Ümran Öztürk

İncitmeyelim, Kırmayalım, Kıymet Verelim Gençlere

Ümran Öztürk

Yaz döneminin sonuna geldik. Eylül kapımızı çaldı bile. Sonbaharın hüznüne kaptıracağız kendimizi diyemeyeceğim önümüzde dağ gibi sorunlar var.

Okullar açılıyor. Öğrencisi olan veliler bu dönemde yapacakları masrafları minimuma indirmenin yollarını araya dursunlar üniversiteye öğrenci gönderecek dar gelirli vatandaşın en önemli sorunu şüphesiz barınma ihtiyacının çözüme ulaşmasıdır.KYK yurtlarının yetersiz olduğu, özel yurtların ise fiyatlarının çok yüksek olması(özel yurtlar aylık 70 bin -100 bin TL/apartlar 30- 35 bin TL arası) birçok aileyi zora sokmuştur. Veliler ev arayışında, ev fiyatlarının yüksek oluşu bütçelerine göre ev,apart bulamamaları  bu kirayı paylaşacak ev arkadaşı bulmakta güçlük çektikleri birçok gencin daha okullar açılmadan strese girmelerine neden olmuştur.

Kısacası her yıl yaşanan öğrencilerin barınma sorunu üniversitelere kayıtlarla birlikte tekrar gündeme geliyor. Konuşmalar, görüşmeler yapılıyor ama çözülmüyor ya da geçici çözümlerle geçiştiriliyor. Böylelikle sorun kartopu gibi büyüyerek bir sonraki yıla devrediyor ateş pahası kiralık evler ve yer bulunamayan yurtlarla birlikte.

Bu durumdan etkilenen gençlerin çoğu kayıt dondurma yolunu seçiyor. Artık Ülkemizde üniversite okumanın da bir esprisi kalmadı. İşsiz kalan gençler sadece atanamayan öğretmenlerle sınırlı değil.  Televizyon kanallarının da, basının da, siyasilerinde sürekli gündeminde atanamayan öğretmenler konuşuluyor.Oysa; Hukukçular, İktisatçılar, İşletmeciler, boğaz tokluğuna çalışanİletişim Fakültesi mezunları, Sağlıkçılar, Mühendisler, Mimarlar,Tarihçiler,Kimyacılar(vs) daha bir çok bölüm mezunu işsiz ordusu var bu bölümlerden mezun olan gençler  neden konuşulmuyor,neden yok sayılıyor?

Bugün ülkemizde üniversite bitiren, okuduğu bölüm üzerine yüksek lisans, doktora yapmış hedefi mesleğinde kariyer yapmak olan ancak okumak dışında başkaca bir mesleği olmayan, okuduğu okulla aldığı eğitimle hiçbir ilgisi bulunmayan market zincirlerde tezgahtarlık, kasiyerlik,kafelerde ve restoranlarda garsonluk vs. işler yapan binlerce genç var. Daha da üzücüsü bu işlere girmek için de birilerinin yardımına ihtiyaç duyulması. Kısacası iş bulamayan binlerceüniversite mezunu işsiz ve bu işsizliğe ek, üzerlerinde bir kambur gibi taşıdıkları faizi bel büken KYK borçları bulunmaktadır.(KYK faizlerinin silindiği söylense de sitede“YAPILAN TEKNİK BİR ÇALIŞMA NEDENİYLE HİZMET SUNULAMAMAKTADIR” ibaresi yer almakta ve borçlar görüntülenememektedir)

Bu kesim de atanamayan öğretmenler kadar mağdur değiller mi?Bunlarda bir iki sözcükle geçiştirilmemeli gündemde tutulmalı, konuşulmalı çözülmesi gereken bir sorun olarak görülmelidir. Bu gençlerin hiç mi çabaları yok? Bitirdikleri okullara rağmen bir iş sahibi olamayan üniversite mezunları sertifika programları için internet başında saatlerce araştırma yapıyorlar. İşsizliği bir şekilde aşmak için yeni meslek edindirme sertifika programları kovalarken bu kez de programların yüksek ücretleriyle karşılaşıyorlar. Bu kadar işsize büyük oranda çözüm olmasa da, Tepebaşı Kent Enstitüsü örneğinde olduğu gibi Belediyelerin ve Üniversitelerin iş birliği ile bu programların seçilmişlerin ve atanmışların ortak bir çalışması ile ücretsiz online olarak verilmesi yerinde bir hizmet olur.

Bu çalışmaların yaygınlaşması sonucu vatandaşlar, en azından kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek bilgiye ve donanıma bir nebze olsun kavuşacaklardır. Kendi alanında iş bulamayanların yeni ek meslekler edinerek bu becerilerle para kazanmalarısağlanırken psikolojik olarak da rahatlayacaklardır.

Kentlerde yapılan bütün kültürel çalışmalara, festivallere, fuarlara evet ama bu gençlerin üretimin içinde yer alması da seçilmişlerin boyunlarının borcudur. Pırıl pırıl bu gençleri yok saymayalım, onların üretimde yer alması için gerekli çalışmalar ivedilikle yapılmalı. Daha fazla üzmeyelim, incitmeyelim, kıymet verelim onlara.

 Bu yazımla binlerce gencin ve ailelerinin sesi olmaya çalıştım umarım okuyup çözüm üretenler olur.

 

Yazarın Diğer Yazıları