Ümran Öztürk

Hiçlik

Ümran Öztürk

"İnsan bazen özgür, bazen köle olamaz"

Bizlerin önemsediği hep altını çizdiğimiz sözcükler vardır. Kibirden uzak olma, egolardan, benlik duygusundan sıyrılma. İşte bunların yerine koymak istediğimiz aslında hiçliktir.

Bu hiçlik bir değersizlik yok olma durumu değildir. Bilakis hayat döngüsünde kendini bulma, kendini aşma, varlığını sürdürme egolarından sıyrılmadır.

Hiçlikte; beklenti yoktur, acelecilik yoktur, kuşku yoktur, kibir, böbürlenme yoktur.  Sadece sakinlik vardır, yalnızlık vardır. Yani çokluğun içindeki yalnızlıktır hiçlik.

Kendindeki değişimin farkında olmak onu izlemeye başlamaktır hiç olmak. İçindeki egolardan, bir kalıba sokmaya çalıştığı benlik duygusundan arınma, sıyrılma var olmaya çalışmaktır aslında hiç olmak.

Bu içinde çoğalan yalnızlığında mutlu olmak, içindeki ummana dalmak bunu becerebilmektir hiç olmak.

Hiçlik kendini, yerini ve haddini bilme hali, insan olmanın yoludur, birliğin yoludur. Buradaki en büyük bilgi hiçliktir. Bütün değerleri, düzeni ve otoriteyi egoları reddeden görüş ve fikirlerin genel adıdır.

Bir süreç olarak yaşamasak da bazen anlık olarak yaşarız zaman zaman kendimize dışarıdan bakarak olup biteni anlamaya, algılamaya çalışarak kendi içimize yolculuk yaparız aslında hiçlik dediğimiz şey gerçekte her şey olmaktır.

Düş ile yaşam,  var ile yok  birbirinin aynasıdır ve biri ötekini anlamak için vardır.

Kısacası evrendeki bütün maddelerin, doğanın, taşın denizin bir parçası olarak görme ve kendini böyle hmedir. İnsan ruhuna en iyi gelen duyguyu yakaladığı an bırakmamalı bunu mutlaka yaşamalıdır.

Tasavvufta her şey, "hiç"liği idrakten sonra başlar. Zira tasavvufun mücâdelesi; iç âlemden, varlık, benlik, gurur ve kibri kazıyıp atarak "hiçlik"ve "yokluk" hâlini idrâk ettirmektir. Tasavvufta hiçlik'i;  nefse haddini bildirmekle başlar. Nefsin en zor terk edebildiği kötü huyun ise; gurur ve kibir olduğunu söyler.

Mevlana "Kendini hiçe saymazsan hiçlikten kurtulamazsın" derken, Tolstoy; Hiçlik makamı asillerin makamıdır der. Hiçlikte bilginin getirdiği büyük bir tevazu da vardır. Hiçlik aynı zamanda büyük bir bilgeliktir. Ayrıca hiçlikte kendini, yerini ve haddini bilme hali, asalet vardır. "koşulsuz sevgi" de bize hiçliğin yolunu açar. Hiçlik yolculuğunda ki anahtar sözcük ise "Aşk" ve "İyilik" dir.

Sartre; hiçliğin dünyaya bilinç sayesinde girdiğini söyler. "Hiçliği dünyaya sokan bilincin kendi hiçliğidir" der.  O hâlde insanın gerçekliği varlık ile hiçlik'in bir sentezidir. 

Biz insanlar hiçlik yolculuğunda sadece gümüş bir kordonla mı bağlıyız yaşama?  Zira insanlara ve hayata göbek kordonumuzdan bağlıyızdır. Doğumda göbek kordonumuz kesilse de görünmeyen bir gümüş kordon hep enerji alışverişinde tutar bizi hayatla ve insanlarla. Parapsikoloji'de süptil bedenleri fizik bedene bağlayan kordona verilen addır gümüş kordon. Bu kordon koptuğu an yaşamdan koparak sonsuzluğa kavuştuğumuz andır.

Önyargıyı, kibri, kıskançlığı ve egoyu kapımızın dışında bırakıp nezaketi, sadakati ve sadeliği katalizör olarak hayatımıza entegre ettiğimizde kuşkusuz hiçlik yolculuğuna başlamış olacağız.

Yazarın Diğer Yazıları