Ümran Öztürk

Başka Van Gölü yok!!!

Ümran Öztürk

Asırlarca  Urartu Devletine ve Medeniyetine başkentlik yapmış,  çeşitli medeniyetlerin izlerini bağrında taşıyan, doğunun mavi incisi Van kendi içerisinde sosyal bir dinamizmi olan önemli şehirlerimizden biridir.

 

 Van'ı Van yapan en büyük değerlerden biri; kalbi hatta beyni Van gölü dür. Gölün Van'a, bölge ve ülke turizmine kattığı değer şüphesiz küçümsenemez. Dünyanın en büyük sodalı gölü olarak bilinen Van gölünde tek bir tür olan, Van balığı yaşamaktadır.

Varlığıyla övündüğümüz, şiirlere öykülere, romanlara, filmlere konuk ettiğimiz Van gölü bağrında tarihi ve turistik özelliğe sahip dört yavru adaya da annelik yapar. Akdamar,  Çarpanak, Adır ve Kuş adaları ile eşsiz güzellik sunana ancak bir tabloda görebileceğiniz, tabiatta eşine çok ender rastlanan, sadece bu coğrafyaya bir ödül olarak sunulan türkuaz ve yeşilin bir arada bulunduğu ve birbirine bu kadar yakışan  doğa harikamızı önlem alınmaz ise çok yakında kaybedeceğiz. Önce içindeki canlılar sonra;  kıyısında piknik yaptığımız, çaylarımızı yudumladığımız,  tekneyle koylarını dolaştığımız, ağ atıp balık avladığımız, gün batımını hayranlıkla izlediğimiz o güzellik  yok olacak.

 

Adalar yok olacak. Sahiller, o saklı koylar,  denizinde balıkçılar, kıyısında beslenen kuşlar, çığlık atarak pike yapan martılar,  tatlı su ağızlarına doğru adeta bir görsel şölen sunan, yaptıkları muhteşem göçleriyle izleyeni hayran bırakan, tadına doyamadığımız tuzlaması ayrı lezzet, tandırı ayrı lezzet dünyada bir başka yerde yaşamayan Van balığımız yok olacak.

İklim değişecek, cam kırığı rengi serin suyunda serinleyemeyeceğiz. Peynirimizin tadı, damağımızda lezzet bırakan balımızın tadını arar olacağız. Badem ağaçlarının çiçekleri eski tadında ve neşesinde açmayacak. Kuşlar ve arılar ölecek. Bu arada bu güzellikten para kazanmak için gözünü kırpmadan doğayı katledenler, arıtma tesisleri olmadan faaliyet gösteren atık sularını, kanalizasyonlarını denize akıtanlar, bir zaman gelecek;  uğruna öldürdüğünüz bu denizin yokluğunda otelleriniz, iş yerleriniz, tesisleriniz de  iş yapamayacak duruma gelecek. Bunların yanı sıra   kanalizasyon atıklarının  denize  dökülmesinin vebalini çekeceksiniz. Bu duyarsızlık, bu ihmalkârlık, bu vurdumduymazlık, bu kadim şehre yapılmış en büyük ihanettir.

 

Şehri güzelleştirmek, yollar yapmak, ışıklandırmak, parkeler döşemek şehrin ihtiyacıdır ama var olanı korumak, zarar vermemek, geliştirmek, sahip çıkmak başta şehri yönetenlerin ve hemen ardından içinde yaşayan halkın görevidir.  Ama Van Gölü'nü korumak da  hepimizin görevi olmalıdır.

 Van Gölü'nde  rastladığımız bu tablo; küresel ısınma, sanayi atıkları ve insan eliyle yaratılan kirliliğin tabiata ve çevreye verdiği zararın boyutunun her geçen gün hızla artarak ve büyüyerek devam ettiğinin  yerel ölçekteki  göstergesidir.

 

Denizlerin ve çevrenin kirletilmesi çevre dengesi ve enerji piramidinin bozulmasına yol açarken doğadaki bu bozulma besin zincirinin bozulmasına da neden olmaktadır.

 

Böylelikle bitki örtüsü ve iklimin bu kirlilikten yüksek düzeyde etkilenerek gelecek nesillere kötü bir miras bırakılmaktadır. İnsanlığın ileride yaşayacağı korkunç sonun para kazanma hırsına yenik düşerek yine insanın kendi eliyle hazırlaması ne kadar korkunç bir çelişkidir.

Şimdi bir an Van ve çevresini gölsüz düşünelim. Ne kadar manasız, ne kadar anlamsız değimli? Çırıl çıplak bir şehir görünümünde. Manasız, anlamsız, çırılçıplak ve duygusuz…

 

Van gölünün büyük bir göl olması halk arasında deniz olarak tabir edilse de o bir göldür ve akıntısı yoktur. Akıntısı olmadığı için kendini temizleyememektedir.  Kirliliği temizlenmediği sürece kirliliği içinde barındıracak ve kirlilik daha da artacaktır. Sanayi atıkları ve çöplerle kirlenen  gölde gerek gölün çevresinde gerekse içinde yaşam imkansız hale gelecek. Önce gölde yaşayan balıklar ölürken, sonrasında çevredeki bitkiler ve daha sonrasında gölün etrafında yaşayan diğer canlılar zehirlenerek ölecekler

 

Van gölünün temizlenmesi ve atıkların denize atılmasını önleyecek tedbirlerin alınması, her türlü yasaların çıkarılması için bir an önce harekete geçilmelidir. Aksi halde Van Şehri, turkuaz göl yerine büyük bir bataklıkla, çevreye mikrop saçıp kötü kokular yayan bir su birikintisiyle karşı karşıya kalabilir. 

"Urartu Kültür Yolu"   projesi ile 2019 veya 2020 yılının " Urartu Yılı" ilan edilmesi beklenirken asıl beklentinin Van'dan 2 bin km. uzakta olan bizlere, Van Gölünün ve çevresinin temizlenmesi olarak yansıdı. Vansesi gazetemiz yaşanan kirlenmeyi haber yaparak kamuoyunun gündemine taşıdı.  Ayrıca sosyal medyada çekilen fotoğraflar ve videolar gölün durumunu ortaya koydu.  Bundan sonra yapılacak şey çok elzem bir şekilde Van gölüne sahip çıkılması gerekmektedir

 

Vanlı olarak  bir çağrı yapmak istiyorum ve diyorum ki;  2019 yılı Van gölünü kurtarma yılı olsun. Yazarlar-çizerler, şairler-ozanlar, aktivistler, bürokratlar   halkla el ele vererek Van gölünün temizlenmesi için farkındalık yaratalım ve üzerimize düşen ne ise onu yapalım.

 

Gelin birlik olalım dünyada bir başka Van gölü daha yok.

Yazarın Diğer Yazıları