Ümran Öztürk

Bir Masal Köyü, Bir Fikir Atölyesidir Adatepe

Ümran Öztürk

Yorgun ve harap kırmızı kiremitli yapılar tepelerin üzerinden yükselirken çam ve zeytin ağaçlarının aralarına serpiştirilen yeşilin tüm tonlarıyla bezeli bu eski Rum köyü uzaklardan göz kırpar gibiydi.

Adatepe'nin büyüsünü anlatmaya Zeus Altarı'ndan başlamak en doğrusu olacak sanırım.

Kazdağları'nın en tepe noktalarından birinde denize nazır konumuyla nefes kesen manzaraya sahip Zeus Altarı'ndan başladık bu köy gezimize. Ziyaretçiler buraya çıkarken kamera ve fotoğraf makinelerini almadan çıkmasınlar,  zira bol bol fotoğraf çekilecek bir konumda. Küçükkuyu, Edremit Körfezi ve Midilli ayaklarınızın altında. Çıkarken yorulsanız da manzarayı görünce yorulduğunuza değdiğini anlayacaksınız.  Mitolojiye göre, Zeus Truva Savaşı'nı bu tepeden izlemiş ayrıca Hera, Afrodit ve Athena'nın katıldıkları güzellik yarışmasının da yapıldığı yer olarak bilinir.

Uzun uzun izlenecek ve bol bol fotoğraflanacak kadar güzellikler içinde görülenler. Büyüsünü bozmadan, etkisinden kurtulmadan bu şahane manzarayı zihnimizin bir köşesine kaydederek araçlarımıza doğru yürüyüşe geçtik. Köydeyiz artık

Zeytincilik ve zeytinyağı ile bilinen bu köy Kazdağları eteklerine kurulmuş, İsviçre'nin Alpleri ile aynı oranda oksijeni en yüksek köy olarak ta bilinmektedir. Burası doğal ürünleri ve şık otelleriyle hemen hemen her mevsim ziyaretçi akınına uğrayan, huzurun ve dinginliğin adresi Adatepe. Sanki kalemle çizilmiş bir masal köyüydü.

Taş yapıların çevrelediği köy meydanında bulunan ulu çınarın gölgesinde dinlenmek, nefis yemeklerin ardından bir bardak çay içmek, şirin taburelere oturup tertemiz havayı teneffüs etmek ve çevreyi incelemek harikaydı. Köy içinde çoğu Rumlardan kalan 550 evden 100' e yakını evi 1980'lerde İstanbullu bir grup satın alıp, restore ederken hem tarihi hem sosyal bir yapı olarak tarihe kazandırırlar.  Köy meydanının etrafına sıralanmış eski taş evlerin birçoğu mimarisine bağlı restore edilerek tekrar kullanıma kazandırılmış.  Yapıların kimisi de butik otel, kafe ve restoranlara dönüştürülerek iş yeri olarak kullanılmaktadır.

Nostaljik esintilerle iç açıcı bu başarılı restorasyon;  bu köyü daha da şirin, canlı ve modern bir görünüme kavuşturmuş. Köy meydanında zeytin, zeytinyağı, sabunun her çeşidi küçük stantlarda alıcısını beklerken küçük esintilerle her daim burnunuza gelen kekik kokusu bana  "Hangi şifasız ruh burada şifa bulmaz ki." dedirtiyor. Bulutun havaya, mavinin gökyüzüne, yeşilin toprağa bu kadar denk düştüğünü görmek beni sonsuz umutlandırıyor. Doğa kendi nakışını kendi örüyordu burada. Bir tarafta ağaca dal, dala kelebek konduruyor diğer tarafa hafif bir esinti gönderip rüzgar çanlarına şarkılar söyletiyordu.

Ulu çınarın gölgesinde bir bardak çay içip dinlendikten sonra, köyün mutlaka görülmesi gereken Taş Mektep, Zeus Altarı, Hüseyin Meral Zeytinyağı Sanat Evi ve Zeytinyağı Müzesi olduğunu öğreniyoruz. Buraları gezmek köyün kalbine dokunmanın bir başlangıcı olacaktır. Köyün insana huzur veren Arnavut kaldırımlı dar ve dik sokaklarını adımlamak ruha ayrı bir dinginlik katıyor. Önce Taş mektebe gidiyoruz.

