Uz. Dr. Sevilay Zorlu

Saldırganlığın dışavurumunda kadın ve erkek farkı

Uz. Dr. Sevilay Zorlu

 Saldırganlığın dışavurumunda kadın ve erkek farkı
Niçin saldırgan (agresif) erkekler düşmanca eylemlerini başkalarına yöneltiyorlar da, kadınlar saldırganlıklarıyla daha çok kendilerine zarar veriyorlar? 
Çalışmalar her iki cinsiyetteki saldırganlığın da, katlanılamaz düşlemlerden (fantazilerden) kurtulma çabasıyla ilgili olduğuna inanmaktadır. Bunlar bir başkasının zihnindeki düşüncelerle ilgili düşlemlerdir ve özgün olarak anne ya da babadan birinin düşünceleridir. Kişi bu düşlemleri nedeniyle, kendisini birdenbire tehdit eden bir sistemin içinde bulmaktadır (Aile içi şiddette saldırganların çok sık dile getirdikleri, "sanki mahsus yapıyor" ifadesini anımsayınız). Katlanılamaz olan, aynı cinsiyetten ana babanın zihnindeki düşüncedir ve çoğu kez saldırının hedefi budur. Dolayısıyla, aşağıda açıklanacağı gibi, davranışın dışavurumundaki cinsiyete bağlı farklılık bu durumun bir yansıması olabilir. Çünkü aynı cinsiyetten ana babayla özdeşim, potansiyel olarak daha acı verici, ama aynı zamanda kaçınılmazdır. 
Annenin çocuk hakkındaki düşünceleri gerek kızlar, gerekse erkekler tarafından, nesneler arası öznel yaşantı (intersubjektif yaşantı) olarak genellikle gelişimin çok daha erken evrelerinde hissedilir. Böylece annenin çocuk hakkındaki düşünceleri, çok daha erken dönemlerden itibaren, çocuğun zihninde temsil edilmeye başlanır. Babanın düşünceleri ise, gerek kız gerekse erkek çocuk için, dışarıyı temsil eder. Çünkü baba, anne-bebek ikilisinin dışında biridir. Yukarıda anlatılan, sağlıksız ilişki biçiminin içinde büyümüş olan bireylerin ana baba tasarımları, katlanılamaz zihinsel/ruhsal varlıklar olarak şekillenmiştir. Aynı cinsiyetten ana babayla özdeşim sonucunda, kız çocuk ileride bir kadın, erkek çocuk ise, ileride bir erkek olacaktır. Bu durumda, bir kadın annesinin katlanılamaz zihinsel/ruhsal varlığını, kendi zihninin içinde hissedecektir. Bir erkek için ise, aynı cinsiyetten ebeveyn olarak babanın katlanılamaz zihinsel/ruhsal varlığından söz etmekteyiz. Babanın düşünceleri dışarıyı temsil ettiği için, katlanılamayan bu varlık, kişinin içinde değil, dışında, yani babayı temsil eden başka insanlarda ya da nesnelerde hissedilecektir. Bu durumda; kadın, kendi zihnindeki anneden kurtulmaya çalışmaktadır, saldırganlık kendisine yönelmiştir. Erkek ise, saldırganlığını dışarıda/başkalarında temsil edilen babanın düşüncesine yöneltmektedir. Eğer erkek için de, katlanılamayan zihinsel/ruhsal varlık anne ise, kaçış yolu tıpkı kadında olduğu gibi özkıyım olabilmektedir. Yani saldırganlık kendisine yönelmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları