Ümran Öztürk

Lorenzo'nun yağı ve çınar

Ümran Öztürk

Anneler gününe sayılı günler kaldı. Anne olmak bir kadının başına gelebilecek en güzel olaydır.  Anne olmak eğlencelidir  yaşama sevinci aşılar çevresine. Ancak mutluluk verdiği kadar da meşakkatli,  zor iştir. Emek iste, sabır ister, güç ister, çaba ister, fedakarlık ister.

Anne olmak donanım ister, çağa ayak uydurmak ister . Anne iseniz durağanlık yerine sürekli kendinizi yetiştirmek, geliştirmek zorundasınız bundan dolayı okumalı, araştırmalısınız. Önce siz mutlu olmalısınız zira  çocuklar mükemmeliyetçi anne yerine güven veren mutlu bir anneye her zaman ihtiyaç duyarlar.

Sağlıklı bir çocuk yetiştiriyorsanız anneliğin tadı bambaşkadır daha az yükünüz vardır zira kendinize daha fazla zaman ayırırsınız .

 Ya özel ilgiye muhtaç bir çocuğa sahipseniz; o zaman size çevrenizde yardım eli uzatacak kimseniz yoksa yavrunuz için kendinize, anneliğinize daha fazla tutunmakla var olursunuz.

Yaşadığınız her gününüz ayrı bir ömür gibidir. Siz de diğer annelerden daha özelsiniz zira bir güne sığdıramazsınız koşuşturmalarınızı  ömür basamaklarını ikişer üçer çıkarsınız. Sizin tek hedefiniz  özel ilgiye muhtaç çocuğunuzu  kendi başına kaldığında kendisine yetebilmesi için hazırlamak olur. Çocuğunuzun en büyük başarısı  yaşamda bir adım da olsa kendi başına atabilmesini sağlamaktır. Bunu istemek de elbette sizin en büyük hakkınızdır. Zira böyle anneler ne acıdır ki  çocuklarından sonra ölmeyi  isterler. Böyle anneler filmlere, romanlara konu olmuş zaman zaman yılın annesi seçilmişlerdir. Sabrın, fedakarlığın simgesi eli öpülesi,saygı duyulası annelerdir onlar.

12 Nisan tarihinde vizyona giren  Çınar filmi bana yıllar önce izlediğim gerçek hayattan sinemaya uyarlanmış Lorenzo'nun yağı filmini hatırlattı. O filmde de bir annenin evladı için vermiş olduğu mücadele örneği vardı.

Bazen çok beğendiğim beni etkisine alan bir filmi birkaç kez izlemeyi seviyorum . Bu  gözden kaçırdığım ya da  gizli kalmış bir sahneyi  filmin bana armağanıymış gibi sunması, benim sanki o filmi tekrar izlememi haklı kılıyor. Lorenzo'nun yağı da bu filmlerden biridir.

7 yaşına kadar diğer çocuklar gibi normal bir hayat yaşayan Lorenzo, dünyada ender rastlanan ve tedavisi mümkün olmayan  Adrenolökodistrofisi (ALD)  olarak bilinen ölümcül bir hastalığın pençesinde bulur kendini ve doktorlar ona iki yıl ömür biçer. Çaresiz kalan aile hastalığın tedavisini bulmak için sıkı bir mücadeleye girer. Bir anne nasıl olmalı, bir baba çocuğu için neler yapabilmeli? Anneliğin aslında; umut, sabır, fedakarlığın diğer bir adı olduğunu bize filmin her sahnesinde altını çizerek gösteriyor  yönetmen. Ölümün kıyısında duran zaman zaman onu kaybetme noktasına gelen  bir annenin bitik halini izlerken daha nereye kadar dedirten bir film.

Filmin seyircinin göz yaşını tutamadığı en çarpıcı sahnesi Lorenzo'nun kriz anlarından birinde iniltilerine dayanamayan annesinin kulağına fısıldadığı cümle: "Lorenzo bütün bunlar senin için çok fazla ise gidebildiğin kadar çabuk isa'ya git, annen ve baban iyi olacak"  Empatı yaptığınızda bir annenin çocuğuna gitmesi için izin veriyor olması, bir anne için söylenmesi  ne zor bir kelime.

Bu film  durumu kabullenip kabuğuna çekilmesi yerine sonuna kadar savaşmayı ve yeniden umut etmeyi  aşılayan seyirciye annelik böyle olur dedirten bir filmdir.

Çınar filmi de engelli çocuğu olan bir ailenin yaşam mücadelesini beyazperdeye taşıyan bir yaşanmışlık öyküsüdür.  12 Nisan'da vizyona giren Çınar yine bir annenin çocuğu için çektiği sıkıntıları anlatan bir azmin öyküsüdür. Çınar senarist yönetmen Mustafa Karadeniz'in sinemaya uyarlanan kendi hikayesinden esinlenerek senaryosunu  yazdığı  gerçek yaşam hikayesidir.

Dünyanın her tarafından ödüller toplayan, on beş ülkede gösterime giren Çınar'da küçük yaşlarda geçirdiği çocuk felci yüzünden yürüyemeyen ilkokul hayatını en zor doğa koşullarında annesinin sırtında okula gidip gelerek tamamlayan, ardından bir dizi ameliyat geçiren  yönetmenin ailesi ile birlikte vermiş olduğu mücadelenin gerçek öyküsüdür.

Örneklediğim bu iki filmde de azmin zaferini izliyorsunuz beyaz perdede.  Bir filmden çok daha ötesi var bu öykülerde.  Azim, cesaret, inanç, fedakarlık, sabır ve sevginin sizi başarıya götürebileceğini gösteriyor. En önemlisi bir annenin ne kadar dayanıklı olduğunu gözler önüne seriyor.

Yazarın Diğer Yazıları