Kazdağı'nın zümrüt yeşili yamaçlarından içlere saklanmış bir okul Adatepe Köyü İlkokulu.  Bu Taş Mektep 1947- 1985 yılları arasında hizmet vermiş ancak 1985 yılında öğrenci sayısının yetersizliği yüzünden eğitim öğretime kapatılmış. Her kapatılan okul binası gibi bu okul binası da kaderine terk edilir.

Atıl durumda olan bu ilkokul binasını aynı grup bu kez Valilikten kiralayarak devletten hiçbir yardım almadan 1997 yılında aslına uygun taşlarla restore ederek bir düşünce merkezi olarak kullanıma sunarlar ve adına Taş Mektep derler. Okul bugün felsefe, edebiyat, sanat ve sanat tarihi alanlarında seminerlerin yapıldığı, farklı sanat dallarında sanatçıların serbest atölye çalışmaları yaptıkları bir mekâna dönüşmüştür. Artık Adatepe'de Taş Mektep olarak bilinen bu bina; belgesel film gösterilerinin sunulduğu, atölye çalışmalarının yapıldığı, seminerlerin düzenlendiği eğitime, bilime ve sanata hizmet eden bir kurum olarak varlığını sürdürmektedir.

Hüseyin Meral Zeytinyağı ve Sanat Evi: Vitamin ve antioksidan bakımından oldukça zengin olan zeytin sütünün üretim merkezi olan Hüseyin Meral Zeytinyağı ve Sanat Evi Türkiye'de zeytin sütü tabir edilen yağın üretildiği tek yerdir bu üretim merkezi. Köye gelen ziyaretçilerin uğrak yeri olduğunu duyunca ben de hemen gidip gezdim çıkarken de zeytin sütü almayı ihmal etmedim.

Zeytin sütünün yapımına tek tek elle toplanan yemeklik zeytinlerin aynı gün içerisinde eski usul taş değirmende ezilerek başlanıyor. Isı ve kimyasal işleme maruz kalmayarak uzun ve titiz çalışmalar sonunda üretilen zeytin sütünün yapımı kadar koruması da önem arz ediyor. Klimalı depolarda muhafaza edilen ürünleri tüketici buradan gönül rahatlığıyla alıyor. Yine ısıya maruz kalmadan çiğ olarak sofralarda tüketiliyor. E vitamini öncelikli olmak üzere A,D,K vitaminleri açısından zengin, değerli, şifa deposu olduğunu tanıtım broşürlerinde okuyoruz. Birçok hastalığa iyi gelen zeytinyağı sütünün ayrıca cilt sağlığı ve güzelliği konusunda sıkça kullanıldığını öğreniyoruz.

Köyden ayrılmadan Adatepe'nin meşhur keçi sütlü ve otlu dondurmasını yemeden, karadut suyunu içmeden dönmeyin tembihleri aklımıza geliyor. Kekik, zerdeçal, tarçın, kakule, zencefil, kekik, fesleğen ve lavantalı dondurmalardan ben fesleğeni tercih etmiştim. Farklı bir lezzetti. Köyden ayrılırken iyi ki gelmişiz dediğimiz yerlerden biriydi Adatepe.

Son durağımız köyün dışında yol üzerinde olan Türkiye'nin ilk zeytinyağı müzesi olan Adatepe Zeytinyağı Müzesiydi. Küçükkuyu'da ki tarihi sabunhane binasının restore edilmesiyle oluşturulmuş. Eski zeytinyağı presleri, toplama aletleri, taşıma ve saklama kapları ile geleneksel usulde zeytin, zeytinyağı ve sabun üretimine ilişkin çeşitli araç-gereç ve aksesuarlar sergileniyor bu müzede. Ayrıca alışveriş yapabileceğiniz zeytinyağı, sabun alabileceğiniz bir müze. Tarihe tanıklık eden görülmeye değer bir müze.

Siz de gidin bu güzel köyü görün, yolunuz düşmese de düşürün otlu dondurmasını tadın, ulu çınarın altında demli bir çay için, fikir atölyesi olan bu Taş Mektebi gezin, zeytinyağı müzesini görün ve Zeus Altarı'ndan körfeze tepeden bir bakın derim.

Yazarın Diğer Yazıları