Veysel Selen

Biz Cumhuriyeti ve onu armağan eden Atatürk'ü neden sevdik

Veysel Selen

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ülkenin  dört bir köşesinde cumhuriyeti sevenler, içselleştirenler tarafından coşkuyla kutlandı. Coşkuyla kutlayanların dışında kimisi zorunlu olarak görevi gereği kutlamaya katıldı. Kimisinin umurunda olmadı, umurunda olmayanlar bu halin hep var olduğunu sanıyordu zahir. kimisi birileri kutluyor, bize gerek yok diye baktı, kimisi de cumhuriyet  ve cumhuriyeti kuranlara düşman olduğu için, içinden küfür yağdırdı kutlayanlara.

Atatürk düşmanı, cumhuriyet karşıtları sorardı zaman zaman, "ya siz bu Atatürk'ü neden bu kadar çok seviyorsunuz, hem de görmediğiniz halde". Evet doğru sevdiklerimizin çoğu tarihe malolmuştu,

Biz Hz Muhammedi de görmedik ama inançta ve toplumda gerçekleştirdiği büyük devrim nedeniyle seviyoruz onu.

Hz Ali'yi de, bilimin yanında olduğu mazlumlara sahip çıktığı için seviyoruz.

Hz Hüseyin'i de seviyoruz, zalime boyun eğmediği için.

Atatürk'ü de ülkesini istila eden emperyalistlere ve onların yerli işbirlikçisi Padişah-Halife ve şürekasına karşı verdiği mücadeleden , cumhuriyeti kurarak halkın kendi kendisini yönetmesini sağladığı için görmediğimiz halde seviyoruz.

Sadece bu neden mi sevgimizin temeli?, tabi ki değil,  öteki nedenleri de sıralayalım;

Padişah - Halifenin kuluyduk, Cumhuriyetle kul olmaktan kurtulduk.

Hakimiyet Padişah-Halifeye aitti, Cumhuriyetle HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİN"oldu.

Padişah-Halifenin egemenliğinde 600 yıl, kul iken okuyan yazan sayısı, nüfusun sadece %7'siydi, Cumhuriyetin ilk 15 yılında okuyan yazan sayısı, nüfusun %35'ine yükseldi .

600 yıllık ülkede, Padişah-Halife egemenken, 40 bin köy vardı, 37 bininde okul, bırakın okulu bakkal bile yoktu. Cumhuriyetin 70. yılında okulsuz köy kalmadı.

Padişah-Halife sarayında rahat yaşamak için aldığı borçlar nedeniyle, ülkesini Duyun-i Umumiye'ye teslim etmişti. Vergileri bile borç verenler borçları karşılığında topluyordu. Cumhuriyet daha kurulduğunda ülkenin tapusunu Lozan'da alırken Duyun-ı Umumiye'yi de kaldırdı.

600 yıllık Padişah-Halife idaresi demiryolu bile yaptıramamıştı. Ülkeyi daha iyi sömürmek için İngilizler, Fransızlar, Almanlar 39970 km lik, kendi demiryollarını yaptırmıştı, Padişah-Halifenin hükmü yoktu bu yollar üzerinde.

Cumhuriyet, gene kuruluşunda bu demiryollarını millileştirdiği gibi, 3700 km de yeni demiryolu ekledi o kıt imkanlarla. Şimdiyse bunca teknolojiye ve imkana rağmen daha 1000 km ye erişilemedi.

Koca Anadolu'da tarım sıfırlanmıştı. Ekmek yapmak için buğdayı bile dışarıdan alıyordu Padişah-Halife. Cumhuriyet ve onu kuran irade traktörü, biçerdöveri soktu tarıma, hem de bizzat kendi kullanarak örnek oldu halkına.

Trakya ovasında şeker pancarı yetiştirmek için Macar mühendisler getirildi, ilk şeker fabrikası Alpullu açıldı. Trakya halkı şeker pancarının yanı sıra Ayçiçeği ekmeyi de öğrendi.

O övünülen Osmanlının anlı şanlı! Padişah-Halifesinden Hereke Yün, Feshane yün, Bakırköy bez ve beykoz deri fabrikası kalmıştı kala kala.

Cumhuriyetin ilanından sonra yurdun muhtelif yerlerinde, çimentodan, beze, kiremitten silaha, fişekten, gemi yapımına, keresteden süte, çelikten kükürte, antrasitten, havagazına, camdan keresteye yüzlerce fabrika açıldı. Sadece şeker fabrikası sayısı 30'u buldu.

Padişah-Halife döneminde ülkede toplam 347 doktor, 60 eczacı vardı, 136 ebe varken, Cumhuriyet ilk 15 senesinde bile, doktor 1391'e, eczacı 137'e abe sayısı 486'ya yükseldi.

Sıtmayla, verenle, firengiyle, trahomla, tifoyla, tifüsle, difteriyle ciddi mücadele verilerek bu hastalıklar denetim altına alındı, sonra tamamen ortadan kalktı.

Osmanlıdan 13 milyon 877 bin nüfus devralınırken kişi başına düşen milli gelir 45 dolardı, cumhuriyetin ilk 15 yılında milli gelir 1600 dolar seviyesine yükseldi. Cumhuriyetin reddeldiği tarihe kadar 10 bin doları buldu.

Padişah-Halife gönderilirken elektrik üretimi toplam 33 KW saatti, yıllık 45 milyon kwh üretim vardı sadece İstanbul, İzmir ve Tarsus'ta yetersiz olarak elektrikten yararlanıyordu. Cumhuriyetin ilk 15 senesinde başta İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Trabzon olmak üzere 43 ilde elektrik vardı ve kurulu güç 126 KW, yıllık üretim 213 milyon kwh olmuştu. Günümüzdeyse kurulu güç 6985 KW, üretim 740 milyar kwh .

Padişah-Halifeden üniversite altı diyeceğimiz bir Darülfinun kalmıştı, Cumhuriyetle Darülfinun İstanbul Üniversitesine dönüştü ve Ankara Üniversitesi açıldı. 1980'e gelindiğinde sayı 22'ye çıktı günümüzde 180 üniversiteye ulaştı.

Tiyatro, güzel sanatlar, arkeoloji, sinema hep Cumhuriyetin armağanı bize.

İşte Cumhuriyet bize bu değerleri kazandırdı. Bunlar dile getirdiklerimiz her alanda ki diğer binlerce katkıyı satarsak yüzlerce makaleye konu olur, havsalamız almaz.

İşte havsalamıza sığmayanlardır bizi Atatürk'e ve Cumhuriyete hayran eden. Biz bu yüzden görmesek de Atatürk'ü seviyoruz ve onun armağanı olan, bizi biz yapan, bizi birey-vatandaş yapan, aklımızı özgür kılan, eşit yurttaşlığı armağan eden halkın kendi kendisini idare etmesi olan CUMHURİYETİ seviyoruz.

Elimizdeyken Cumhuriyetin değerini bilelim, kaybettik mi geri kazanmak imkansız olur. Irak, Afganistan, Libya ve hatta Suriye en büyük örnek bize.

YAŞASIN CUMHURİYET, YAŞASIN BAĞIMSIZLIK VE ÖZGÜRLÜK.

Tüm ülkenin ve sevse de, sevmese de,herkesin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.

Yazarın Diğer Yazıları