Ümran Öztürk

Begonvilli sokaklar

Ümran Öztürk

Dünyanın en lezzetli satsuma mandalinasının yetiştiği Gümüldür’e yaklaştığımda önce burnuma mandalina çiçeği kokusu gelir ve hemen ardından kendimi, yeşille mavinin buluştuğu adeta ufuk çizgisi kıvamındaki döne döne indiğimiz yolda bulurum.

Yılan gibi kıvrılan yollar altınızdan kayıp giderken, ansızın sizi yeşil ve mavinin kucaklaştığı eşsiz doğanın kucağına bırakıverir.

Gümüldürün merkezine girdiğinizde sizi mandalina bahçeleri karşılar. Kumu ve denizi de tıpkı yazlıkçısı gibi sıcacıktır ve İnsanın yüzünü gülümseten bir atmosferi vardır.

Kumsalını sevdiğim kadar, bu şirin beldeyi yaren tepesinden kuşbakışı seyretmeyi de çok seviyorum. Bütün şairler konuşlanmalı bu tepeye ve aklına gelen kelimeleri dökmeli kâğıda diye içimden geçirdiğim çok olmuştur. Yeşil ve mavinin kucaklaşmasını mısralarda mandalina çiçeği kokusunda anlatmalıdırlar.

Bu şirin beldenin denizi, kumu gibi sokağı da kendine has güzelliktedir ve buradan uzaklaşınca en çok bir ucu denize ulaşan begonvilli sokaklarını özlüyorum.

Bize en yakın, en güvenilir yaşam alanlarımız sokaklarımız; çocukluğumuzun ilk kamusal alanı, hayatımıza bir sosyolojik koroyla dâhil olan, yaşamımız boyunca sesini duymasak endişelendiğimiz,  duyduğumuzda bir şekilde ya izleyerek ya da karşılık vererek eşlik ettiğimiz can bulduğumuz yer.

Sokağa akan canlı bir hayatın aktörleri ve sokağın ruhunu her daim pencerelerimizden evlerimize kadar taşıyan bu ses yani sokağın sesleri bizi her halükarda sokağa dahil ediyor. Ne kadar sokağımızı değiştirsek de o sokağa hep sadık kalıyoruz ve İçindeki hareketliliğe ister istemez dahil oluyoruz.

Yeni yapıların her geçen gün arttığı bu şirin beldede varoş mahallesi olarak tabir edilen, çoğunun göçmen olduğu, kısıtlı bütçelerle tatil yapan insanların her yıl bir araya geldiği bir sokak var ki adı deniz sokak. Ama ben ona Şeker Sokak adını koydum. Bana her geçişimde eski Türk filmlerindeki o sıcak, yardım sever, komşuluk ilişkileri kuvvetli insanların mahalleli dayanışmasını anımsatıyor.

Sokağa eski yapılı tek katlı bitişik nizamlı evler sağlı, sollu odalar şeklinde sıralanmış, evlerin karşısında mangal yakmak için ayrılmış bahçeler yer almaktadır.

Sıralanan zakkum ağaçlarının beyaz, pembe çiçekleri iğde ağaçlarının dallarını adeta taçlandırmış, Akasya ve selvi ağaçları ise güçlü bir birlikteliğin yolunu bize anlatır gibiler.

Her akşam spora çıktığım saat 20.00 sularında bu sokaktan geçerim ve her gün bu geçişlerimde, Şeker sokakta hummalı bir yemek hazırlama telaşıyla karşılaşırım.

Mangal yakma telaşı, komşuların bir birlerinden eksik malzemelerini tamamlamaları, gençlerin kendilerinden yaşça büyüklerine meyve, içecek ikram etmeleri yazlıkçıların bu kısa dönemi birlikte huzur ve yardımlaşmayla geçirdiklerini gördükçe çocukluğuma gider bir müddet orada kalırım.

Hiçbir zaman bu sokakta insanların kavga ettiklerine, tartıştıklarına hatta yüksek sesle konuştuklarına tanık olmadım. Bu sokağa daha çok kahkaha sesleri hâkim. Bir güzelliği paylaşmanın ve tatilin tadını çıkarma telaşından başka hiçbir düşüncelerinin olmadığı kanısının uyanması ne güzel.

Yemek hazırlama döneminde dinledikleri hareketli parçalar, spor dönüşümde yerini ut taksimlerine, Türk sanat müziğinin eşsiz namelerine bırakmış olarak bulurum.

Herkes hayat denen bir iki merdivenli balkonlarında masalarında yemeklerini yerken sokağı saran kızarmış tavuk, biber kokusuna eşlik eden çatal bıçak sesleri adeta yemeğe eşlik eden müziğe ritim tutarlar.

Sokağın sesi de rengi gibi sıcacık. Buraya özgü yüreğinize sevdiğinizin kokusunu getirecek kadar hünerli tuz kokulu esinti bir şarkının melodisi gibi kaplarken içinizi, cırcır böceklerinin hiç bitmeyen bilindik nağmeleri sokağa ayrı bir ahenk katarlar.

Asıl sokağın sesi akşam yemeğinden sonra başlar. Mangallara sürülen cezvelerde köpüklü kahveler pişerken, gençlerin gitar konseri yerini ut ve kemana bırakır. Bu kez sokağın bülbül sesli hanımları fasıllara hayat verirken, sokağın müdavimi midyeci, mısırcı ve kokoreçcisi günün son satışlarıyla sokağı şenlendirir, yüz adım öteden duyarsın rayihasını kimyonun.   

Böyle bir sokaktır Şeker Sokak. Bir bardak çay, bir dilim kek lezzetindedir.

Dudak büken bilmez oradaki coşkuyu. Sokakların da kimlikleri değişti tıpkı insanlarınki gibi. Kısacası böyle sokaklara ön yargıyla gitmediğiniz sürece her şeyi yaşayabilirsiniz. Coşkunun, dayanışmanın, komşuluğun en hasını, yemeğin en lezizini, müziğin en lezzetlisini işitirsiniz.

Yaşama katılmadığınız, renk katmadığınız sürece o yaşam size ait değildir. Sadece başkalarının hayatını uzaktan izlemekle kalmayın, ön yargıları arkanızda bırakarak atın kendinizi böyle sokaklara aşkı içinizde hissedin ve müziğin ritmine ayak uydurun.

Yazarın Diğer Yazıları