Ümran Öztürk

Gazoz kültürdür

Ümran Öztürk

Gazoz deyince aklıma hemen çocukluk anılarımdan sinemalar gelir. Gazoz bir içecekten ziyade o, çocuk yaşlarda bizler için bir ödüldü. Karne sevincini gazozla yaşamak bir başarının karşılığıydı çoğu zaman. Açıkhava sinemalarında, parklarda, okul kantininde bol susamlı gevrek simitlere eşlik eden süper bir içecekti. Hele hafta başı haftalığımızı aldığımız ilk gün çay, ayran yerine gazozu tercih etmemiz ne kadar doğaldı. Sıcacık simitlere eşlik eden buz gibi gazozla güne enerjimizi tazeleyerek devam ederdik.  Akşam park gezmelerimizde çocukların tercihi sade gazozdan yanaydı her zaman. Siparişler verilir, sabırsızlıkla beklenirdi. Kalabalık bir masa olduğumuz için genelde siparişlerimiz tepsiyle gelirdi.  Garsonun hızlı el hareketi ile açtığı gazoz kapağının açılırken çıkardığı o ses biz çocuklara müthiş bir haz verirdi. İçinde biriken gazın bir anda hapsolduğu yerden özgürlüğüne kavuşurken çıkan kabarcıklarla şişesinden süzülerek akması görsel bir şov gibi gelirdi bize.  Ancak o yarım, havası kaçmış gazozu kimse içmek istemezdi.

Henüz renkli televizyonların yaşamımıza girmediği o yıllarda bolca yapılan gazoz reklamları çocukların iştahını kabartmaya yeterdi. Bir tatil beldesinde güneşten ve sıcaktan bitkin düşmüş bir genç kızı izlerken o şahane sesi duyardık; kapak açılır, milyonlarca kabarcık bir anda bardağa boca edilirdi. Genç kızın gözleri ışıldar " Elvan İçelim Bir Oh Diyelim Elvan içelim Elvan" slogan müziği ile reklam sona ererdi. Bu reklamı biz çocuklar kadar büyükler de siyah beyaz televizyonlarda keyifle izlerdi. Ama  gazozun bizim yaşamımızda  bir içecekten ziyade  anlamı ve hatırası daha bir başkaydı. Bir başarı sonucunda sunulmuş bir ödüldü. Gazozuna oynadığımız mahalle maçları, oyunlar yarışmalar… Gittiğimiz düğünler, bayramlar, yolculuklar, tatiller, karne günleriydi.  

Gazoz üreticileri çoğaldıkça rekabet de kızışmıştı. Bazı markalar diğerinden birkaç kuruş daha ucuz olurken bazı üreticiler de kapakların içinde bulunan mantarların altında bedava yazan ibareler koymaya başlamışlardı. Bedava yazısını bulmak için bazı gün birden fazla gazoz içenlerimiz de olurdu. İçtiğimiz her gazozun kapağını mutlaka alır biriktirirdik. 

Gösterişli, pahalı oyuncaklardan uzak olan çocukluğumuz gazoz kapaklarını çay bahçelerinden, bakkal, kahve önlerinde toplayıp biriktirir koleksiyonumuza katar, yeni projeler geliştirip oyun malzemesi olarak kullanırdık. O gazoz kapaklarıyla oynanan oyunları çoğalttıkça çoğaltırdık. Gazoz kapağı koleksiyonu hemen her çocuğun oyuncak sepetinde bulunurdu. 
 Okul projelerimizde bazen bir bisiklet, araba tekeri, bazen de kıvrımlı kenarlarını düzleştirir delip ip geçirerek fırıldak yapar ya da çember içinden çıkarma oyunu oynardık. En güzeli bir avuç renkli gazoz kapağı armağanı almaktı. Hele ki arkadaşlar arasında hiç bulunmayan renk ve marka kapağımızın olması elimizi güçlü kılardı.  Gazoz kapaklarıyla oynama vaktimiz geçtiğinde en yakınımızda olan küçüklere bu kez biz armağan ederdik. 

Cumhuriyet döneminde ilk gazoz, 1930 yılı Mayıs ayında Mehmet Hakkı Erbak tarafından Nilüfer Gazoz Fabrikası kurularak "Nilüfer" markası ile üretilmiştir. 1931'de Mehmet Hakkı Bey'in oğlu Nuri Erbak, Uludağ Gazoz'un orijinal formülünü bulmuş ve Uludağ gazozunu piyasaya sürmüştür. 1930'lu yıllarda Ankara, Olimpos, Safranbolu Bağlar, Çamlıca gibi isimler altında değişik markalarda gazozlar üretilmiş ve satılmıştır.

Şimdi çoğu işletmeler gazoz üretimini durdurmuş, başka lezzetlere yönelmiş, ya da fabrikasını kapatarak zamana yenik düşmüştür.

Gazozu anlatırken şimdi gülümseyerek anımsadığım Nuri Alço'nun "Bir soğuk gazoz alır mısınız? repliği anılarımızda yerini hala koruyor. Gazoz böylelikle Türk sinemasında da yerini almıştı.

Bizim kuşağa nostalji yaşatan bir müze olduğunu okudum. İstanbul Sultangazi'de 250 farklı şişenin raflarında olduğu bir gazoz müzesi bulunmaktadır. Yine İstanbul Beyoğlu'nda bulunan Avam Kahve de 70 li ve 80 li yılların atmosferini barındıran şirin bir kahve mevcut. Avam Kahve Anadolu'nun 15 çeşit gazozunu leblebi eşliğinde sunum yaparak nostaljik bir ortamda sizi geçmişe götürüyor. 

Nerede zamanın içinde saklanan lezzete, eski gazoz kapaklarına denk gelsem o yılların duygusunu  özlemle anarım.  

Yazarın Diğer Yazıları