Ümran Öztürk

Sizin Mahalleniz, Sizin Sokağınız

Ümran Öztürk

Özlemlerin mevsimi hüzünlü sonbaharda yağmurla birlikte bir yaprak düşer dalından ve sizi çocukluğunuzun mahallesine sokağına götürür. Zamanda yolcusunuz artık dem tutar yüreğiniz teslim olmuştur zihniniz, bütün renkler el ele.  Sizi çağırır zaman ve zamanda geçmişe yolculuğunuz başlar. En güven duyduğunuz sokağınızda, mahallenizde kentinizdesiniz artık.  Burada doğdunuz, burada büyüyüp burada sosyalleştiniz, toplumsal değerlerinizi burada öğrendiniz ve mahallenizin kültürüyle yoğruldunuz.

Toplumsal öğeleri bir arada tutan, toplumsal düzen ve sürekliliği sağlayan bütünleştirici, paylaşımcı en doğal, en samimi alan mahallelerimiz nerede şimdi?

Toplumların birikimlerinin yaşadıkları uygarlıklarının, gelişmişliklerinin bir yansıması olan ve tüm bu duyguları içinde barındıran kültür"mahalle kültürü"dür.

Sosyal süreçlerin, ortak davranışların kendi toplumsal pratiklerini yarattıkları mahalle ve mahalle kültürü ne kadar bizi yansıtır?

Bu gün bu olgu kırılmış olsa da bir zamanlar insanların güvenirliği, kültürü, yaşam tarzları,  yaşadıkları mahallelerden anlaşılır ona göre değer görürdü insanlar. Doğumlar, düğünler, bayramlar mahalleliyle birlikte kutlanır, ölümlerde, felaketlerde mahalleli birlikte sarardı yaralarını.

Şehrin en eski mahalleleri geleneksel yapısını korurken kentlerde yeni oluşan mahallelerde çok katlı binalar daha geleneksellikten uzak, daha ruhsuz, daha soğuk, insan sirkülasyonunun bol olduğu insani ilişkilerde çok da süreklilik arz etmeyen beton yığını yerleşkelerdir. Bu beton yığınlarının içinde yaşayan insanların da zamanla içtenliklerini kaybettiği, bukalemun gibi tıpkı yaşadıkları soğuk, donuk binalarla benzerlik gösterdiklerini görmek ne üzücü. Oysa bahçeli bir iki katlı evlerden oluşan mahallelerde yaşayan insanlar maddenin doğasını nasılda yansıtırlardı. İlişkilerinde ne kadar sıcak, ne kadar samimi ne kadar sahiciydiler. Bahçelerinde yetiştirdikleri çiçeklere gösterdikleri özen ruhlarına sirayet etmiş olmalı ki bu da  insani ilişkilerine  yansırdı.

Kentlilik bilincinin oluşması için,  mahalle kültürünün oluşturulması gerekir. Kentlerin vazgeçilmez mihenk taşı olarak varlığını sürdüren mahallelerde bireylerin birbirlerine aktardıkları "mahallelik ruhu" ailedeki tüm bireylere de görülürdü.

Mahalle "toplumsal ve kültürel birimdir" ve bundan dolayı "sosyo-kültürel bir alandır".Bireylerin birbirleri ile kurdukları sağlıklı ilişkiler mahallenin sosyal bir nitelik kazanmasına, bir kültür oluşmasına mahallede kurulan bu iletişim komşuluk ilişkilerinin şekillenmesine katkı verirdi.

Mahalle kültürü bilincinin gelişmesinin  birincil şartlarından birisi bireyin yaşadığı kentle,mahalleyle hatta sokakla  güçlü bir bağ kurabilmesi ve kendisini yaşadığı yerin bir parçası hissedebilmesidir. Yani mahalle kimliğinin oluşabilmesi için de aidiyet kavramı önem taşımaktadır. Bu aidiyet duygusu ile kazandırılan mahalleli olma, yaşadığı mahalleyi benimseme noktasında komşuluk kavramı azımsanmayacak kadar önemli yer tutmaktadır.

 Böyle hisseden birey bulunduğu bölgede, mahallede sokakta doğal bağlar kurar, yaşadığı alanı sever, eksikleri tamamlar ve her anlamda bulunduğu bölgeyi ve içinde yaşayan insanları kollar, korumaya çalışır.

Kaybolmaya yüz tutmuş, unutulmaya hazır değişen şartlardan dolayı erozyona uğrayan mahalle kültürünü yaşatmak, yeniden hayata geçirmek için Belediyelerce kentin en eski yerleşim yerlerinde tarihi dokuya uygun, mahalle evleri ve sokakları adı altında projeler geliştirerek hayata geçirilse insanlardaki yitirilmiş dayanışma, paylaşım ortak davranış duygularının tekrar kazandırılacağına inanıyorum.

Mahalle kültürünü besleyen en önemli alanlar sokaklardır. Hayata dair ne ararsan vardır sokakta. Bomboş, ıssız, izbe, karanlık sokakların yanında, kentin yaşam ritmine destek olan ivme kazandıran sokaklar çoğunluktadır.

Uzun, dar, dik, geniş, düz sokaklar. Burada pencerelerden, balkonlardan yaşam su gibi akar. Kavrulmuş soğan, ocakta demlenen çayın, fırında pişmiş yemeğinin kokusu yayılırken sokağa, bahçe duvarlarından kol atan ağaç dallarında, rengarenk çiçekler size güvenilir bir yaşam alanı açar. Sokakların ruhu, canı, dili yaşı vardır bir de sizi şefkatle saran kucağı.

Çocuk sesleriyle yankılandığında sizi çocukluğunuza götürür. Yıllar sonra geçtiğiniz o sokağınızda çocukluğunuzu, gençliğinizi,  heyecanlarınızı yaşar zamanın hala capcanlı ruhunu yakalarsınız.

Bir kavuşmayı hatırlar gülümserken yüzünüz, bir kayıpta kanar yüreğiniz. Düşe kalka büyüdüğünüz bu sokakta yaralarınızı en yakın çocukluk arkadaşlarınız, komşularınız sarar. Sizi belki de en iyi sokağınızın bakkalı, manavı,  mahallenizin esnafı tanır.  İşte mutluluk buradadır bir şekilde yıllar sonra da olsa yolunuz çıkar buraya. Yaşanmışlıklar canlanır gözünüzde yıllar geçse de unutulmaz ilk yaşananlar. Şimdi en güvenilir yerdesiniz sokağınızda, mahallenizdesiniz artık.

Yazarın Diğer Yazıları