Ümran Öztürk

Göç yollarından bugüne

Ümran Öztürk

Bugün 2 Nisan, Van'ın kurtuluşunun 100. yılı ve Dünya Vanlılar Günü. Bu günün anlam ve önemine uygun hangi duyguyu yaşadığımı ben bile tayin edemiyorum. Biraz heyecanlı, biraz gururlu, oldukça hüzünlüyüm.

Heyecanlıyım; Van'ımızın Kurtuluşunun 100. yılını kutluyorum.

Gururluyum; 2018 yılında bundan böyle 2 Nisan Dünya Vanlılar Günü olarak kutlanacak.

Hüzünlüyüm; 1915 katliamının, yıkımının, ,talanının şiddetinden geçen acılarla sınana sınana hüznün diyarı Van şehrimiz savaşlardan, terörden sonra depremlerden de sarsılmış, yıkılmış kendi yaralarını kendi sarmayı öğrenmek zorunda kalmıştır.

Hüzünlüyüm, göç yollarında ölümler, ayrılıklar yaşamış, en acısı da kayıplar vermiş. Analar, babalar çocuklarını kaybetmişler, kardeşler kaybolmuşlar ayrı düşmüşler birbirlerinden cehennem misali o can pazarında. Yıllar sonra aramışlar kaybettikleri kardeşlerini izini bulmaya çalışmışlar. Kimisi kavuşmuş kardeşine, anasına kimisi ise anneannem gibi bir daha hiç görmemiş göç yolunda kaybettiği iki bacısını.

Bu sabah 2 Nisan başta annem olmak üzere Vanlı ve Van sevdalıları arkadaşlarımı telefonla arayarak, mesaj çekerek Dünya Vanlılar Gününü kutlayacağım. Bir Vanlı olarak geceden yaptığım Van pastasını bugün komşularıma, arkadaşlarıma ikram ederken,  Van'ın da kısa tarihini anlatacağım.

100 yıl önce yaşanan acılar, kayıplar, talanlar dağılan aileler, kaybolan çocuklar bu şehrin insanlarının kaderini çizerken, 1915 Rus işgali ve Emeni ayaklanması şehrimizde birçok kırılmalara da neden olduğunu da anlatacağım mesela. Her Vanlının mutlaka yaşamış olduğu; içinde açlık, kıtlık, çaresizliğin ve her türlü sömürünün yaşandığı göç yolları hikâyesi vardır. Bizim ailemizin hikâyesi de 1915 Rus işgali ve Ermeni ayaklanması sırasında anneannemin bizzat yaşadığı ve çocukluğumda Anneannemden dinlediğim onun acı dolu hikâyesini aynen aktarıyorum;

"Ben henüz bes, altı yaşlarındaydım. Babam Vanlı Salihoğullarından Abdul Aziz Efendi, Annem Hacı Dervişlerden Sündüz, üvey annem Fatma ve kardeşlerim Behiye,  Münizar, Ahmet ve Zahide, ağabeylerim Surettin ve Zihni'ile birlikte Eski Van'da yaşıyorduk. Tarlalarımızın çoğu ve hayvanlarımız Eyanis köyünde idi. O sebeple zaman zaman Eyanis köyunde de kalıyorduk. Van'da zorlu yıllar başlamıştı. Erkekler savaşa gidince tarla ve hayvanların bakımını ev halkı yapıyordu. Babam harpte biz annelerim ve kardeşlerimle birlikte Eyanis'te idik.

