyetli kentini seven düşünceler yumağı. Okuyunca mutluluk veriyor.

Tüm bu söyleşi ışığında "VAN İÇİN NE YAPALIM"ı kendi açımdan, eleştirel şekilde, açmak istiyorum:

Son 14 yılda her şeyin kendiyle başladığı, kendinden önce hiç bir iyi işin olmadığı savındaki AKP ve iktidarları, her seçim döneminin ilk gezilerini ilginçtir Van'a yaptılar.

Van'ı önemsediklerini göstermek için, Başbakan, o zaman Sn. Erdoğan, Van'da toplu açılış yaptı. 148 başlıkta 365 tesisi hizmete açtı. (20-05-2011).

365 tesis duyunca vav diyor insan. Koca Başbakan ve 365 tesis....

Uzun bir konuşmayla bu tesis ve hizmetlerin Van'a katkısını anlattı. Van havaalanına günde 20 uçağın ineceği, 80 vilayetten ve dünyanın her yerinden turistlerin Van'ı, Van Gölünü, Aktamar Adasını, Van Ulu Camini, Bendimahi Köprüsünü, Rüstem Paşa Külliyesini ve Erciş Kaplıcalarını görmeye geleceğini anlattı. Devamla Van fabrikalarında! üretilen malların İran'a, Irak'a, Suriye'ye, Azerbaycan'a ve Rusya'ya taşınacağını dile getirdi.

Van'ın meşhur kahvaltısı için Ankara'dan, İstanbul'dan akın akın insanları akacağı, tüccarın, esnafın kazanacağı, sokaktaki işsizin iş bulup evine ekmek götüreceğini anlattı.

Bir başbakan bunları anlatır ve 365 tesis açarsa insan merak eder değil mi bu tesisler ne diye?

Bu kadar çok tesiste kaç kişi çalışır diye.?

Hepsi fos tesis, 365 fos tesis. Ne olduğunu eminim ki kimse bilmiyor...

Anlaşılan başbakanın ağzından hayal satılmış. Peki sonra;

2011 depremi. Yıkım, ayakta kalmak için iç göç, binlerce lira araç kiraları, akraba dayanışmaları, çadır, prefabrik evler kışın zor koşulları, çaresizlik, çaresizlik....

Her yerden yağan yardım. Görenler 2 Van kurulur dedi. Ancak koordinasyonsuzluk, acemilik, talan, yardımların yok olması v.s ve daha neler.

Arkanızdayız, yanınızdayız, devletin tüm imkanları emrinizde savları, kilometrelerce uzağa yapılan eski sosyal konut benzeri  10. sınıf TOKİ evleri.

Her şeyini, işini, evini, geçimini kaybetmiş insanlara binlerce liraya (80 ila 100 bin lira arası) satılan, 40- 45 bin lira maliyetli evler.

Açların, işsizlerin uzun vadeli en büyük borçlandırma operasyonu. Bana muhtaç ol.

Bu 10. Sınıf sosyal yaşamdan uzak dökülen evler mutlu etti mi insanları? Ne gezer. Sadece başlarını soktukları bir konutları oldu. Kiracı konumundakiler, evi olmayanlar v.s v.s onlarca sorun.

Böbürlendi hükümet, oysa bu ülke 19 Ağustos Körfez depremini de yaşamıştı. Oradaki başarı gölgelenmek istendi.

Sonraki yıllarda gene Sn Erdoğan'ın yeni toplu açılışları, Sn Davutoğlu'nun toplu açılışları, son olarak Sn Binali Yıldırım'ın 23 tesis açılışı.

Öyle bir ala-i vala ki, sanırsın binlerce kişiye iş imkanı sağlanmış. Yok ne hangi tesisin açıldığı, ne de kaç kişinin istihdam edildiğini bilen yok.

Tüm Türkiye'deki yüzlerce toplu açılışında ki kandırmaca gibi....

Son 14 senede, liberalizm ve küreselleşme ipine sarılan AKP ve Sn Erdoğan bu halkın dişinden tırnağından artırarak yaptığı ve milyonlaca kişiye iş aş sağlayan KİT leri, fabrikaları, "devlet bez mi üretir, kağıt mı üretir, kundura mı üretir?" saçmalığını dile getirerek, üç otuz paraya özelleştirdi.

Böylesine acemice, böylesine cahilce özelleştirme olamazdı. Özelleşen kurumlara işin devamı, yıllar içinde büyüme istihdam artışı şartı getirilmediği gibi kent merkezlerinde büyük rant kazançları sağladı.

Devlet eliyle türedi zenginlikler yaratıldı, minnettar ve biatçı zihniyetler için.

Küçük kentlerde, örneğin Van'da Çimento Fabrikasında, Kundura Fabrikasında, Yün İplik Fabrikasında, Et Kombinasında v.s kurumlarında çalışan işçiler ellerine tutuşturulan üç kuruşluk tazminatla sokağa bırakıldı. Bunlara bağlantılı işler bitti.

Şimdi fabrika yok, iş yok, işçi yok, üretim yok... Kahveler dolu, bir yerden, bir şekilde çay parası buluyor insanlar.

Ha bir de çayın parasını ödemeyi devlet akıl etse, yeme de yanında yat...

Her şeyi üç otuz paraya satan, iş ve istihdamdan çekilen devletten bir şey beklemek saflık olur.

O zaman iş Özel Sektöre düşüyor. Peki madem devlet çekildi sermaye sahibi Van'lılar, bir şeyler yapıp hemşehrilerine iş sağlasın. Herkesin zaman zaman söylediği bu.

Nerede Van'da yüzlerce kişiye istihdam sağlayacak iş için, sermaye?

Diyelim bulundu, hangi aklı evvel, ceberrut devletle, örgüt (PKK) arasında tost olur.

Önce terör bitecek, devlet bu aşamadan sonra, onlarca yıl buradan vergi, SGK kesintileri almayacağı gibi, pozitif destek verecek, alt yapıyı üstlenecek .

Ancak o zaman yıllar içinde belki mesafe kat edilir.

Belediyeler her ölçekteki planlarını yapacak ve pozitif devlet desteği ile, sivil toplum kuruluşlarının katkısıyla şehri yaşanılır hale getirecekler.

Ancak ideolojik ayrılıklar, çekişmeler, ben merkezcilikler, ben bilirim atarlanmaları olmadan. Sn İkram Kali'nin "Van'ın bitmeyen yanlışları" yazısını okuyunca, bunun ne kadar imkansız olduğu ortada.

Belli demokratik olgunluğa erdikten, kişisel gelişimler ve kurumsal kültüre kavuştuktan sonra, belki... Bunun içinde onlarca yılın geçmesi gerek. Tabi bu onlarca senede birikecek sorunlar da cabası.

Ben umutsuzuzum, beni yanıltacak ve Van'ı yaşanılır bir kent haline getirecek biri çıkarsa, torunlarımın torunu kendisine teşekkür eder.

Yazarın Diğer Yazıları