Cem Öksözoğlu

Bir Kentin Yok Oluşunun Başlangıcı (20 Nisan 1915)

Cem Öksözoğlu

Bugün biz Vanlılar için hüzün dolu bir günün yıldönümü. 7000 yıllık Dünyanın en eski 10 şehrinden biri olan kadim Van şehrinin yıkılıp yakılmasına vesile olan Ermenilerin 2. Van isyanının 105.sene-i devriyesi.

Herkesçe bilinen Hıristiyan Türk veya Millet-i Sadıka olarak adlandırılan Ermeniler 1789 Fransız İhtilalinin yaymış olduğu Milliyetçilik akımının etkisi yine Osmanlı Devleti nüfuzunda bulunan diğer azınlıkların ayaklanması ve birer birer bağımsızlığını elde etmesi ve başta Çarlık Rusya olmak üzere Emperyalist devletlerin kışkırtmalarıyla 19.yüzyılın sonlarından itibaren ayaklanmaya başlamışlardır.

Ayrılıkçı Ermeni hareketlerinin temeli 1828 tarihli Türkmen çayı Antlaşması ile atılmış olsa da daha sonraları özellikle Rusya'da ideolojik eğitim almış kişilerin organizasyonlarıyla açılan okullar ve kilisenin çalışmaları ile Anadolu'da yaşayan Ermeni halk çocuk yaştan yetiştirilmeye başlanmıştır. Yapılan bu organizasyonlar 1860'lı yılların başında başlamış olsa da meyveleri1870'li yıllardan itibaren alınmaya başlamıştır.

1878 Berlin Antlaşması ile ilk defa''Ermeni Sorunu''siyasal bir boyut alarak uluslar arası hüviyet kazanmıştır. İşte bu minvalde Ermeni ayrılıkçı hareketlerinin Anadolu'da özelliklede Doğu Anadolu'da nüfuz merkezi Van olmuştur. Van şehri oransal olarak Ermenilerin Osmanlı Devleti içinde en fazla yaşadığı şehirlerin başında gelir. Sınır şehri oluşu da o günün koşullarında örgütlenme açısından Van kentini oldukça stratejik hale getiriyordu.

1896 1.Van İsyanı başarısız olmuştu. Çünkü her anlamda daha hazır değildiler. Gerçi bunu kendileri de biliyorlardı. Amaç büyük isyana hazırlıktı. Anadolu’da yaşayan özellikle vatansever Ermenilere de bir nevi gözdağı vermekti. Çünkü onlara göre kendi yanlarında olmadıktan sonra Ermenilerin de Müslümanlardan farkı yoktu.

Dünyadaki siyasi ve ekonomik konjonktür Ermeni ayrılıkçı hareketi için gün geçtikçe daha uygun zemin oluşturmaya başlamaktaydı. Bunun bilincinde olan Ermeni komitacılar Doğu Anadolu kentlerinde kendi ırkdaşlarını örgütlemeyi hızlandırmakla beraber silah sevkiyatını da yoğunlaştırmışlardı. Bu çalışmaların Van ayağını örgütleyen ise Aram Manukyan idi.

Aram Manukyan 1879 doğumlu, eğitimini Rusya'da almış Taşnak Sütyun örgütünün önemli şahsiyetlerinden biriydi.1904 yılından itibaren Van köylerinden başlayarak halk üzerinde ideolojik eğitimler veren, İran üzerinden Van şehrine silah sevkiyatını organize eden bir komitacıydı. Bu komitacının faaliyetleri 1911 tarihinde Van belediye başkanı Bedros Kapamacıyan tarafından deşifre edilince İsviçre'nin Cenevre şehrine kaçmak zorunda kalmış ancak 1912'de tekrar bölgeye gelerek faaliyetlerine başlamıştır.

Ermeni komitacılar Dünya Savaşının başlayacağının kokusunu almaktaydılar. Önlerine çıkan her türlü engelin yok edilmesi gerekmekteydi. Evvela kendilerinden olmayan Ermenileri ortadan kaldırmakla başladılar.10 Aralık 1912 tarihinde Van belediye başkanı Bedros Kapamacıyan'ın Taşnaklar tarafından öldürülmesi keza 10 Nisan 1915 tarihinde Ermeni Doktor Maltizyan'ın öldürülmesi bu teze verilebilecek en önemli örneklerdir.

Ağustos 1914'te 1.Dünya Savaşı başlayacaktır. Osmanlı Devleti yaklaşık 3 ay tarafsız kalmaya çalışsa bile savaşın genel mantığı Osmanlıyı savaşa katılmak zorunda bırakacaktır. Aralık 1914'te Sarıkamış'ta 65 bin vatan evladını şehit verince özellikle Doğu Anadolu savunmasız kalacaktı. Rusya güdümündeki Ermeni komitacılar için şartlar olgunlaşmıştı.

Büyük isyan aslında çevre ilçe ve beldelerden başlayacaktır. Timar nahiyesi, Gevaş, Çatak, Saray, Hoşap gibi yerler Ermeni komitacılar tarafından tedhiş hareketine maruz bırakılmıştır. Asıl hedef tabii ki Van merkezi idi.

Van kenti savaş başladığı esnada toplam 248bin civarı bir nüfusa sahipti (Hakkâri sancağı ve Adilcevaz dâhil).Bu nüfusun yaklaşık 180bini Müslüman 68bini ise Ermenilerden ve diğer azınlıklardan oluşmaktaydı. İşte bu demografik yapıya sahip kent siyasi emelleri olan Ermeniler için oldukça önemliydi.

Çevre ilçe ve beldelerden başlayan hareketin çemberi günden güne daralmaktaydı.20 Nisan 1915 tarihine geldiğimizde Van kenti yaklaşık 30bin ve çoğu eğitilmiş komitacı olmak üzere Ermeniler tarafından çevrilmişti. Kentteki Müslüman birliklerinin mevcudu 2300 civarıdır. Görüleceği üzere 15 kat kadar fazla bir silahlı unsur ile kent çevrilmişti.

Büyük saldırı başlıyordu artık. Van kenti Vali Cevdet Bey komutasında büyük bir direnişe imza atıyordu aslında. Yıllarca yapılan yığınak, yetiştirilen insan gücüne karşı kısıtlı bir birlik ile kent korunmaya çalışılsa da gerekli yardımların alınamaması erzak ve cephanelerin yetersizliği sonucunda evvela sivillerin önceliğinde kenti boşaltma kararı alınmıştır.17 Mayıs 1915 tarihinde Vali Cevdet Bey'in emri ile Vanlı Müslümanlar tehcir edilmişlerdir. Daha önce de yazmıştım bugünde yazıyorum.1915'te ilk tehcir edilen Müslümanlardır. Tarihi 17 Mayıs 1915'tir.Ermenilerin 24 Nisan diye iddia ettiği tarih 20 Nisan 1915'te Van'da başlayan 2.Van isyanına bağlı olarak İstanbul'da Ermeni gazeteci, vekil ve aydınların gözaltına alınması olayıdır. Ermeni tehciri 24 Mayıs 1915'te başlayacaktır.

Müslümanlar 12 gemi ile Van'dan ayrılacaklardır. Kenti en son Vali Cevdet Bey terk edecektir. Kentten tahliyesi gerçekleşmeyen yaklaşık 1000 civarı yaşlı, çocuk, kadın büyük acılara maruz kalacaktır.

20 Mayıs 1915'te Van şehrine giren Rus birlikleri şehrin hala yandığını görmüşlerdir. Rus General Nikolayev, Aram Manukyan'ı sözde Van Valisi olarak atamıştır.

Van kenti 1912-1922 yılları arasında Müslüman nüfusunun yüzde 62'sini şehit vermiştir. Bu oran ile Osmanlı kentleri arasında 1.sıradadır.

Değerli okuyucular 20 Nisan'ın tarihimiz açısından ne kadar önemli olduğunu görüyorsunuz. Günümüzde bile Kentin tarihi hafızasının olmamasında, belli bir kültürünün olmamasında, sosyo-ekonomik, politik, kültürel geri kalmışlığında bu isyanın ne denli önemli rol oynadığını görebileceksiniz. Aslında 7000 yıllık bir tarihi olan kadim kentin nasıl yok olduğunu göreceksiniz.

Tarihçiler, tarihin günümüze geleceğe fikir sunmak için önemli bir araç olacağını söylerler. Dikkatli bir analiz edildiğinde günümüzde bölgemizde ki ayrılıkçı faaliyetlerle 20.yüzyılın başlarında olan olaylar arasında nasıl bir illiyet bağı kurulacağı göz önüne serilebilir diye düşünüyorum. Onun için tarihimizi bilmek ve unutturmamak zorunda olduğumuzu bilmeliyiz. Çünkü düşman hiçbir şekilde davasından vazgeçmemektedir. Çeşitli kılıflar altında günümüzde de karşımıza çıkmaktadır. Bu durumun bilincinde olmak koşuluyla iyi okumalar kalınız sağlıcakla!

Yazarın Diğer Yazıları