Uz. Dr. Sevilay Zorlu

'En Pahalı' Bağımlılık: Alışveriş Çılgınlığı

Uz. Dr. Sevilay Zorlu

Mağazaların vitrinleri renk renk kıyafetlerle dolu şimdilerde. Dönem dönem cazip kampanyalar ve indirimler var. Yani, bir alışveriş bağımlısı için tehdit edici her şey mevcut... 
Kişisel ihtiyaçların karşılandığı bu alışverişlerde harcamaların çoğu kredi kartıyla yapılıyor. Ancak Türkiye'de ilk örneği 1968 yılında basılan ancak kullanımı son yıllarda artan kredi kartları, birçok kişinin kazandığından çok harcamasına neden oluyor. Bu aşırı harcama durumunu birçok unsur tetikliyor. Ancak bu unsurlardan öyle biri var ki, günümüzde ciddi bir davranış bozukluğu olarak kabul ediliyor. Alış veriş merkezlerine ne zaman giderseniz gidin sürekli alış veriş yapan birilerini görmeniz mümkündür. Peki bütün bu yapılan alışverişler ihtiyaç doğrultusunda mı yapılıyor yoksa çılgınlık olsun diye mi yapılıyor?
Artık bağımlılık kavramını alkol, sigara, uyuşturucu bağımlılığı gibi maddelerin yanısıra bazı davranışlar için de kullanıyoruz. İş, alışveriş, spor bağımlısı gibi. 
KİMLERE ALIŞVERİŞ BAĞIMLISI DENİR?
"Bütçemizin elverdiği ölçüde giyim, eşya, yiyecek gibi ihtiyaçlarımızı karşılamak için yaptığımız alışveriş, üzüntü, sıkıntı, yalnızlık gibi duyguların giderilmesi için yapılıyorsa ve bu olumsuz duyguları gidermek için her seferinde alışverişe başvuruluyorsa bağımlılık söz konusu demektir. En önemli göstergesi kişinin ihtiyacı olmadığı ve aldığı ürünleri kullanmadığı halde kendine engel olamayarak alışveriş yapmaya devam etmesidir."
'Onyomanya' yani alışveriş bağımlılığı isminin kökeni Yunanca Onyomanya, ONYOS satılık-satın alma, MANYA saplantıdan geliyor. 
İlk kez 1915 yılında tanımlanan alışveriş bağımlılığı, aynen alkol ya da uyuşturucu bağımlılığı gibi ciddi bir davranış bozukluğu olarak görülüyor. 
Bağımlılar yalnızlık, mutsuzluk, sinirlilik, engellenme, kendini ifade edememe gibi depresyona neden olabilecek etkenlerden dolayı, aşırı derecede harcama yaparak alışveriş yapıyor ve kendilerini sadece alışveriş yaptıkları zaman iyi ve mutlu hissediyor. Bu iyi ve mutlu olma hali, genelde kişinin kendini diğer insanlardan üstün görmesine neden oluyor. 
Sosyoekonomik durumu değişime uğrayan Türkiye'de alışveriş bağımlısı sayısında son 10 yılda önemli bir artış yaşandığı gözleniyor. 
ALIŞVERİŞ BAĞIMLILIĞI VE KADINLAR…
Alışveriş bağımlılığının toplumun ne kadarını etkilediği net olarak bilinmiyor. Çünkü pek çok kişi, alışveriş bağımlılığının bir problem olduğunu düşünmediği için profesyonel yardım almıyor. Profesyonel yardım alınmadığı için de herhangi bir istatistik çıkarılamıyor. 
Alışveriş bağımlılığının genellikle kadınlar arasından çıktığı bilinse de, bu hastalığa yakalanan erkeklerin sayısının da küçümsenmeyecek kadar çok olduğu düşünülüyor. 
Nedeni tam olarak bilinmiyor. Ortalama 17-30 yaşlar arasında başlıyor. Ancak araştırmalar bu kişilerin genellikle benlik değerlerinin düşük olduğunu gösteriyor; bu nedenle giyim ve mücevher en çok satın alınan şeyler olup, bunlar dış dünya tarafından en çok dikkat çeken objelerdir. Kadınlar; daha çok giysi, kozmetik, mücevher, ayakkabı ve çanta, erkekler ise elektronik, cep telefonu, bilgisayar otomobil ya da hırdavat satın alıyorlar.
Alışveriş alışkanlıklarımız öğrenilen bir davranış ve bunu annemizden öğreniyoruz. Çocukların kıyafetlerinin çoğunu alan anne olduğu için de, onları model alan kız çocukları anneleriyle birlikte alışverişe çıkmayı seviyorlar ve alışverişe daha yatkın oluyorlar. Araştırmayı yapan uzmanlara göre, toplum kadınların dış görünüşlerine o kadar çok önem veriyor ki kız çocuklarına erkeklere alınandan daha fazla kıyafet alınıyor. Babalar oğullarını futbol maçlarına götürürken, anneler kızlarıyla alışverişe çıkıyorlar, kız çocuklarının hayatları boyunca moda ve alışverişe duyduğu ilgi de böylelikle başlıyor.
