Veysel Selen

Huzur

Veysel Selen

Huzura ne kadar çok susamışız.

Huzur Ahmet Hamdi Tanpınar'ın (1901-1962) romanının adıdır. Dışarıda kuzeyden güneyden,doğudan, batıdan  deli bir yağmur yağarken aynı anda televizyondan gündemi sarsan haberler de o delilikte akıyordu. Rus uçağını düşürmenin yarattığı sorunlar ufkumuzu kararttığında, bir başka , daha koyu karanlığa daldık. Can Dündar ve Erdem Gül'ün pervasızca tutuklanması aklı başında herkesi şaşırttı. Anlaşılan Cumhurbaşkanının peşlerini bırakmama kini devam edecek. Buna alışalım derken Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin suikaste uğrama haberi... Karanlık ki ne karanlık.  Derler ki "karanlığın en koyu olduğu an, şafağa en yakın olduğu andır". Yok arkadaş bizim ülkemizin karanlığı sürekli. Anlaşılan yöneticilerimiz kimse görülmediği için karanlıkta vuruşmayı seviyorlar. Oysa "huzur"a ne çok ihtiyacımız var. Ülkemize olan derin sevgimiz, medeniyetimizin estetik anlayışının, kültür birikiminin, geçmiş kültüre yaslanan yaşam felsefesinin, doğu- batı, eski-yeni değerlerle bezeli biçimde bir toplumsal sorumluluğu yaşayacağımıza her şey toplumsal ya da bireysel bunalıma dönüyor sürekli. 13 yıldır iktidardasınız hem de kimseye nasip olmayacak bir çoğunlukla. İstediğiniz yasayı geçirecek, istediğiniz kararı alacak konumdasınız  ve hala istikrarı sağlayamadınız, hala şikayet ediyorsunuz kendinizi. Çözün sorunları elinizden tutan mı var? Ama hayır illa gerginlik, yeter artık...

Benim sevgili, güzel, yalnız ve unutulmuş Van'ım. Bunca büyük derdin içinde, bu kadar büyük fotoğrafta kocaman fırça darbelerinin pata küte indiği tabloda köşede nokta gibisin. Görülmüyor hatta seçilmiyorsun bile. İki haftadır bahsettiğim, bu haftada bahsedeceğim çıplak halin sadece  seni ilgilendiriyor, Bunu bil. Çözümü sen bulacaksın.  Maaş ve ücretler açısından aldığın pay ne biliyor musun? sadece%04. Sanayi ve hizmet alanında Türkiye içindeki payın %1.3. Bitkisel üretimde dışarıya muhtaçsın 188 milyonluk üretimle 73'üncü sıradasın. 1000 kişiye 26 araçla sondan sekizincisin. Kaloriferle ısınan hane sayın toplam hanelerin içinde %22 yani hala ev halkının çoğu %78'i tek odada balık istifi. Borcun o kadar çok ki 78. sıradasın, buna TOKİ'nin 17.000 evinin 20 yıl sürecek borcu dahil değil. İşsiz olduğun için efkarını 200'ün üstündeki okey salonunda ve bir o kadar çok kahvelerde dağıtıyorsun. Toprak büyüklüğü açısından ülkenin 5. büyük ilisin, 1.350.000 hektar meran var. 172.000 büyükbaş hayvan, 2.304.521 küçükbaş hayvanla zirvedesin ancak daha yeni 400 yalak yapma tarım hayvancılık il müdürlüğünün aklına geldi. Umarım bu sayı artar. Sadece yalak değil hayvan sayısı da artmalı başka çare yok. Çünkü kamunun yani devletin yatırımından aldığın pay %04. Sen devletten umudunu kes. İl dışı yatırımlardan da barışı, beraberliği, huzuru sağlayamadığın sürece umutlanma. Avrupa Birliği Hibe Programından 20 milyon Avro bir destek almışsın ama sanki biraz çar çur etmişsin. Daha sağlam, istihdam yaratıcı mesela yenilenebilir enerji gibi konularda proje hazırla. Geriye kalıyor;

Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeleri, odalar ve en önemlisi Yüzüncü Yıl Üniversitesi. Ben, Üniversite'nin Van'a katkısının yeterli olduğunu sanmıyorum. Üniversite her alanda Van'da nelerin yapılabileceğini, hangi çalışmalarla istihdam ve üretimin mümkün olacağını bilimsel araştırmalarla ortaya koymalı, Büyükşehir'e önermeli, odaları harekete geçirmeli. Bu çalışma sürekli olmalı, yeni alanlar belirlenmeli ve bir kereye has olmamalı. Aslında YÖK'ün de üniversiteleri bu konuda görevlendirmesi gerekir. Tuş-bal gibi  başka alanlarda da üretim kooperatifleri üniversitenin desteğiyle çeşitlenebilir çoğaltılabilir. Özellikle üretimin pazarlaması için destek ve eğitim katkısı sunabilir. Yoksa Van'ın hali harap.

Yazarın Diğer Yazıları