Veysel Selen

Hayalden Gerçeğe Van'la Yüzleşmek

Veysel Selen

Uzun bir aradan sonra doğduğum, büyüdüğüm Van'a zorunlu bir nedenle gitmem gerekti. Bir kentin büyüyebileceği, gelişebileceğini tahmin etmeme rağmen karşılaştığım Van beni şaşkınlığa uğrattı. Adeta belleğimde kalan eski Van'la, bu günkü gerçek Van'la karşılaşarak, yüzleştim. Bu Van artık başka Van. Bunu gördüm ve kabullendim.

 

Fiziki bir takım olguları göz önüne almazsanız, örneğin sizi bir caddeye bıraksalar 1 saat dolaşsanız, o kentin Van olduğunu orada doğup, büyümüş biri olarak anlayamazsınız. Kente kimlik kazandıran, kişilik veren değerleri, geçmişe düşmanlık nedeniyle yok ederseniz, bu kenti Türkiye'nin kişiliksiz, kimliksiz kentlerinden biri haline getirirsiniz. İşte Van böyle olmuş.

 

1915'de, önce Ermeni isyanı, ardından Rus işgali, sonra Ermeni işgali ile yanıp yıkılan Van, işgalin ardından 1918'de, çok az kalmış insanı ile Kale arkasındaki Müslüman yerleşim yerini, yıkıntılardan temizleyemediği için Ermenilere ait bağlık, bahçelik alanda ayakta kalan evlere yerleşmeyi seçmiş ve daha sonraki gelişmeyi büyümeyi o alanda gerçekleştirmiştir.

 

 

2011 depremi, büyük bir yıkıma yol açınca kent yeniden planlanırken keşke Van Gölü kıyısına doğru kaydırılsaydı. Van Gölünün kıyısı, tıpkı İzmir Kordon Boyu gibi düzenlenip, kent ve halk denizle buluşturulsa ve Van Kalesi ile de tarihle  iç içe olsaydı... Kent üniversitesiyle de buluşsaydı. Üniversiteliler kampüste, Van onların enerjisinden uzakta.

 

Van caddeleri, işsiz güçsüz çok yoğun genç ve kente göç eden gene aylak aylak dolaşan insan selinin işgali altında. Ana cadde, arka caddeler, sokaklar alabildiğine yoğun bir insan trafiği ve araç trafiğine sahip. Giderek büyüyen bu sorun umarım ortada kalmaz.

 

TOKİ, kentin çeperine zemin sağlamlığı nedeniyle binlerce konut yapmış. Çok pahalıya mağdurlara verilen evler 5. yılında dökülmüş, köhnemiş. Sokaklar çok kirli. Çağdaş yaşam koşullarından uzak bu yerleşim yerlerinden birinde ne markette ne de bakkallarda örneğin gazete yok. Bakkala sorduğumda "abi 4 yıldır burada bakkalım ilk kez sen gazete soruyorsun" dedi.  Çevrede 3-5 bin kişinin yaşadığı yerleşimde 10 cami var, gene aynı kişi vakit namazı kılan 2-3 kişinin camileri kullandığını söyledi. Doğal gaz getirilmediği için özellikle sabahlar her apartmanın bacasından çıkan kalorifer dumanları yoğun kirlilik oluşturuyor.

 

Çok az sayıda kalmış olan eski dostları da ziyaret ettim. Nostalji kokan sohbetler ettik. Bu gün yazarı olduğum ancak 9-10 yaşlarındayken yaz tatillerinde çalışanı olduğum, Vansesi Gazetesini ziyaret ettim. Gazetenin yöneticisi sn. İkram Kali ile güzel duyguları paylaştık. Gazete sahibi Erdal Perihan ile tanışıp, derinliğine sohbet de ayrı bir zevkti. Gazetenin öteki çalışanlarını da tanıdım.

 

Bir gün sonra Vansesi Gazetesini, Van'da farkındalık yaratan bir kadın sivil toplum grubunun, Mavi Fularlılar grubunun ziyaret edeceği, Van Pastası ikram edileceği belirtilerek davet edildim. Van Pastası, o çocukluğumun tadı, annemin yapıp hemen tükenmesin, öteki kardeşlerim de yesin diye sakladığı pastayı, tüm tencereleri karıştırarak nasıl bulup yediğim geldi aklıma.

 

 

Bu güzel sürpriz hem Mavi Fularlıları tanımamı sağladı. Hele aktif 2 üyesinin mahallem Tepebaşı (şimdi Vali Mithatbey mah.) lı ve komşum olması beni ayrıca sevindirdi. Küçüklüklerini bildiğim bu 2 dost aynı zamanda Tepebaşı Mahallesinin Van kültürü ve yaşamında ne kadar özgün bir yere sahip olduğunun da küçük bir ispatıydı. Uzun süre yiyemeyeceğimi tahmin ettiğim için tıkanıncaya kadar yedim. Teşekkürler.

 

2 Nisan 2018'de, Van'ın işgalden kurtuluşunun 100. yılı etkinliğinde Van'a tescillenen Keledoş'un yanında Van Pastasının, Vanlıların olduğu her il ve ilçede ortak bir duyguyla yapılıp Vanlılara ve kendini Vanlı hissedenlerle paylaşımının yaratacağı empatiyi o coşkulu anlatımlarıyla dinlemek beni ayrıca mutlu etti. Kentine, kültürüne, değerlerine sahip çıkan Mavi Fularlıların, Van'a ait bir çok değeri daha tescilleteceği umudum arttı. Eski bir dostun oğlu, Van yöresi türkü, şarkı gibi müzik alanında geniş arşivi olan, ülkesine sevdalı sn Mehmet Murat Oto'yu tanıdım.

 

Biz uzaklardaki Vanlılar hep Van sevdasını içimizde taşıyoruz. Kentimize olan özlemi, Vansesi gibi kendini Van'a adamış gazetelerden ve dost paylaşımlarından izleyeceğiz ve belkide girişimci gençlerin başlatacağı Vangölü Ekspresi ile hem uzun demiryolunun hazzını yaşayacak, hem de planlı gezilere katılarak hasretimizi gidereceğiz.

 

Gelecek günler, güzelliklere gebe biliyorum...

Yazarın Diğer Yazıları