Ümran Öztürk

Çarşılar ve kadınlar

Ümran Öztürk

Bir şehrin içindeki mekanlar kurulurken o şehrin insanının ve tarihinin simgeleri kullanılır. Çarşılar o şehrin ruhunu ele verir. Yani o şehirde yaşayan insanın var olma biçimini, kimliğini ve kültürünü yansıtır.

Çarşılar o kentin merkezini yani çekirdeğini oluşturan alanlardır. İş merkezleri bankalar, dükkanlar, oteller, iş hanları çekirdek dediğimiz bu alan kentin kalbi,  en görkemli ve en renkli alanıdır.

Özellikle kentsel mekanlarda heykeller,yapılar ve görsel duyum zenginliğini oluşturmak düşüncesiyle  o yörenin  ortak değerleri olan motifleri,simgeleri  kullanılarak o kentle ilgili bilgiler,ipuçları verir. Bu görseller biryandan kenti renkli kılarken bir yandan da kentsel imge oluşturur.

Bir kentin çarşısı o kentin kalbinin attığı yerdir.

Örneğin  İstanbul'da Kapalı Çarşı 4 bin dükkânla dünyanın en büyük çarşılarından biri,  yılda 100 milyona yakın  ziyaretçiyle dünyanın en fazla ziyaret edilen turizm mekânıdır.

Mısır Çarşısı ise  adını bile duymadığınız baharatların, hediyelik eşya, nadir bulunan bitkilerin satıldığı ender çarşılardan biridir.

 

Gaziantep'te Bakırcılar Çarşısındaki bakır işlemeciliği kente damgasını vurmuştur. Mardin'de Mardin Çarşısı bugün telkari ve gümüşün anavatanı, Bursa'da Ulu Çarşı, ipek,havlu ve çeyizlik ürünlerin satıldığı, Van'da Kumaşçılar çarşısı en eski esnafların bulunduğu, ticari hayatın şekillendiği, dededen toruna süre gelen düğün dernekçilerin uğrak yeridir bu çarşı.  Kadifeden gelinliğe, perdeden döşemeliğe aradığınız her türlü kumaşı bula bileceğiniz çaylar ve sohbetler eşliğinde alışveriş yapılan bir çarşıdır. İğneden ipliğe ne ararsanız bula bileceğiniz İzmir'in tarihi Kemeraltı Çarşısı gibi tüm kentlerimizde, o kentin ruhuna uygun çarşılar vardır. İçindeki hanlar, dükkanlar tarihi mekanlar ayrı bir değer katar bu çarşılara .

İzmir 'in Kemeraltı Çarşısı içinde bulunan Kızlarağası Hanı İzmir'deki hanların en büyüğü ve en cazip olanıdır. 1744 de kurulan bu Han Osmanlı döneminde tüccarların,hizmetkarlarının ve kervanlarının kaldığı bir Han olarak bilinmektedir.Daha sonra restore edilen bu han çarşıya değer katmıştır. Bu kenti sevmemin bir çok nedeninden sadece birisidir.  Etkileyici,sıcak ve samimidir Kızlarağası Hanı.

Hana adımınızı attığınız andan itibaren etrafınızı saran mistik havaya kapılırsınız. İki katlı olan hanın  avlusundaki hoş bir ortamı oluşturan tabureler ve küçük sedirlerle kaplı şark köşesi hanın en renkli köşelerinden biridir.

Bu avluda acı kahve kokusuyla harmanlanan tütsü kokusu teninize hatta ruhunuza kadar işler. Bu çarşı sizi farklı zaman dilimlerine götürür. Kahvenin en lezzetlisini, en şahanesini ve en çeşitlisini burada bulabilirsiniz. Fincanda pişen kahvelerinizin üzerini, kaymak tutmuş gibi köpükten bir tabaka oluşturur. Kahveleriniz önünüze geldiğinde elinizi dokunduramayacak kadar sıcaktır fincanlarınız.

Fincanınızın yanına iliştirilmiş lokuma üst kattan gelen ney sesi ve kahvenin lezzeti  de eşlik ederken, etrafı saran tütsü kokusu sizi farklı bir atmosfere sokar egzotik bir havaya bürünürsünüz. Bu lezzet ortamın sıcaklığıyla o kadar uyumludur ki tüm duyularınızla bunu hissedersiniz.  Zamanda yolculuk eder, adeta başka bir boyuta geçersiniz . Sokak müzisyenleri o anda yanı başınızda çalıyorsa her yudumunuza  melodileri ile eşlik ediyorlarsa  hanın keyfini şimdi çıkarıyorsunuz derim.

 

Hanın girişi olan alt katında  antikacılar, sahaflar,gümüşçüler,halı ve kilimciler, hediyelik eşya ve takıcılar yer alırken üst katta da el sanatı atölyeleri bulunmaktadır.

Antikacıda eski fotoğraf makineleri  gramofonlar,pikaplar 45 lik plaklar, longplaylar, taş plaklar, film makineleri, radyolar, daktilolar,dürbünler ve duvara asılı saatleri izlerken bir an zaman tünelinden geçiyormuş hissine kapılıyorsunuz.

Sahaflar hüznün köşesidir. Raflarında, yıpranmış sayfalarında ne anılar, vardır kim bilir. Sayfalarına düşülen küçücük notlar, tarihler , aralarında unutulan kurumuş çiçekler bazen sayfayı çevirirken parmakta bulunan bir boyanın sayfadaki  izi kitabın geçmişinden ip uçları verir bize.

Benim her zaman çok yıpranmış kitaplar dikkatimi çekmiş ve beni ona yöneltmiştir. Kim bilir kaç kişi bu kitabı açıp okudu. Belki de  bu kitaptan yaşamına bir çok şey taşıdı.  Okuyucunun yaşamının şekillenmesine katkı sağladı bu kitap. Bizi içine çekiveren eskimiş, yıpranmış kitaplar ve  her şehirde mutlaka olması gereken dükkanlardır sahaflar.

Hediyelik eşya dükkanları ise Hanı canlandıran ayrı bir yerdir, cıvıl cıvıl albenisi olan dükkanlardır. Takı dükkanları da aynı hediyelik dükkanlar  gibi giren çıkanı çoktur.  Bu dükkanlar  bulunduğu yere  incik boncuklar ve takılarla renk katar.

Ustalıkla emekle yapılan bu takıların yaratıcıları çoğunlukla yoktan var etmeyi iyi bilen kadınlardır.

Kadınlarda bulunduğu alanın çekirdeği, kalbi evinin ve çocuklarının imarında  en muhteşem mimarıdırlar. Çünkü yetiştirdiği çocuklar ve evindeki imgeler o kadının ruhunu ele verir var olma biçimini yansıtır. Bu nedenle  kadınlar da tıpkı bir kentin çarşısı gibidir.

Yazarın Diğer Yazıları