Uzm. Ecz. Afşar Çelik

Nağmelerim Dostun Sebil Bağından İki Yaş Alırım Erek Dağı'ndan

Uzm. Ecz. Afşar Çelik

Bazen sözü derlemek hakikaten güç olur, hem de pek güç. Çünkü öyle çok şey bir araya geliverir ki…

Ancak üç noktayla anlatabilirsiniz, söylemek isteyip de söyleyemediğinizi.

Oğlumu spor salonuna götürecek olmasam, kahvaltıya da gitmeyecektim. İçim biraz buruk, boynum biraz büküktü.

Keşke daha becerikli biri olsaydım, yalnızlık sanatında.

Pazar sabahı, eşim uzakta, kendimi işte böyle beceriksiz ve dahi kuru hissederken gittim, derneğin kahvaltısına. "Dernek" derken " Van Türk Musiki Derneği'ni" kast ettiğimi artık biliyorsunuz.

Sütçü Kenan'da bize ayrılan salona henüz girerken Sevgili Gül Öner'in kutlamasıyla hüznüm, mahcup bir sevince döndü.

Galiba sosyal medya denen şeyi hâlâ yeterince tanımıyorum.

Derneğimizin sevgi hâlesine Valiliğimiz, Büyükşehir Belediyemiz,  Üniversitemiz de katılıyordu.

Ve dahası eski şeflerimiz de kahvaltımızı onurlandırıyorlardı.

Van Türk Musikisi sevdalıları henüz dernekleşmemişken bile onlarla çalışmış değerli şefimiz Alper Önder, derneğimizin kurucu şefi Hanefi Özbek, Çinuçen Tanrıkorur ekolünün değerli temsilcisi şefimiz Ekrem Altıntaş, 25. Yıldönümü için katılarak hepimize moral verdiler. Onların altın mirası Türk Musıki geleneğini, eşsiz tevazuu, hiç dinmeyen enerjisi, kadirşinaslığı, bilgisi ve güler yüzüyle devralan genç koro şefimiz Ferhat Kılınçarslan tarihin nasıl yaratılıp yaşatıldığını bize bizzat gösterdi.

Ayrıca derneğimizin eski yöneticilerinden ve fakirin de derneğe üyeliğine vesile olan Necdet Turhan Ağabey'imiz de bu güzel günde bizi yalnız bırakmadılar.

Ne yazık ki değerli üyemiz Mehmet Gedik, rahatsızlığından dolayı aramızda değildi ama Şahin Türkmenoğlu ve Sedat Bora, koro geleneğimizin canlı tarihleri olarak enerjileri ve sevgileriyle hepimizi teşvik ettiler.

Elbette Van'ın sembol Türk kadını Süheyla Dabbağoğlu'nu anmamak olmaz. Derneğimizin kalıcı bir mekâna kavuşması konusunda gösterdiği dirayet, sanırım konsere damgasını vurdu. Aslında onun nezdinde, koromuzu gerek güzellikleri gerekse yetenekleriyle bambaşka bir medenî duyarlılığa taşıyan bütün hanım seslerimizi anmak, herhalde Türk kadınını omuzlar üstünde yükselmeğe lâyık bulan Ulu Önder Atatürk'e bir vefa borcudur, aynı zamanda.

Van'da saygın konumuyla tanınan, meslektaşı olmaktan onur duyduğum, derneğimizin başkanı Zerrin Akköprü Eskitaşçıoğlu muhteşem yorumuyla dinleyicileri büyüledi. Tuğçe Oruç, Ahmet Demirkan, Serap Yükrük, Ayşenur Sarğın, Dilşan Aslan ve Ümit Erciş birbirinden güzel sololarıyla herkesi mest ettiler.

Diyarbakır'dan gelip de yetiştiği memlekete vefa gösteren Kültür Bakanlığı Diyarbakır Devlet Klasik Türk Müziği Korosu Ney Sanatçısı Sayın M. Ali Özakbaş'ın güzel taksimleri de derneğimizin tarihine eşsiz birer nakış olarak işlendi.

Bir koroyu koro yapan nedir? Beraberce aynı sesleri çıkarmak mı?  Yoksa şefin kişiliğinde bütünleşmiş sanatçıların, aynı enerjiyi ve coşkuyu paylaşarak bunu dinleyicilere aktarabilmeleri midir? Teknik birikimi mükemmel olan şefimiz Ferhat Kılınçarslan,  büyük enerjisi ve duygudaşlığıyla hepimize moral kaynağı oldu ve koro ruhunun ne olduğunu herkese gösterdi.

Ama iş bununla bitmedi. Büyükşehir Belediye'miz bizi bir kez daha ağırladı ve Erkoç Cağ Kebapçısı pek yorgun ve muhtemelen acıkmış bir kalabalığa apansız yakalandı.

Misafirperverlik, sanat ve lezzet dolu bir günün sonunda, Gül Hanım ve Nahit Bey, evine gitmek için acele eden fakire son bir sürpriz yaptılar.

Dedim ya eşim uzaktaydı, içim biraz buruk, boynum büküktü, günün başında…

Oysa dostları, fakiri unutmamışlardı. Ortaya kocaman bir pasta geldi ve dahi afiyetle yendi.

Belki en başta söylemeyi unuttum… Derneğimizin 25. Yılını kutladığımız o gün, bendenizin de doğum günüydü.

Nice yıllara ulaş, çok yaşa sen, Van Türk Musiki Derneği!

Yazarın Diğer Yazıları