Ümran Öztürk

Eylülsüz Sonbahardan Acı Veda

Ümran Öztürk

Şiir ince ruhlu insanların işidir. Kaba bir ruhta şiir çok eğreti durur. Öykü'de iyi bir gözlem ve duyarlılık gerektirir. İyi bir öykücü olmak iyi bir kurgucu olmaktan ziyade yaşanmışlığını özünde harmanlayarak güzel yalın bir dille aktarabilmekten geçer. İşte Vansesi Gazetemizin güçlü kalemlerinden eğitimci, yazar, şair Şahin Akçap'ın aramızdan ayrılışını üzülerek öğrendim.

O çok iyi bir şair, çok iyi bir öykücüydü. Kendisiyle hiç yüz yüze gelmedim ancak telefon ve sosyal medya üzerinden görüşmüşlüğüm oldu.  Fakat ben onu "Eylülsüz Sonbahar" adlı öykü kitabı ile yakından tanıdım. Duygularına, dünya görüşüne yaşama bakışına bu öykülerindeki karakterleri konuşturmasından iyi tahlil etmiştim.

Ruhsal çözümlemelerinin işlendiği öykülerinin ağırlıkta olduğu Eylülsüz Sonbahar öykü kitabı bana şayet Şahin Akçap roman yazmış olsaydı mükemmel psikolojik roman yazarı olur dedirtmişti.

Algıda seçicilik olsa gerek, Şahin Akçap'ın öykülerinde memleket sevdası, memleketine duyduğu hasret vardı.  Vatan, bayrak sevgisi vardı  "Smokin" adlı öyküsünde bunu o kadar açık dille yazmıştı ki okuyan onun bir Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyet aşığı olduğunu hemen anlayıverirdi.

Okuduğum her öyküsünde kendi yaşanmışlığından izleri satır aralarında sezebiliyordum. Yurdum insanının, özlemlerini, korkularını, çekincelerini  "Gri" adlı öyküsünde huzurevine geldiği günün ilk gecesinde yaşadığı ani atakla okuyucuya aktarırken,  "Karanlığın İçindeki Göç" adlı öyküsünde Artos Dağına Van Gölüne veda edip Antalya'ya zorunlu göç eden bir aileyi anlatmıştı. Ölümün soğuk yüzünü gurbette tatmıştı bu öyküsünde.

Akçap öykülerinde aile kavramını öne çıkartan insan ilişkilerine çok sık yer vermişti.  Toplumun aksak yönlerini anlattığı öykülerinin sonunda hep iyilikle biten cümleler yer alırdı. Öğretmenliğini öykülerinde inceden inceye kullanmıştı yeni bir şeyler öğreterek, yollar göstererek bitirirdi öykülerini.

***

Van'ın bağrından kopan,  usta kalem memleket sevdalısı Şahin Akçap bu güzel öyküleriyle; eğitimci, gazeteci, yazar, hümanist bir insan olarak zihnimizde yerini çoktan almıştı. Ancak;   Antalya'da yaşayan Vanlı hemşerilerimiz de maalesef vefasızlığıyla, duyarsızlığıyla hafızlarımızda yer etti. Zira cenaze sonrası Antalya'dan almış olduğumuz mesajlar ve telefonlardan öğrendiklerimiz bizleri derinden üzdü. Cenazeye katılanların canını acıtan da özellikle dostluğun, hemşeriliğin sosyal medya satırlarında kalmasıydı. 

Bizler ne kadar Şahin hocamızın vefatına üzüldüysek bir o kadar da Antalya'da yaşayan Vanlıların ve Vâkıfın vefasızlığını, duyarsızlığını sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarda okuduk kendimizce yorumlayarak üzüldük.

Bugün Antalya' da yaşayan Vanlıların kendisine son yolculuğunda gösterdikleri vefasızlığı görseydi bu duyarsızlığı;  eminim onun öyküsünü de öğretici bir dille, uzlaştırıcı bir tavırla ne kadar yaralayıcı olduğunu anlatırdı.

Sitem bir yana Antalya'da yaşayan Vanlı hemşerilerimiz bu vefasızlığınızla maalesef büyük bir tepki aldınız.  Sevgide, paylaşımda cimri, yardımlaşmada duyarsız, ahde vefada sınıfta kaldınız.

 Gurbette birbirine sahip çıkmanın, yanında olmanın ne kadar değerli olduğunu hepimizin öğrenmesi lazım. Umarım bu son olur.

Van'ın değerli kalemi, aydınlık yüzü Şahin Akçap hocama Allahtan rahmet, ailesi, yakınları, sevenleri ve okurlarına başsağlığı dilerim.

Bir hazin eylül hızla uzaklaştırdı seni sevenlerinden arkandan baka kaldılar,  son eserin "Eylülsüz Sonbahar"  gibi. Ruhun şad olsun ışıklar yoldaşın olsun.

Yazarın Diğer Yazıları