Uz. Dr. Sevilay Zorlu

Cinsiyet, cinsiyet rolleri ve evlilik

Uz. Dr. Sevilay Zorlu

Erkekler ve kadınların farklı şekilde iletişim kurduğu konusunda ortaya atılan varsayımlar vardır. Evlilik uyumunu araştıran çalışmalarda, kadınların erkeklere göre, evlilik sorunlarını saptayarak tartışma, erkeklerin ise evlilikle ilgili çatışmalı konularda geri çekilme eğiliminde oldukları bildirilmektedir. Cinsiyetle ilişkili bir diğer fark, kadınların yüksek düzey istekleri ve olumsuz duygulanımı ifade etmeleri olmaktadır. Bu ilişki biçimi ''talep etme-geri çekilme disfonksiyonu'' olarak birçok evlilik araştırmalarının sonuçlarında yer almaktadır. Evlilikteki tartışmalar sırasında bir tartışmayı şiddetlendiren olumsuz bir kalıptır ve evlilik sıkıntısı oluşmasında anahtar bir rolü olduğu verilerle desteklenmektedir. 
Talep- geri çekilme örüntüsünün erkek-kadın etkileşimine özgü veya herhangi bir ilişkinin karakteristiği olup olmadığını aydınlatmak için aynı cins ve karşı cins çifti olarak yaşayan erkek ve kadınlarda, cinsiyetle ilgili davranışsal farklılıklar araştırılmıştır. Bu geri çekilme reaksiyonlarının cinsiyete bağlı davranışlar olmadığı gözlenmiştir. Ayrıca cinsiyetten bağımsız olarak sıkıntılı eşlerin, sıkıntısı olmayanlara göre yüksek oranda geri çekilme ve saldırganlık düzeylerinin olduğu, bu davranış düzeylerinin eşlerin cinsel yönelimiyle ilişkili bulunmadığı belirtilmiştir. Sonuçta, heteroseksüel evliliklerde, sıkıntının parçası olarak işaret edilmekte olan davranışlar, çiftin cinsiyet içeriğinden bağımsız olarak ilişkili sıkıntının ana parçası olarak durmaktadır.
Bugün için evlilik sıkıntısının bu açık bir biçimde cinsiyetle ilintili bir farklılık olarak gösterilmesinin Batı kültürüne özgü olup olmadığını veya diğer kültürler de genellenebileceği konusu tam olarak bilinmemektedir. Her ne kadar talep-geri çekilme tarzının evlilik sıkıntısının gelişmesindeki rolü batı kültüründe ortaya konmuş gibi gözükse de, bu tarzın kökleri hala belirsizdir. Genellikle talep-geri çekilme tarzında cinsler arasındaki farklılıklar, çatışmalı durumlara erkeklerin verdikleri daha büyük fizyolojik tepkiye, kadınlar ve erkekler arasında toplumsallaşma farkına, endüstriyel-teknolojik topluluklarda kadın ve erkeğe atfedilen farklı güçlere bağlanmaktadır.
Erkekler ve kadınlar arasındaki farklılıkları anlamanın, çiftleri değerlendirirken ve çiftlere girişimde bulunurken bazı önemleri vardır. Her ne kadar araştırmacıların çoğunluğu, cinsiyetle ilgili farklılıkların, biyolojinin kültürle etkileşerek oluştuğunu söylese de bazı araştırmacılar biyolojik bağlarda ısrar ederken, diğerleri de kültürün cinsiyete bağlı sosyalizasyonu üzerine veya cinsiyetler arasında gücün eşit olmayan dağılımına odaklanmaktadır. İletişim davranışı üzerine diğer biyolojik etmenler üzerinde ciddi bir tartışma mevcuttur. Örneğin, mizaç ve duygu üzerindeki araştırmalar, olumsuz duygulanımın dışavurulmasında ve cinsiyete özgü tarzları belirlemede, biyolojik cinsiyetten bağımsız, bir katılımsal etkenin etkisi olduğunu öne sürmektedir. Bazı çalışmalarda, cinsiyet rol yöneliminin strese fizyolojik cevap çeşitliliğinin bir kısmını açıkladığını göstermektedir. Ayrıca evlilik stresine kadınlar ve erkeklerin bireysel davranışsal tepki farklılıklarında sosyo-kültürel içeriğin de araştırılmasına ihtiyaç vardır.

Yazarın Diğer Yazıları