Ümran Öztürk

Kardeşliğin diğer adıdır lise arkadaşlığı…

Ümran Öztürk

Ne kadar değişirsek değişelim bir ipucu vardır göz bebeklerimizden dudağımızın kenarına sızan tebessümümüzde.

Yıllar sonra görüştüğümüzde hemen çıkaramazsak da birbirimizi, biliyorum ki bir bakış, bir tebessüm, bir iz belki bir ifade ya da hala kullandığımız bir replik hatırlatacak bize birbirimizi.

En soğuk metali ya da soğuk bir mermeri sıcacık gösteren, en kaba kumaşa bile bir incelik katan renk renk çiçekler gibidir lise yılları. Yaşamımızı yaşanır hale getiren, birbirimizden ayrı düşünce adına kardeşlik dediğimiz gıptayla, özlemle baktığımız çiçekli yıllarıdır o yıllar.

İstisnalar hariç en sağlam ve uzun dostlukların lise yıllarında atıldığını kim inkâr edebilir ki? Birlikte gülüp birlikte üzülmenin yıllarıdır lise yılları.

Hayatın en renkli, en hareketli en eğlenceli ve en önemli yıllarıdır lise yılları. Karakterinizin kişiliğinizin şekillendiği yön bulup oturduğu yıllardır lise yılları.

Birlikte hareket etmeyi, örgütlenmeyi, sevmeyi, insanları tanımayı, hatta kendinizi tanımayı ve tercihlerinizi hep bu dönemlerde yaptığınız, bazen de en sancılı en karmaşık yıllardır lise yılları.

En keskin kararları aldığınız, hayatınızda kırılma anları yaşadığınız yıllara da denk düşen zamanlardır. İleride yapmak istediğiniz mesleği seçmeniz, hangi kentte okuyacağınız, hobileriniz hep bu toyluk dönemde şekillenir. O toylukla en çok hata yaptığınız en çok yanlıştan döndüğünüz ve en çok bağışlandığınız yıllardır o yıllar.

 

Lise yıllarınız çocukluğunuzla gençliğiniz arasında köprü olan en özel, en hassas, en çetrefilli yıllarınızın sizde iz bıraktığı bir kesittir.

Ya lise arkadaşları; onlar hayatınızdan hiç çıkaramadığınız ne kadar uzakta olsa da mesafelere rağmen her daim sizinle olduğuna inandığınız arkadaşlarınızdır.

Çünkü bu arkadaşlığınızın mayasında sevgi vardır, samimiyet vardır, içtenlik vardır. O yüzden daha masum, daha sağlam, temeller üzerine inşa edilmiştir. İçinden çıkamadığınız o an sizin için hayati önem taşıyan sıkıntınızı paylaşabildiğiniz, sırrınıza ortak olandır lise arkadaşınız. Duyguların en yoğun yaşandığı o dönemlerde ailenizden çok sizi anlayandır lise arkadaşınız.

Birbirine yol gösteren çoğu kez aynı paydada buluşan, geçmişe dair birlikte en çok hayal kurduğunuz arkadaşlarınızdır. Her şeyin ilkini yaptığınız, aynı sorunlarla boğuştuğunuz, hep ilkleri yaşadığınız, adeta ruh eşinizdir lise arkadaşınız. Yıllar sonra karşılaştığınızda sanki hiç ayrılmamış gibi olduğunuz, hala o sıcaklığı htiğiniz samimi bir o kadar içtendir ki nerede kalmıştık diye bileceğiniz arkadaşlarınızdır.

Uzun yıllar sonra da hatırladığınızda yüzde tebessüm bırakan o Lise yılları üniversiteye adım attığınızda geride kalıyor.

 Artık üniversite döneminiz başlıyor. Yapay ve soğuk dönemdir bu dönem. Çünkü herkes adeta örgütlenerek gelmiştir buraya. Sıcaklığa, samimiyete, paylaşıma, iyiliğe, hoşgörüye karşı bir örgütlenmeyle.

Konu komşu uzak, yakın tanıdığınız herkesin öğüdü sizi etkisine almak isteyen insanlarla doluyor. "Artık tek başınasın gözünü aç kimseye güvenme"  bencilliğin, ikiyüzlülüğün, çıkarcılığın ve güvensizliğin pompalandığı dönem başlıyor hayatınızda. O masum o sıcak, güvenilir arkadaşlar yok yanınızda. Sürekli bir gardını alma pozisyonunuzdasınız. Kime neye karşı? Hâlbuki karşınızdakine de sizin gibi bu duygular empoze ediliyor. Bireysel yaşam işte burada başlıyor. Paylaşımdan uzak mülkiyetçiliği,  bencilliği, fırsatçılığı hatta kıskançlığı beraberinde getiriyor. Okul bitene kadar o lise yıllarındaki masumiyetten sıyrılmış bir birey olarak toplumdasınız.

Ancak güçlü bir karakter yapınız varsa, ailenizden iyi bir temel atılmışsa kişiliğinize, bu size pek işlemiyor. Zira ailenizden aldığınız öğretiler ve kurduğunuz sağlam arkadaşlıklar sizin duruşunuzu belirleyen faktörlerdir. 

Okul bitip iş yaşamı başladığında asıl cadı kazanının içindesiniz. Sosyal yaşamınızda da bir ivme kazandıysanız her türlü kıskançlığa ve riyakârlığa en güçlü adaysınız. Lise arkadaşlarınızı özlediğiniz onların en ufak bir önerisine ihtiyaç duyduğunuz anlar başlamıştır. Gönül ne çok ister o an yüreğine inandığın arkadaşının göğsüne güvenle başını yaslayıp çekinmeden gözyaşı dökmeyi.

Lisede arkadaşını özlediğin için her daim ararsın. Çünkü o candır, biriciktir.En büyük beklentin sevgi ve samimiyetken  daha ileriki zamanlarda  bu beklentilerin yerini daha somut kavramların olduğu ihtiyaçlar alır, beklentiler daha farklı boyutlardadır. Bu saatten sonra ; "Herkes herkesin hayatında çıkarı devam ettiği sürece kalır" dönemi başlamıştır. Bunu fark ettiğinde de tarifi imkansız bir çaresizlik bir yalnızlık , bir yenilgi yaşarsın ve anlarsın asıl yaşamın şimdi başladığını. Kurtlar sofrasında yer kapmaya ve  içindeki hayvanı doyurmaya çalışan bir yığın insan yaşamına öyle veya böyle dokunacaktır. İşte sen o zaman o değerli yıllarını özleyeceksin.

Susurluk Lisesi'nden birçok arkadaşımla önceki gün bir araya geldik. Bundan dolayı duyguların en sıcağını, en coşkulusunu, en telaşlısını yaşadık. Ufak tefek hatırlatmalarla geçmişi özlemle, yanımızda olmayan arkadaşlarımızı ile öğretmenlerimizi sevgi ve saygıyla da andık. Herkesin gözünde ışıltı, gülümsemesinde bir memnuniyet vardı.  Kahkahanın en içten, samimiyetin en hasının yaşandığı lise buluşmalarının yaygınlaşmasını önerirken dileğim; yüzünüzden gülümsemeyi yüreğinizden sevgiyi eksik etmeyin.

Yazarın Diğer Yazıları