Ümran Öztürk

O çocuksu gülüşümüz bayramlarda kaldı…

Ümran Öztürk

Her bayram geldiğinde nerede o eski bayramlar sözü artık dillerde pelesenk, yüreklerde ince bir sızı, dudaklarda ise kırık bir tebessüme dönüşür.

Nerde o eski bayramlar, çocukluğumuzun bayramları diye anarız hep. O bayram sabahları içlerimize ılık ılık huzur eserdi, mutluluğu yakalama telaşı sarardı biz çocukları.

Başucumuza koyduğumuz kırmızı pabuçlarımız, renk renk giysilerimiz, tüm hane halkının coşkusunun bir işareti gibiydi. Dillendirmesek de o coşkuyu büyük, küçük hepimiz içimizde gizliden gizliye yaşardık.

Babamın bayram namazı eve dönüşü bayramın başlangıcının sanki "Tİ" sesiydi. Kahvaltı sonrası büyükten küçüğe sıralanıp bayramlaşmalarımız yüreğimde gurbete dair acı bir tortu bırakan ayrı bir seremoniydi.

Bayramlar; kavuşma, kucaklaşma sevgiyi paylaşma anlarıydı. Barıştı, bereketti, paylaşımdı, en sahicisinden duygu alışverişiydi, yenilenmekti, temizlikti, hoşgörünün, affetmenin diğer adıydı.

Bayram kartlarıydı, bir tepsi baklava, şekerlikteki şeker, çikolata, kolonya, el öpmeydi, harçlık vererek çocuk sevindirmekti bayram.

O zamanlardan kalmış olmalı bayram sevinci deyimi. Coşkunun adına bayram  sevinci deniyor şimdilerde.         

Harçlıklarımızla aldığımız elma şekeri,  leblebi tozu, pamuk şekeri, rengârenk balonlar çocukluğumuzun bayramlarının en unutulmaz anıları arasında yerlerini alırdı. Hele dönme dolaplarda attığımız çığlıklar, atlıkarınca döndükçe at üzerindeki bağırışlarımız. Çocukluğumuzun kahramanları kuklalar.

Bayram gezmelerinde armağan edilen ucu oyalı mendil içine sarılı gül kokulu lokumlar, ceplerimize sokuşturulan harçlıklar, fırfırlı çoraplar ve masal kitapları bizi heyecanlandıran armağanlar arasındaydı.

Yatmadan önce onlarca kez sayılarak yastık altına konan paralar. Hepsi çocukluğumuzda yaşadığımız bayramların en saf haliydi. Çünkü küçücük şeylerden mutlu olan çocuklardık biz.

Hele bir de bayramı bayram yapan geleneğin bir parçası haline gelmiş bayram şekerleri ihmale gelmez, günler öncesinden alınırdı. O rengârenk bayram şekerleri, lokumlar, çikletler çocuklar için ayrılan bölmede yerini alırken, büyük misafirlerin çikolatalı şekerleri şekerlikte, kolonyayla buluşurdu misafir odasındaki büfenin içinde.

Baklava ve vişne şurubu bizim bayram ikramlarımızın vazgeçilmezleriydi.

Belki de biz o çocuksu gülüşün bayramlarda kalan son kuşaklarındanız.

Öyle telefonla bayramlaşmayı bayramlaşmadan saymayan o son nesil göz bebeğimiz anne, babalarımızla bir bayram daha geçirebilecekmiyiz in derdindeyiz.

Bu bayram öpebildiyseniz anne, babanızın elini, Sarıldıysanız sıkıca duyduysanız sevdiklerinizin sesini mutlu olun. Aramadıysanız arayın, gidemediyseniz gidin. Belki bir dahaki bayrama bunları yaşayamayacaksınız.

 Sevdiklerinizle en kötü günleriniz ağza atılan bir şeker tanesi tadında geçsin.

Yazarın Diğer Yazıları