Ümran Öztürk

Hazan ve zaman

Ümran Öztürk

Hüznün en sevdiği mevsimdir hazan. Derin bir sızıya sebep olur. Biraz kırılgan bir o kadar ağır ama çokça özlem.

 Özlem bir boşluğu dolduran, düşlerle beslenen, daha mistik, daha özel duygular yumağıdır. Kendi içinde çıktığın bir yolculuk, ayaz gecelerde htiğin ürpertidir.

Kimi zaman gece yarısı başlayan bir yağmur, kimi zaman da bir yolculuktur iki yürek arasında.

 Böyle zamanlarda çiçek kokulu düşlere dalar gibi, öyle dalıp gidiyorum bir denizin köpük beyazına.

Bir kahve kokusunda seni hatırlamak oluyor özlem. Şöyle kokusunu duyunca seni hatırlıyorum ve apansız bir tebessüm yayılıyor yüzüme, aydınlık geliyor gözlerime.

Özlemim tıpkı bir çocuk telaşında titrek bir nefes gibi heyecanlı. Nefes nefese sevda, nefes nefese bir tangoya eşlik ediyor adımlarım. Seninle aldığım bu sanki ilk nefes.

Sen ne kadar uzaksan ben o kadar tahammülsüz oluyorum hayata demektir. Zamanı tam ortasından ikiye kessem sanki oluk oluk özlem akacak.Uzaktadır özlenen, özlediğin sana uzak. Bazen de yaşanmamışlıkların içinde gülümsemedir özlem. Ama geleceğe dair umudun adresidir.

Seni görmeden sevmeyi, duymadan dinlemeyi öğreniyorum. Her notaya bastığımda bitmek bilmeyen, yaşamı dolduran bir şarkıyı dinletiyorum tüm evrene.

Siyah beyaz bir fotoğrafla başlıyor özlem ve yaşamımın geri kalanını sığdırıyorum bu fotoğrafa.

Artık seninle kurduğum bütün cümleler devrik oluyor. Hazanda zaman seni bana veriyor. Bir şiir iliştiriyorum hazan ve zamana…

 

Ve hazan renklerini döküyordu zaman

 Tenine bir çiğ damlası düşmüşçesine

Üşüyordu gece yokluğunun sancılarıyla

 Özlemin bitmedikçe dinmeyecekti

Geceye musallat olan gözyaşı.

Ay ışığına gizlenmiş yıldızlar gibiyiz,

Kayıp gitmekten korkan

Ellerim kenetlenmiş bir yol ayrımındayım

Susma; bir sonraki gününe bırakmam

Dudağının kenarından koparır alırım

Tüm susuşlarını.

Devrik cümlelerin sığınağıyım ben

O gizli sözcüklerin tınılarına yerleşen

 Yaşanmışlıklar, düş kırıklıkları

 Bir ormanda iz sürmek gibidir

Gecenin sinsiliği…

Üşüyorum zifiri karanlıkta

Tut bırakma ellerimi

Çiğ düşmüş saçlarıma

Tenimde yanık bir sonbahar güneşi

Kızıl bir grup gibi

Yârin kırık dökük gülüşü

Gitmiyor gözlerimden…

Yazarın Diğer Yazıları