Ümran Öztürk

Van izlenimlerim-1

Ümran Öztürk

Adnan Menderes Havaalanından havalandıktan iki saat sonra uçağımız  Van Ferit Melen Havaalanı'na indi.  Yağmur sonrası ılık ama puslu bir hava vardı doğduğum bu kentte. Oysa ne kadar çok isterdim çocukluğumdaki gibi karlı bir manzarayla Van'a merhaba demeyi.  Kalacağım otele geldiğimde güler yüzlü personelle sıcak ve samimi bir iletişim içine hemen giriverdik. Müşteri olma dışında misafirperverlikleri ile kendimi orada güvende hmiştim. Otel personeli iki kitap kurdu Berivan ve Leyla'yı tanımak güzeldi. Van'da kaldığım yedi gün boyunca sıcacık çaylarımıza sohbetlerimiz de eşlik etti. Bu arada iyi bir okuyucu olan Berivan ve Leyla'ya kitaplarımı imzaladım.

5 Aralık Çarşamba günü  gün boyu Özalp Şehit Abdulhalık Araz Anadolu Lisesi öğrencileri ile birlikte olmak üzere otelden ayrıldım. Bak Hele Bak Yusuf Konak Kahvaltı Salonu ilk durağımız olmuştu. Kahvaltımızı yaptıktan sonra Özalp'e doğru yola çıktık.

Yağmur damlacıkları bazen  hızlanıp bazen yavaşlayarak bize eşlik etti yolculuğumuz boyunca. İpek yolu ilçesine bağlı Erçek gölüne yakın, Erçek mahallesinden geçtik. Bu küçük mahalle, yol kenarına dizilmiş tek katlı boyasız evleri ile  bana 70 li yılların Yüksekova'sını anımsattı. Ancak höyük üzerine yapılmış evler belki de en çarpıcı yerleşim yeriydi. Otomobille okul bahçesine girdiğimizde yağmur hızlanmıştı. Henüz üç yıllık olan bu okulun fiziki yapısını gayet iyi bulmuştum. Aynı zamanda 40 köyden  588 öğrencinin 61 araçla taşındığı ve taşıma merkezi olan  24 derslikli taşıma ile birlikte  890 öğrencisi olan bu okul binasının bitişiğinde de 200 kişilik erkek pansiyonu bulunmaktaydı. Genç ve dinamik 36 öğretmen kadrosuyla uyum içinde çalışan okul müdürü Veysel Yurgun'un öğrencilerle iletişimi de olağanüstü iyiydi. Genç ve dinamik olmanın belki de avantajını yaşıyordu öğrencilerine yaklaşımı ve iletişimi ile.

 Okul Müdürü Veysel Yurgun'un odasında çaylarımızı içip söyleşi yapacağımız salona indik. Daha önce gönderdiğim kitaplarımı okumuş sorularını hazırlamıştı öğrencilerimiz. Yazdıklarım üzerine sohbet edecektik. Kendimi tanıtmaya gerek kalmamıştı çünkü onlar teknolojiyi doğru kullanarak ben ve kitaplarım hakkında bilgi edinmişlerdi bile, yani derslerine iyi çalışmışlardı. Keyifli bir söyleşinin içinde buldum kendimi. Sordukları sorularla şaşırtmışlardı beni. Ziyaret edip, söyleşi yaptığım unutamayacağım  okullardan biri oluvermişti  bu okul. Gerek  öğretmen gerekse öğrenci profili bakımından burada bilinçli kitap okuyan öğretmen ve öğrenciye rastlamıştım. Bilgiye aç, öğrenmeye aç çocuklardı Özalp Şehit Abdulhalık Araz Anadolu Lisesi öğrencileri. Öğrencilerin kitap ve okumaya karşı duydukları ilgi; edebiyat öğretmeni ve zümre başkanı Dilan Ulaş'ın öğrencilerle kurmuş olduğu etkili iletişimin sonucuydu. Bu etkileşim bizi birlikte bir proje yapmaya kadar götürdü. Heyecan verici bu projeyi Dilan Ulaş ve Veysel Yurgun ile okuldan ayrıldıktan sonra da görüşmeye devam ettik. Bu sadece beni değil Projeyi sahiplenen idareyi ve öğrencileri de mutlu etmişti. Söyleşi sırasında şiire ilgi duyan, yazmayı seven, kalemi güçlü  öğrencilerimizle de görüştüm. Şiirler okuduk birlikte fotoğraflar çektirdik.

Söyleşimiz bittiğinde fonda  yükselen klasik müzik ruhumuzu çepeçevre sarmıştı. Teneffüs mü diye sorduğumda Okul Müdürü Veysel Yurgun her gün farklı saatlerde klasik müzik eşliğinde  uygulanan okuma saatinin başladığını söyledi. Şimdi tüm okul; öğretmen, öğrenci ve çalışanları ile okuma saatindeydi. Okulda bulunduğum süre içinde bana eşlik eden Dilan öğretmen  öğrencilerin okuduğu kitap listelerine bakmam için  verdi. İşi ciddiyetle yaptıkları her sınıfın seviyesine göre özenle seçilmiş kitaplardan belliydi. Bu arada okunan kitaplar listesinde   "Elveda Hüzün Merhaba Aşk"  kitabımı görmek beni heyecanlandırmıştı. Okuldan ayrıldıktan sonra söyleşiye katılamayan sınıfların gönül koyduğunu okul müdüründen öğrendim. En uygun zamanda onları tekrar ziyaret etme sözünü verdim. Aynı paydada şiirde buluşmuştuk, öyküde buluşmuştuk anılarımızda çok iyi bir yerde olacaksınız demişlerdi ayrılınca bana. Ben  söz vermiştim geleceğim demiştim ikibin kilometre öteden gelip  onların sevgi dolu yüreklerine, hayallerine  dokunmuştum. Parayla satın alınamayacak kadar değerli bu güzelliği bana armağan etmişlerdi Özalp Şehit Abdulhalık Araz Anadolu Lisesi öğrencileri.

Van'da bulunduğum süre içerisinde yoğun bir koşuşturma içerisindeydim.  Mutlu gittiğim memleketimde girdiğim her ortamda mutlu ve memnun ayrıldım. Van AVM de  gazetem Vansesi'nin düzenlediği imza günüme gösterilen ilgiden son derece mutlu oldum. Emeği geçen, kıymet verip gelen ve beni yalnız bırakmayan dostlarıma ve okurlarıma teşekkür ederim.

 Ayrıca tüm bu etkinliklerin düzenlenmesinde destek ve emekleri olan Vansesi Gazetesi İmtiyaz sahibi Erdal Perihan'a, Yazı İşleri Müdürü İkram Kali'ye,  Spor Müdürü sevgili kardeşim Rıdvan Can'a, Vansesi Gazetesi ailesinin başarılı muhabirleri Burhan Ergin ve Hacı Yılmaz'a ve diğer çalışanlara, kıymetli dostum Gülten Ödemiş'e, Van'da olduğum süre içerisinde beni yalnız bırakmayan dost, arkadaş ve okurlarıma çok teşekkür ederim. 

Van'da konuştuğum insanları, yaptığım söyleşileri ve  izlenimlerimi anlatmaya devam edeceğim.

Tekrar  görüşünceye dek şiiri gülüşünüzde, anıları yüreğinizde saklayın.

Yazarın Diğer Yazıları