Uzm. Ecz. Afşar Çelik

Annelerimizin Baharı

Uzm. Ecz. Afşar Çelik

Bazen insan ne yazacağını bilemiyor. Bazen de yazılacak şeyler  bir  anda aklınıza  geliveriyor.

Bir Hıdrellez geçti memleketimden. Hızır İlyas, beti bereketiyle ümidiyle iyimserliğiyle sessiz sedasız  serdi baharı gönlümüze. Artık kaç kişi penceresinin denizliğine sür bırakıyor bilmiyorum. Kaç kişi çocuklarıyla beraber uçurtma uçuruyor?

Kaç kişi konu komşuyla  pikniğe gidiyor?

Belki bunları yapacak medeniyetimiz kalmadı.

Belki gönüllerimizi, dillerimizin bıçak keskinliğince birbirimizden ayırdık.

Gene de Hızır İlyas  beyaz ve pembe çiçeklerle som altından tebessümüyle  geldi Van'ın üstüne.

Ve iyi bir tesadüfle buluştu annelerimizle.

Önceki gün pek eski ahbabım olan bir çiçekçiye girdim, dükkân adam almıyordu.

Çocuklar annelerinin ellerini tutmuş cıvıldaşıyorlardı.

Bir demet sarı papatya, paylaşılan üç haşlanmış mısır  Hıdrellez bereketinin ne de mütevazı  simgeleriydi.

Dudakların kenarındaki tebessümlere mısır kırıntıları takıldı. Papatyalar günümüzü renklendirdi.

Ben bunları nereden akıl ederim? Belki annemle çiçek aldığımız fidancı daha çok çiçek getirdiğindendir. Belki  Edremit artık adamakıllı yeşile büründüğündendir. Belki gölün rengi günden güne değişip de  gün batımları  annelerin yüzlerindeki bütün bilgeliği  ortaya serdiğindendir.

Nevruzla yeni yıla merhaba demiştik, Orhun'un, Yenisey'in Hazar'ın ve Torosların  demirden dövülmüş tarihiyle.

Şimdi Hıdrellezde baharı karşıladık.

Hıdrellezde, dünya evine girerken yaktıkları kınaları, kuzularını hudut nöbetine yollarken tazeleyen annelerimizle kucaklaştık.

Van'da güneş mutlu tesadüflerin altın adıydı.

Bir kere bir kere daha sarıldık annelerimize; iyi ki varlardı.

Yazarın Diğer Yazıları