Nimetullah Arvas

FUHUŞ ÇİRKİNLİĞİ

Nimetullah Arvas

Ömer B. Abdülaziz, günümüze kadar  devam eden ve her Cuma, hatibin hutbesini verdikten sonra mukaddes kitabımızın Nahl suresindeki 90. ayetin okunmasını emretmiştir. Bu ayet üç emir ve üç yasağı hatırlatmaktadır.

Üç Emir

Muhakkak ki Allah

-Adaleti

-İyiliği

-Akrabayı gözetmeyi emreder.

Üç yasak

-Hayasızlığı (Fuhşu)

-Fenalığı

-Azgınlığı yasaklar.

Daha önce hatipler, hutbelerinin sonunda başta Hz.Ali olmak üzere ehli beyti Resulullah’a, dil uzatırlar, çirkin ve galiz ifadelerle onları kötülüyorlardı. Ömer B. Abzülaziz bundan son derece rahatsız oluyordu. Emevilerin koyduğu bu çirkin bidatı nasıl kaldıracağını hep düşünüyordu. Kendiside Emevi sülalesindendi. Emeviler iktidardaydı. Konuyu hikmetle çözmeyi düşündü ve sonunda şu kararı verdi;

Sokakta bir tufeyliyi(yaramaz-asalak) çağırttı. Kendisine yarın devlet Şura’sı toplanacak. Sen hiç kimseyi dinlemeden içeri gir. Biz toplantıda iken bana dönerek ‘’Ey halife! Allah’ın emri, peygamberin sünneti ile senin kızın Fatma’ya talibim.’’ diyeceksin. Bende ‘’Bu nasıl olur, kültür, tahsil ve yetişme tarzı itibariyle birbirinize uygun değilsiniz’’ diyeceğim. Sen ‘’ Neden! Senin kızın mı peygamberin kızından üstündür, ben mi Ali’den kötüyüm. Peygamber kızını Ali’ye verdi sen niye vermiyorsun. ‘’ diyeceksin ve çıkacaksın.

Sonrasında aynen bu konuşmaların gerçekleşmesi üzerine Şura’da bulunan şahıslar adeta buz kesildiler. Beşinci Halife şöyle söyledi. ‘’Ehli beyte öyle hakaret gözüyle baktınız ki sokaktaki bir tufeyli dahi kendisini Peygamberin amcasının oğlu ve damadı olan Hz.Ali’den üstün görme hadsizliğine ulaşmış. Emrediyorum bundan böyle hutbelerin sonunda Nahl suresinin 90. ayeti okunacaktır.’’ 

Ve bu ayet günümüze kadar okunagelmiştir. Bu ayeti kerimenin 2. kısmında yüce Allah fuhşu, hayasızlığı açık bir şekilde yasaklamıştır.  Fuhuştan-hayasızlıktan sakınmak, genel olarak haddi aşmaktan, yasaklanmış fiillerden eylemlerden, toplumda açık ve gizli bozgunculuğa sebep olan davranışlardan kaçınmak şeklinde tarifleri vardır.

İslamiyette beş esas maksat vardır. Bütün emir ve nehiyler, bu beş maksatın korunmasına yöneliktir. Buna makasidü-ş şeria denir. Bunlar dinin korunması aklın korunması, nefsin korunması, neslin korunması, malın korunması şeklinde tasnif edilmiştir. Fuhuş ise bu maksatların tahribine yöneliktir. Akla zarar verdiği gibi, dinede, nefsede, neslede, malada zarar verir. Bunlar üzerinde düşünüldüğünde fuhşun fert ve toplum üzerindeki olumsuz etkilerinin ne kadar vahim olduğu görülecektir. Allah kadın ile erkek arasında bir sevgi bağı kurmuştur. Bu sevgi bağı meşru kaide ve kurallara riayet etmesi halinde Allah’ın razı olacağı, gayri meşru yol ile de Allah’ın razı olmayacağı şüphesizdir.

Dinimizin aile müessesine çok büyük önem verdiği bilinmektedir. Bu aile müessesinin sağlam temeller üzerinde bina edilmesiyle ailenin korunması ve aile ise cemiyetin en küçük parçası olması münasebetiyle toplumun korunması söz konusudur. Nikah bağı ile eşlerin bir araya gelmesiyle güçlü aileler meydana gelir. Nikahsız ilişkiler gayri meşru olup, dinimizde zina olarak adlandırılmıştır. Yüce ve mukaddes kitabımız Kur’an’ı Kerim’de  ‘’Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.’’  (İsra-32) buyurulmuştur.

Dinimiz evlenmeyi teşvik etmiş ve gençleri erken yuva kurmak suretiyle kötü davranışlardan sakınmayı emretmiştir. Evlenmeyi geciktirmenin kötü bazı sonuçların doğmasına sebep olacağı bilinmelidir. Aileler ve yetkililer bu hususta ciddi tedbirler almalıdırlar. Genç nesillerin duygularının doruk noktada olduğu dönemlerinde, materyalist ve benzeri sistemlerin istismarına  kurban etmemeliyiz. Cinsel özgürlük adı altında hayasızlığa terk etmemeliyiz. Cinsel özgürlük söylemi bir tuzaktır. Fuhşun alenen yapılmasına kapı aralar. İffet ve haya duyguları payimal olursa toplumda deprem meydana gelir.

Malesef yazılı ve özellikle görsel sosyal medya bu konuda son derece aktif halde işletilmektedir. Hedef islam ümmetinin toplumunu bu kötü girdaba çekmek, nefislerini tahrip etmek, nesillerinin aidiyetini kaybettirmektir. Çeşitli programlar aracılığıyla, kısa videolarla gizlice ve haince, yılanın zehrini enjekte ettiği gibi toplumumuzun fertlerine zehirlerini enjekte etmekte oldukları gün gibi aşikardır.

Merhametin yok diyelim nefsine

Merhamet etmez misin evladına

Yüce dinimiz, iffet sahibi, zinaya sapmamış ve gayri meşru dostlarda edinmemiş müminler olarak yaşamamızı emreder. Bunun da islam ahlakına sarılarak mümkün olabileceğini unutmamak gerekir.

‘’Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.’’ (Tahrim 6)

Yazarın Diğer Yazıları