Ümran Öztürk

Gümüşün iğne oyası Telkari

Ümran Öztürk

Mardin deyince aklımıza dinlerin, dillerin, kültürlerin ortak dili gelir. Tarihiyle, sanatıyla, dinsel yapısıyla, insanıyla kendi üslubunu yaratmış, tüm bu kültürlere, uygarlıklara ev sahipliği yapmış, hiç bozulmadan günümüze değin gelebilmiş efsane bir şehirdir Mardin.

Türkçe, Arapça, Kürtçe, Farsça, Süryanice, Ermenice dillerinin konuşulduğu, Müslümanlık, Hıristiyanlık ve Ezidilik kentin inanç dokusunu oluşturduğu, çan seslerinin ezan seslerine kardeşçe, ahenkle karıştığı bir şehirdir Mardin. Herkesin birbirinin inancına saygı duyduğu bu şehirde farklı inançları, farklı kültürleri bir çeşitlilik, bir zenginlik olarak görmüş bu çeşitliliği bünyesinde harmanlamayı bilmiş, hoşgörünün şehri olmuştur.

Dini ve etnik unsurların iç içe geçtiği medeniyetler topluluğunu içinde barındıran bu şehirde her medeniyet kendi üslubunu yaratmış ve korumuştur.

Şayet yolunuz Mardin'e düşerse yeni şehirden eski Mardin'e geldiğinizde yapı dokusu bozulmamış, engin tarihi kültüre sahip bu şehirde zaman tünelinde bir yolculuğa çıkmış gibi hissedeceksiniz kendinizi. Adeta altın varak kaplanmış görünümlü evler sırtlarını kuzeye, yüzlerini Mezopotamya'nın uçsuz bucaksız zengin, verimli topraklarına vermiş ve hiçbir yapı diğerinin güneşini kesmemiştir. Olağanüstü mimarisiyle antik ve modern kültürün iç içe geçtiği bu masalsı şehrin el sanatları da oldukça iyi bir potansiyele sahiptir.

Kentte Süryanilerin elinde bulunan gümüş işçiliği gelen yerli ve yabancı turistlere çok iyi tanıtılmaktadır. Size ikram edilen kahve ve badem şekerlerini afiyetle yiyerek aldatılır mıyım, endişesi taşımadan rahatlıkla alışverişinizi yapmanızı öneririm.

Mardin ve Midyat'ta en önemli Süryani ustalarının el sanatı olan ve usta yetişmediği için unutulmaya yüz tutan , sözcük anlamı tel ile yapılan sanat yani telkari'nin 3000 yıllık geçmişi vardır.

Mardinli ustaların büyük bir sabırla ve bilgiyle gümüş veya altının istenilen kalınlıkta tel haline getirildikten sonra dantel işler gibi tıpkı iğne oyası zerafetinde ince ince işlenen, ziynet eşyası, takılar , silah kabzaları, zarf açacakları, yazı takımları, kaşık sapları, abajurlar,tespihler, ağızlıklar,tepsiler, şamdanlar daha bir çok objenin, aksesuarın yapıldığı bir el sanatıdır.

Yurdumuzun özellikle Mardin ve Midyat ilçesinde telkari sanatı oldukça gelişmiştir. Hatta Mardin ve Midyat ilçesi, telkarinin anavatanı doğup, büyüdüğü, geliştiği yerdir. Telkariye aynı zamanda 'vav işi' de denilmektedir. Bu isim, Osmanlıca vav harfinin, uygulamada motif olarak sıkça kullanılmasından dolayı verilmiştir. Bu sanata "çift işi" diyenlerde vardır. Bunun sebebi de işin yapımı sırasında parçaların teker teker bir araya getirilmesinde kullanılan cımbıza benzer V şeklindeki "çift" olarak adlandırılan alettir.

Bu sanatın kaynağının Mezopotamya ve eski Mısır olduğu sanılmaktadır. Buralardan Uzak Doğuya, başka bir koldan ise Anadolu'ya ve Anadolu üzerinden de Avrupa'ya yayıldığı bilinmektedir.

Telkari altın ve gümüş sanatı Selçuklu dönemi, özellikle Artuklular'ın hüküm sürdüğü Mardin, Midyat ilçesi ve yöresinde gelişmiştir. Türk maden işçiliğinde ayrıcalıklı bir yere sahiptir.

Her el sanatı gibi gün geçtikçe kan kaybeden Telkari Sanatına Mardin Valiliği destek vermektedir. Ancak sanatın sürekliliğinin sağlanması için de genç ustalara ihtiyaç vardır. Valilik Mardinli ustaların geleneksel el sanatı olan bu takı ve aksesuarın kültür kodlarının bir bakıma kuşaktan kuşağa aktarılmasına öncülük etmektedir.

Son derece zorlu, emek isteyen usta çırak usulü ile öğrenilen ve özenli çalışma gerektiren telkari aksesuarları ve takıları kullananı fazlasıyla özel kılmaktadır. Bazı inançlara göre maneviyatı olan takılardır. Bu takılar, üzerinde bulunduranı kötülüklerden, derin iç sıkıntılardan koruyan aksesuarlar olarak da bilinir.

Yazarın Diğer Yazıları