Veysel Selen

Recep Tayyip Erdoğan eline geçen bu inanılmaz şansı değerlendirebilecek mi?

Veysel Selen

Recep Tayyip Erdoğan'ın ve AKP'nin, tesadüflerin ilginç biçimde denk gelmesiyle yükselişleri, güçlü bir meclis grubuyla, Türkiye'yi yönetmeleri gerçekte mucize yaratması gerekirken, bu gün vardığımız sonuç, hayal kırıklığı...

Çok değil, daha 22 gün önce, ülke büyük bir felaketin eşiğinden döndü. Halkın, polisin ve kalkışmaya destek vermeyen ordunun ferasetiyle.

Hala toz duman dağılmamış, hala her yer karanlık, hala ne olduğu tam bilinmiyor.

Meydanlarda, sokaklarda, TBMM'de ilk günlerde sergilenen, birlik- beraberlik görüntüsü 20 Temmuz'dan sonra yerini AKP mitinglerine ve Recep Tayyip Erdoğan güzellemelerine bıraktı.

CHP'li, laik, sol-sosyalist kesim ve çok sayıda MHP'li, meydanlardan çekildi.

AKP'li belediyelerin çağrısıyla, "demokrasi nöbetleri" şova, eğlenceye ve propagandaya dönüştü. Sanatçısından, iş adamına,siyaset

çisine, düne kadar Fethullah Gülen övgüsü düzenler, bir anda çark etti. Meğer herkes ne de demokrasi hayranıymış.

CHP'nin İstanbul mitingine, birlik -beraberlik adına destek veren AKP, İzmir Gündoğdu Meydanı'ndaki mitinge temsilci dahi, göndermedi.

Yenikapı'da ki Cumhurbaşkanının düzenlediği mitinge  katılması için ise, CHP'yi seçeneksiz bıraktı.

Televizyonlarda, miting öncesi çekimlere bakarken 2 Atatürk posteri ve Türk bayrakları yanında iki de dev Recep Tayyip Erdoğan posteri var.

Demek ki, CHP de, MHP de, Recep Tayyip Erdoğan'ın, kendini güçlü göstermesine basamak olmuş. Görüntü o.

Bu görüntü ve 15 Temmuz kalkışması, aslında Recep Tayyip Erdoğan'a tarihi bir fırsat ve şans veriyor, 2. Atatürk olma şansı, tabi kullanabilirse...

Ancak birlik ve beraberliğin zirve yapmasına çalışılırken, öte taraftan Cumhurbaşkanı, ip benim elimde diyor. El Cezire tv ya verdiği röportajda, TBMM'de hazırlanan ortak, "Demokrasi Deklerasyonu"nun kendi talimatıyla hazırlandığını belirtiyor.

Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş CNN'de ki sohbette sorulan "bu terör örgütü kısa sürede temizlenir mi?" sorusuna "kırk yıl hazırlanan örgüt öyle kolay temizlenmez " diyor. E 40 yıldır kimin teşviği, kimin desteği, kimin yardımıyla, kimin ön açmasıyla, kimin övgüler düzmesiyle bu seviyeye geldi? Sorarlar insana.

Unuttunuz mu "dokunan"ları yaktığınızı, sahte delillerle içeri tıktığınızı, tahliye olmasınlar diye, yargıya özel düzenlemeler getirdiğinizi?

Neyse tüm bunları bir yana bırakalım. Şimdi Erdoğan, tarihin önüne koyduğu bu şansı değerlendirebilecek mi? Ona bakalım.

Batı'nın, özellikle ABD'nin açık desteği olduğunu bizzat sn Erdoğan dile getiriyor. Bizi yıkmaya niyetlenen bu güçlerin aba altından gösterdikleri bu tavra sessiz mi kalınacak?

Atatürk'ün "Anadolu Ayaklanması" ile gerçekleştirdiği "Kurtuluş Savaşı" ile "BAĞIMSIZ TÜRKİYE" yeniden ilan edilebilir mi?

Evet risk, doğru ama, bu riskin en büyüğünü, 22 gün önce yaşamadık mı?

Sn. Erdoğan çıkıp dünyaya, Türkiye bağımsız bir ülkedir deyip geçmişte yapılan tüm ikili anlaşmaları, gizli anlaşmaları, kayda bile alınmayan yöneticilerin sözleri ile oluşan bağlılıkları iptal edildiğini ilan edebilir mi? Dünyanın dudağını uçuklatabilir mi?

NATO'dan çıkma  dahil, Avrupa Birliği görüşmelerine son verip, gelin bundan böyle, "Bağımsız Türkiye" ile eşit koşullarda, eşit devletler gibi anlaşalım ve anlaşmaları topluma açıkça deklere edip TBMM onayından geçirelim.  Bu dik duruş gösterilebilir mi?

Yeniden yapılandırılmasına karar verilen ordu, NATO ordusu olmaktan çıkarılıp, Atatürk dönemindeki gibi "milli ordu" olma imkanı kullanılabilecek mi?

Eğitim alanında, cumhuriyet yeniden "kimsesizlerin kimi" olabilecek mi? Buna yeniden dönülmesi, her türlü cemaati, vakfı, kötü niyetli kişi, kurum ve yapıyı engeller trışkadan "altın nesil" yerine "cumhuriyet nesli" yetiştirebilinir mi?

Sn. Erdoğan bunu yapabilir mi? Yaparsa tüm Türkiye'nin desteğini alır. Belki bir kaç yıl zorlanırız, ancak sonrasında yeniden tüm mazlum ulusların umudu olur dünyada saygın bir yer ediniriz.

Haydi Erdoğan, haydı Türkiye, diyelim. 

Ya beceremezse, bu gün gösterilen bu birlik beraberliği çok kısa sürede sabote eder, eskisi gibi kişisel ihtiraslarının esiri olur, bu verilen desteği kafasının arkasındakileri gerçekleştirmede kullanırsa...  Ya da statükoyu sürdürürse...

İşte Türkiye için asıl felaket o olur.

Yazarın Diğer Yazıları