Uz. Dr. Sevilay Zorlu

Dental Fobilerin Çözümünde Hipnoz

Uz. Dr. Sevilay Zorlu

Azot monoksit (1844), eter (1846) ve sinir anestezisi (1855) gibi anestezik bileşenler bulununcaya kadar diş tedavisi özellikle de diş çekimi herkes için büyük bir ızdırap kaynağı idi. Yapılan EEG kontrollü çalışmalar, hipnotik anestezi ve aneljezilerin, duyu reseptörlerindeki veya sinirsel impulsların merkezi sinir sistemine iletilmesindeki bir blokajdan değil, bu impulsların merkezi sinir sisteminde algılanması ile ilgili olduğunu göstermektedir.  
Diş bilimindeki ağrı kontrolündeki gelişmelere rağmen diş hekimi korkusu ve diş tedavisinden kaçış, diş hekimleri için bir merak konusu olmaya devam etmektedir.
Diş tedavisi korkusu insanların sahip olduğu genel korku listesi içinde ilk beşte, en yoğun korkular içerisinde ise ilk onda yer almaktadır. Diş tedavisi ile ilişkili bir korku veya en azından bir endişe yaşamamış olan çok az insan vardır. Diş tedavisi korkusu o kadar genel bir şeydir ki gerekli olan bir müdahaleyi olumsuz etkilemeyecek kadar olanı normal kabul edilebilir. Diş hekimine giden bireylerin %89'unun tedavide korku yaşadığı tahmin edilmektedir.
DİŞ KORKULARININ SINIFLANDIRILMASI
Diş korkusunun sınıflandırılmasında iki önemli eğilim vardır; 
"Hastaların fobi sahibi oldukları varsayılır. "ODONTOFOBİ", Borland tarafından türetilmiş bir kelimedir ve 'DİŞ FOBİSi'nin yerine kullanılmıştır. 
"Diğeri ise, diş hastalarının taşıdığı korkuyu daha yaygın bir kategori içerisinde "DİŞ HEKİMİ ANKSİYETESİ" olarak ifade eder ve "ORANTISIZ DİŞ ANKSİYETESİ" ifadesini tercih ederler.
"Çağdaş diş anksiyetesinin sınıflandırması, American Psikiyatri Kurumu'nun DSM-IV tanı sistemine göre; Anksiyete bozuklukları; "agorafobili veya agorafobisiz panik bozuklukları, panik bozukluklar olmaksızın agorafobi veya belli bazı fobiler, sosyalfobi, obsesif-kompulsif bozukluk, akut stres bozukluğu, genelleşmiş anksiyete bozukluğu ve tıbbi şartlardan doğan anksiyete bozukluklarını" ihtiva eder.

Yazarın Diğer Yazıları