Bir Şehit verilecekmiş sen ol Aybüke
Ümran Öztürk
"Beleğinde balaların sallayamadın
Bir Gökçen'in olmadı yar allayamadın
Bir gelin yetiştiripte pullayamadın
Vatan seni gelin etmiş şen ol Ayböke
Bir şehit verilecekmiş sen ol Ayböke
Ruhun şad, mekanın uçmağ olsun Ayböke..."
Yine okulun koridoruna sınıftan yükselen billur gibi bir ses yayılmıştı. Yine Aybüke tüm ruhuyla bir türküye yön veriyordu yüreğinin ışığıyla. "Mağusa limanı limandır liman Beni öldürende yoktur din iman…" Tıpkı türküdeki gibi seni öldürende yoktu din,iman,merhamet ,vicdan…
Müzik öğretmeni olacağım dermiş hep arkadaşlarına. Dediği oldu ve 7 ay önce hayallerinin peşine düşüp atandığı ilk görev yeri olan Batman Kozluk Çok Programlı Anadolu Lisesi'nde müzik öğretmeni olarak görev yapmaya gitti.
Sevginin barışın dili olan müziği seçmiş, hayatını müzik öğreterek kazanmaya başlamıştı.
Öğrencilerine; müziğin dili ile barışın dünyaya yayılacağını ,sevginin ve barışın insanlar arasında ortak dili olduğunu fısıldayan nağmeleri ile vücut bulacağını öğretiyordu.
Bu güzel evrensel duygularla çocuklarının ruhuna dokunuyordu Şenay Aybüke Yalçın. Nereden bilecekti ki dilinden düşürmediği ve çok da duygulu söylediği " Magosa Limanı" türküsünün kendi yaşamına benzeyeceğini.
Aybüke öğretmen daha baharında gencecik bir fidandı, henüz filiz sürmemişti. Hayatın çok başındaydı.
Ben onu billur sesiyle Edremit'te tanıdım. Süerkli gülümseyen bir yüz,dudağından düşmeyen ezgilerle. Katıldığım bir programda içinde açan rengarenk çiçekler gibi yansıyordu ışığı seyircilere. Sesinin o tınısı kalbime dokunan bir şarkı gibiydi.
Edremit'te orkestra arkadaşlarıyla birlikte şarkılar, türküler söylerken onu izlemiştim. Cıvıl cıvıl bu çiçeği dalından koparanlar şimdi rahat mı uyuyorlar yataklarında.
Bitmek tükenmek bilmeyen bir vahşetin son kurbanının Aybüke olmasını dilesek de kan dökmeye doymayan bu canilerin, bu terör belasının artık bitmesini istiyoruz. Keşke bu eğitim öğretimi yılını güle oynaya karne sevinciyle kapatabilseydik.
Keşke yine içimizi yakan, bizi yüreğimizden kanca atılır gibi yakalayan acı haberi duymasaydık.
Keşke Aybüke yine bir yerlerden türkülere ses olsaydı. Ama yok bu kez biz ona yakılan bu türküyle ağlıyoruz.
"Aybökem sen benim kutlu hayat varımsın
Tutsaklığın boranındasın baharısın
Bizden bir kol alacaklı kutlu yarımsın
Vay cephede mermim bitmiş şen ol Ayböke
Bir şehit verilecekmiş sen ol Ayböke
Ruhun şad, mekanın uçmağ olsun Ayböke..."
(alıntı)