Vali Cevdet Paşa'nın muhacirlik ilanının ardından Vanlılar yollara dökülmüştü. Ermeni çeteleri ile Rus askerlerinin geldiği haberini aldığımızda Annelerim ve ağabeylerim ahırdaki hayvanlarımızın önlerine bolca ot, leğenler dolusu sular koydular. Ahırların kapılarını kilitleyip anahtarlarını damlara attıklarını hatırlıyorum. Evde değerli yükte hafif pahada ağır ne varsa yanlarına alıyordu büyüklerimiz. Büfenin içinde kalan fincanlara takılmıştı gözlerim. Kulplarıyla bir ipe dizdiğim fincanları boynuma ve belime takmıştım. Benim için en kıymetli eşyalar onlardı demek ki. Evimizden, topraklarımızdan gözleri yaşlı kaygılar içerisinde kaçarak ayrılıyorduk. Bizim gibi binlerce Vanlı çoluk, çocuk genç, yaşlı kaçıyordu. Yollardaki Vanlı muhacirlerin perişan hali içler acısıydı. Bu şekilde Van İskelesine yürüdük ve bir gemiye bindik. Gemi göl sularında yol alırken Ermeni çetelerinin başka bir gemiden açmış oldukları ateş sonucu babamın kalede şehit düşmesinin ardından bu kez da annemi kaybetmiştik. Muhacirleri taşıyan gemide ölenlerin arasında annemde göğsünden vurularak hayatını kaybetmişti. Annemle birlikte gemide birçok kişide ağır yaralanmıştı. Gemide korku, feryat figanla birlikte can pazarı yaşanıyordu. Bütün bunlar biz çocukların gözü önünde cereyan ediyordu. Gemi adeta kan gölüne dönmüştü. Tatvan'a geldiğimizde ölenler görevliler tarafından alınarak defnedildi. Bu gemiden sağ çıkan bizlerde kendi başımızın çaresine bakmak üzere yollara düşmüştük. Ben zor yürürken  ağabeylerim taşımakta zorluk çeken küçük kız kardeşlerimiz Behiye ve kundaktaki kardeşim Münizar'ı  kucaklarında taşıyarak yürüyordu.. Bir yol kenarındaki köy çeşmesi yalağına yakın bir yerde köylülerin sahip çıkacağını düşünerek iki kız kardeşimizi bıraktık. Arkadan gelen bir adamın iki koltuğuna iki çocuğu sıkıştırarak geniş tahta kapılı bir bahçeli evden içeri girdiğini gören Zihni ağabeyim kızları almak için o kapıya gitti. Ancak köylüler biri kundakta bebek olan iki kardeşimize bakamayız düşüncesiyle kız kardeşlerimizi geri vermedi. Bizde onlarsız yolumuza gözyaşlarıyla devam ettik. Günler süren göç yolculuğumuz Diyarbakır' da noktalandı. Kurtuluş sonrası Van'a döndük. Uzun ve meşakkatli bir yaşam önümüzde akmaya başladı. Yeniden inşa edilen şehir gibi biz de hayatımıza yeniden başlamıştık.

Daha sonra o günlerde zabit (subay)  olan ve Surettin ağabeyimin keman, Zihni ağabeyimin de kanun çaldığını hatırlıyorum.  Çok sevdiğim için olsa gerek Zihni ağabeyimin kanun çalışı daha çok hafızamda yer etmişti.

Hoş bir genç subay olan, görev icabı dışarıda bulunan ve yeni kılıç kuşanan Zihni ağabeyim o gün Van'a gelmişti. Konu komşu sokakta, mahallede genç subayı coşkuyla karşılamıştı. Onun gelişiyle evimiz şenlenmişti gece ağabeyim bize kanun çalarak şarkı, türkü söylemişti.  Ancak ailenin gururu Zihni ağabeyimin mürüvvetini göremedik. Genç yaşında kaybettik. Kara sevdadan olduğunu söylerdi büyüklerimiz. O geniş variyetli aile fertleri birer birer azalıyordu." Gözünün yaşı ile bu hazin anılarını anlatan Anneannemi 4 Ocak 1987 günü kaybettikten ve yıllar sonra kardeşi Münizar'ın izine enteresan bir şekilde rastladık" (Uzun bu öyküyü basıma hazır olan deneme kitabımda anlatıyorum.)

Bu nedenledir ki 1915-1918 yıllarında Rus işgali altında büyük acılarla, yokluklarla, kıtlıklarla sınanan, sürgün edilen kayıplar veren ve 2 Nisan 1918'de düşman işgalinden, esaretten kurtulmayı başarıp yeniden ayağa kalkan bir milletin dirilişinin günü olan 2 Nisan Dünya Vanlılar Günü olarak ilan edildi.

  2018 yılında kurtuluşunun 100. yılı kutlamalarının haklı gururunu yaşayan Vanlılar; ülkenin dört bir yanında bu anlamlı güne yakışır etkinliklerle tüm Türkiye'yi kucaklamaya hazırlandılar.

 Başta Van olmak üzere İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Eskişehir, Antalya gibi büyükşehirlerimizde görkemli kutlamalarla Vanlılık ruhunu bir kez daha yüreğinde htikleri gibi, yaşadıkları coğrafyalarda da konuklarına, Van sevdalılarına htirmek için çaba gösteren gruplar çoktan programlarını yaptılar bile. Vanlılar bugünün anlam ve önemine uygun olarak gündüz dağıtılan ayran aşı ve Van pastasıyla; Birlik ve beraberliğe vurgu yaprak, sevinci ve kederi paylaştığımız gibi bir tas çorbamızı da ağız tadıyla paylaşalım mesajını verirken, gece müzik, folklor ve şiirlerle serhat şehri Van'ın kültür sanat tanıtımına yer verilmesi hedeflenmiştir.

Dünyanın birçok şehrinde ve ülkenin dört bir yanında kutlanacak olan "Dünya Vanlılar Günü" programları bu yıl hoş bir seda bırakarak 2 Nisan'a damgasını vuracak. Bu kez İzmir'den sesleniyorum Dünya Vanlılar Gününüz kutlu olsun…

Yazarın Diğer Yazıları