ALIŞVERİŞ BAĞIMLILARININ SORUNLARI
Alışveriş bağımlılığı; diğer bağımlılıklarda olduğu gibi, sorunu yaşayan kişiye ve yakınlarına ekonomik ve psikolojik açıdan çok zor zamanlar yaşatabilecek önemli bir sorundur. Markaların pazarlama stratejileri ve medyanın reklam sektörünce kullanımı geliştikçe alışveriş bağımlılarının sayısı da artmaktadır. Herşey yolunda giderken asıl problemler, ihtiyaçlar ve kazancımız arasındaki dengenin bozulduğu zamanlarda ortaya çıkar. Harcamalarımızı kontrol edemediğimizde, yakın çevremizden satın aldıklarımızı, harcama miktarımızı saklamaya başladığımızda ve kredi kartları borçlarını ödeyemediğimizde tehlike sinyalleri çalmaktadır. Alışveriş için yapılan harcamalar yüzünden aile ve çevre ile sorunlar yaşanmaya başlanır.
ALIŞVERİŞ BAĞIMLILIĞININ NEDENİ NEDİR?
Aslında tüm bağımlılıkların ortak bir paydası vardır. Bağımlı kişiler maddeleri, duygusal boşluklarını doldurma biçimi ve yüzleşmekte zorluk çektikleri yanlarından gizlenecek bir perde gibi kullanırlar. Alışveriş bağımlıları, alışveriş öncesi kontrol edilemez bir istek hali ve haz yaşarken, alışveriş sonrasında yoğun bir suçluluk hissi duyarlar.
Alışveriş bağımlılığında da, kişiler satın alma davranışıyla bu duyguları yaratırlar. Alışveriş bağımlısı çoğunlukla rastgele alışveriş yapar. Alışveriş sırasında kişi mutlu, güçlü, yeterli ve rahatlamış hissetse de, sonrasında yoğun olarak suçluluk ve kendine kızgınlık duyar. Kendine verilen sözler kısa sürede bozulur ve döngü kendini daha da borçlandırarak sürdürür. Tekrarlanan süreçlerde satın alınanların verdiği kısa süreli iyilik duygusunun yerini alan suçluluk, zamanla artarak depresyona sebep olabilir. Ayrıca alışveriş bağımlılığı depresyonun yanı sıra, anksiyete bozuklukları, alkol, madde bağımlılığı, yeme bozuklukları gibi bazı ruhsal hastalıklarla birlikte de görülebilir.
İNDİRİM KAMPANYALARI
İndirim zamanlarında insanlar, ´fiyat´tan çok yapılan ´indirim miktarı´ üzerinde duruyorlar. Yüzde 30, yüzde 50 gibi indirim oranlarıyla büyülenerek, alışveriş anında almayı düşündüğümüz şeyin fiyatına değil, indirim oranına bakabiliyoruz. Olabileceğinden çok daha ucuza bulduğumuza ikna olmamız da bizi o nesneyi almaya itiyor. 
İndirim zamanlarında aşırı harcama yapmamızın bir diğer nedeni de tasarruf algımızın sapması. Eğer birşeyi istediğimize gerçekten ikna olursak, başka bir zaman yüzde 60 indirimde almayacağımız bir kazağı, yüzde 5 indirim fiyatıyla hiçbir suçluluk duymadan satın alabiliyoruz. 
Araştırmalara göre kadınların ve erkeklerin alışveriş yaparken ki düşünce biçimleri arasında farklılıklar bulunuyor. Örneğin kadınlar alışverişle geçen bir günün sonunda, ne kadar çok harcadıklarına değil, harcadıklarından ne kadar tasarruf ettiklerine bakıyor.
Davranışlar ve beyin arasındaki bağ incelendiğinde, "Tüketici davranışlarının yüzde 90´ının bilinçsizce gerçekleştiği" tespit edilmiş. Marketlerdeki "sınırlı sayıda" işaretleri, antik çağlardan kalma "kıtlık" korkumuzu canlandırarak o nesneyi almamıza neden oluyor. Etrafımızda koşuşturan diğer alışveriş çılgınlarının telaşı bizde "kıtlık" kaygısı yarattığından bilinçaltımız bize, onlara katılmamızı söylüyor. Koşuşturan kalabalık arasında canlanan rekabet duygumuz da cabası. İşte tüm bunlar, araştırmalarda indirim aylarında alışveriş yapan insanlarla, çatışma bölgelerine yaklaşan savaş pilotlarının stres düzeylerinin neden benzer çıktığını açıklıyor.
Almak istediğimiz bir şeyi görmek ve ona dokunmak, beynimizdeki eroine benzer bir etki yapan dopamin kimyasalını harekete geçiriyor. Beynimizin ´uyuşması´ da bize böylece ´alma´ izni veriyor. Alışveriş yapmak için bahanemizi de bulduğumuza göre hemen mağazalara koşabiliriz.

Yazarın Diğer Yazıları