Ümran Öztürk

Bir başkadır benim memleketim

Ümran Öztürk

Van'da bulunduğum süre içinde  umuttan dolayı mutluluklar yaşadım. Yıl içinde  bu kente üçüncü gelişimdi. Her gelişimde çok daha iyi görüyorum Van'ı. Şehir yaralarını sarmayı başarmış. Endişe yerini gülümsemeye bırakmış. İnsanlar coşkulu, paylaşımlar artmış, farklı görüşteki insanlar hafiften hafife birbirlerinin sözlerine, gözlerine dokunarak  temas etmeye başlamışlardı. Yani bir diyalog ortamına girmeye gönüllü insanları gördüm bu gidişimde.

Gittiğimin ilk gecesi İpekyolu Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Cemil Öztürk'ün konuğuyduk. Tüm konuklarla Van'ın yeni dizayn edilen kültür sanat sokağını gezdik. Adı üzerinde tam bir kültür sanat sokağıydı. Bir yön ağacı sizi istediğiniz yere götürecek kadar centilmendi. Sokağın başında gençlerden oluşan ve sokak müziği yapan müzisyenler bizlere birkaç dilde söyledikleri şarkılarla güzel dakikalar yaşattılar. Müziğin gücü burada da kendini gösteriyordu. Baskıyı sevmeyen hayatın, yaşamın ta ortasında durarak tüm dillerden kardeş türküleri söylüyordu sanatçılar .İşte  bunlar Vanlının sesiydi .

 

 Sanat sokağında sokak sanatçılarının müzik yapmaları son derece şirin, etkileyici dikkat çekiciyken bir o kadarda olağanüstü güzeldi. Terörün boy gösterdiği bu sokaklarda şimdi ezgiler yükseliyordu gökyüzüne. Boya kokusu sarmıştı sokağı ve gülümseyen yüzler. Sevgi, aşk, coşku, kahkaha ve alkış hakimdi. Sokakta cafeler sanatseverlere mesken olmuştu. Her masada ayrı bir gösteri, stand up yapan gençlere havada uçuşan kahkahalar eşlik ederken,  Van sürprizler yaparak konuklarını şaşırtmaya devam ediyordu.

 

Bu kadar sürprizden sonra kısa bir soluklanma, sıcak bir çay ve sohbeti hak etmiştik. Kaymakam -Belediye Başkan Vekili Cemil Öztürk yapacakları yeni projeleri anlatırken gözlerinde umut ve coşku vardı. Bizler otelimize dönerken Van'da ki bu değişim rüzgarlarına ayak uyduran gençlerin müzikle, edebiyatla ve sanatla hamle yapacaklarına kanaat getiriyorduk.

 

Zirvenin son günü İkram Kali beyin yemek davetini kabul etmeyip Van konukseverliğini gösteren Turan Haydaroğlu'nun davetlisi olarak  Vansesi gazetesi  imtiyaz sahibi Erdal Perihan ,Yazı İşleri Müdürü İkram Kali, Gazeteci yazar Hikmet Aksoy la birlikte gittiğimiz lokantada  büyük bir sürprizle karşılaşacağımı nereden bilebilirdim ki? Şeref Şahin Fırın Ağzı adını verdiği etli yemeğin mucidi. Kendisine ait bu lezzet ansiklopedilere Şeref Şahin adıyla girmiş ve markalaşmış bir yemek. Yemeğin hikayesi kadar biraz sonra yaşayacaklarımda enteresan dı. Bizi kapıda karşıladı Şeref Şahin bey. Ardından Van'ın ilk lise mezunlarından,Van şehrinin aydınlık yüzü , bilgi birikimiyle düzgün anlatımıyla tam bir beyefendi Turan Haydaroğlu bey göründü. Kısa bir hal hatır sorma faslından sonra yukarı çıktık. Vanlı olduğumu öğrenince hemen arkasından kimlerdensin sorusu geldi. Dedemi(annemin babası) emekli komiser Maruf Turan ın torunuyum dediğimde gözleri parlamıştı Şeref amcanın. Artık ailesinden bir fert kadar yakınıydım onun. Dedemle babasının dostluklarını, iki ailenin de birbirlerine olan düşkünlüğünü anlattı.  Babamla da 30 ay boyunca askerlik yaptığını söyleyince duygusal anlar yaşanmıştı masada. Göz yaşlarıma hakim olamamıştım o an. Babamın hiç tanımadığım kadim dostu ile babama dair konuşuyorduk. Ve onun da  anılarını anlatırken  zaman zaman geçmişe dalıp gözleri doluyordu.

Askerlikle başlayan dostluklarının sivil hayatta da devam ettiğini, babamın her Van'a gelişinde kendisine uğramadan Van'dan ayrılmadığını söylüyordu. Bizim dostluğumuz bambaşkaydı, senin baban çok düzgün bir adamdı dediğinde,  kendisinin de adına yakışır bir yaşam sürdürdüğünü öğreniyordum. Van'ın eski hanımefendileri ve beyefendileri her zaman rol model olmuştur benim için.  

 

Güzel bir günün sonunda Vansesi Gazetesi yazarımız Hikmet Aksoy beyi uğurladıktan sonra Van'ın sokaklarını gezdim.

 Yoğun göç alan bu kentin alışveriş merkezleri de İranlı turistlerle dopdoluydu. Özellikle alış veriş merkezlerinin İranlı turistlerin akınına uğradığına şahit olmuştum. Eylül ayında otellerin dolup taştığı, alışveriş merkezlerinin ve lokantaların en yoğun zamanlarını yaşadığına tanık oldum. Eylül ayına nazaran daha az olsa da İranlı turistlerin yine şehrin ekonomisine büyük bir ivme kazandırdığını görmekteyiz.

İranlı turistler sayesinde esnaf mutlu piyasada sıcak para sirkülasyonu oldukça fazla.

Kısacası Van ekonomisi İranlı turistlerce canlanmış.Bu korunmalı hatta arttırılmalı ancak bunun meyveleri Kapıköy Gümrük Kapısı modarnizasyon projesi ile kentin İran pazarında daha çok etkisi arttığında toplanacaktır.

 

İranlı turistlerin şehrin kimyasına da büyük ölçüde dokundukları gözden kaçmıyor. Van'da eğlence dünyasına da yeni bir soluk getirmiş gibiler. Ancak ekonomi canlanırken diğer taraftan Van'ın geleneksel yapısı bozulmuş. Gerek yoğun göç gerekse İranlı turistlerin Van'ın değer yargılarını fazlasıyla zorladıklarını gördüm. Yıllar önce Rusya'nın dağılmasıyla Karadeniz'de yaşanan sıkıntıların her an kapımızı çalabileceğini söylemeden geçemeyeceğim. Yine de bardağa dolu tarafından bakmayı ve Van'ın gelişmesi için turizme ve tesislere büyük ölçüde destek verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi hocaları ve öğrencileriyle her geçen gün şehrin nabzını, kalp atışını hızlandırmakta, kentin enerjisini değiştirmekte, değişim ve gelişim rüzgarları estirmektedir. Gençliğin olduğu yerde dinamizm, hareket ve enerji vardır. Bu enerjiyi kente yaymak gerekir. Bu da başta Üniversite, Valilik, Belediyeler ve  STK ların el ele vermesiyle gerçekleşebilir. Bu çalışmalar belki kentte yeni bir ünversitenin kapılarını aralamada da büyük etken olur.

Yazarın Diğer Yazıları