Ümran Öztürk

Aynı gözlerle farklı coğrafyaları izlemek

Ümran Öztürk

Yolculuklar da aşk gibidir. Gördüğünüz her yer, ayak bastığınız her coğrafya da ötekinin sizden ne kadar farklı olduğunu düşünseniz de aslında size ne kadar benzediğini öğrenirsiniz. Belki tüm ön yargılarınızı kıracak nice yolculuklar sayesinde kendinizi yeniden keşfedip tüm değer yargılarınızı yeniden dizayn edebilirsiniz. Bazen yolculuklar bizi kendimize geri getirir. Bazen de bildiklerimize yenilerini eklememize yardımcı olur.

Çünkü her yolculuk yeni coğrafyalar tanımamıza, yeni insanlar keşfetmemize neden olur.Sadece iki mesafe arasında yolculuk yapmayız özgür bir bakış açısına doğru da yol alırız. Bu yüzden yolculukları severim yeni dost edinmek ya da yeni bir aşka umarsızca dalmak gibidir yolculuklar.

Özgürlüğün en yakın halini içselleştirir ve ruhunuzla hissedersiniz. Çoğu zaman başkası yerine koyarsınız kendinizi . Yolculuk ettiğiniz aracın içinde sadece siz yoksunuz bu araç aynı zamanda özlem,ayrılık,kavuşma, hayalleri de taşır.Bu atmosferde siz de konformist biri oluyorsunuz ve bu duygu  ister istemez size de bulaşıyor.

 

Yolda olmak, yolculuğa çıkmak yaşamı sembolize ediyor. Özellikle tren yolculuğu insan hayatına daha denk düşüyor. Garlar, insan yaşamındaki büyük dönemeçleri kırılmaları yani  büyük değişiklikleri sembolize ederken küçük istasyonlar insan hayatındaki etkileyici ama bir takım ufak tefek değişiklikleri çağrıştırıyor. Çoğu zaman İnsan yaşamıyla tren yolculuğunu özdeşleştirmişimdir

Tren yolcuları daha samimi, daha paylaşımcı daha rahattırlar. Hele uzun bir yolunuz varsa o yolculuktan ne hikayeler çıkar.

Bu yüzdendir ki trenle yolculuk,  yeni insanları,bir başka yaşamı, bir başka evreni, keşfetmektir benim için …

Gitmekle kalmak arasında bir yer ya da ayrılıkla kavuşmanın kesiştiği bir araçtır tren.

***

İzmir den Eskişehir'e yolculuğum Basmane Garı'nda başlamıştı. Trenimiz   ürkütülmüş bir kadın çığlığı gibi uzun uzun çalan tiz düdüğüne sarsıntılar  eşliğinde lokomotifin ritmik sesleri  de karışarak şehri terk ediyordu.  El sallayan birkaç yolcu yakını ile istasyonda sağa sola koşuşturan insanlardan yavaş yavaş uzaklaşıyorduk. Uzaklaştıkça hızlanıyor, hızlandıkça da raylara hızla sürtünen tekerlerin sesi kompartımanın içinde yankılanıyordu.  Ses ve sarsıntı bir an bizi esir aldı.

  Hızı arttıkça pencereden gördüğüm ağaçlar, manzaralar , renkler birbiri üzerine kaydedilmiş fotoğraf kareleri gibiydi. Belli bir hıza ulaştıktan sonra ritmik bir şekilde bir melodi ezgisi dinler gibi aynı hızla yola devam ediyorduk. Bir kompartıman ileride Yemek Vagonu vardı. Tost yapıldığı besbelliydi hafiften sucuk kokuları bize kadar ulaşmıştı. Akşamüzeri bindiğim tren geceye doğru yol alıyordu. Artık etrafı izleyemeyecek kadar hava kararmıştı. Yol boyunca elimdeki dergiye kilitlenmiştim. Arada bir başımı kaldırıp camdan dışarıya bakıyordum çok uzaklardan köy evlerinin ışıkları gökyüzüne asılı bir fener gibi gözüküyordu. Ön koltukta yolculuk yapan bir ailenin sevimli çocuğunun kaçamak bakışlarıyla zaman zaman göz teması kuruyor, küçük bir tebessüm iliştiriyorduk yüzümüze. Kolumdaki nazar boncuklu bileklik dikkatini çekmişti. Gözünü bileklikten ayırmıyordu. Kolumdan çıkardığım bilekliği annesinin de izniyle koluna taktık küçük Büşra'nın. Artık aramızda gizliden gizliye bir hukukumuz vardı. Güzel bir sohbet eşliğinde birbirimize yiyecek ikram ettiğimiz bu yolculukta zaman huzura dalmış bir ruh haliyle akıp geçiyordu. Eskişehir'e yaklaşıyorduk. Kucağımda uyuttuğum Büşra'yı annesine verdiğimde artık çay içme isteği uyanmıştı bende. Yemekli vagonun yolunu tuttum…

 

 Bu yüzden Trenler her zaman sevimli gelmiştir bana. Yolculuk esnasında bir ısınan bir soğuyan kompartımanın havası uykumuzu dağıtsa da onu sevmem için bir çok neden sayabilirim.

Öncelikle Tren yavaş yavaş, uzun uzun gidilen yolların aracıdır ve dakiktir, nizamidir.  Diğer araçlardan daha ekonomik ve daha rahattır bazen bir yaşam tarzıdır.

Zira  belli bir sınıfa ,zümreye değil de her kesime hitap etmesi bana eşitlik duygusunu htiriyor.

Kavuşma kokar, ayrılık kokar,hasretlik kokar, çoğu kez uyku kokar kompartımanları. Trenle yapılan yolculuğun ayrı bir havası ayrı bir lezzeti vardır. Tren okumak, yazmak için  en müsait araçtır.

koltuklarının geniş , tek kişilik ferah ve konforlu olması rahatlığı ve özgürlüğü çağrıştırıyor. İçinde yemekli ve yataklı vagonlarının yanı sıra tuvaletinin, restoranının bulunması, ışıklarının sürekli açık , gittiği rayın sadece ona ait olması  insana güven duygusu veriyor.

Yerleşim yerlerinin yakınından  geçmesi ,şehrin ruhunu  yolculuğa  katmamıza neden olurken,uzun uzun koridorlarının olması da bize rahatlık, serbestlik, esneklik  ve  hareketlilik sağlıyor.

Tren yolculuğu doğanın size sunduğu olağanüstü manzaraları yakından görme fırsatı da tanır her zaman. Tren yolculukları sayesinde nostaljik bir yolculuğa çıkmış gibi hissedersiniz kendinizi. Bazen çocukluğunuza götürür bazen de bir filmin sahnesini hatırlatır size.

Trafik keşmekeşi  yerine; uçsuz bucaksız  yemyeşil vadilerden akan  ırmak kenarlarında kıvrıla kıvrıla, köprülerden geçerek renk cümbüşü doğanın koynunda yolculuk yapma fırsatına sahip olursunuz. Tren yolculuğunun, en güzel yanlarından bir tanesinin de istasyonların şehir merkezlerinde olmasıdır. Size trenden iner inmez servis beklemeden  şehrin kalabalığına karışma imkanı sunar.

Sinema sektöründe sıkça başvurulan bu trenler bir devrin unutulmaz kavuşturucuları ya da özgürlüğe doğru yol alan insanların hayatlarını değiştirecek kararları alma cesareti gösterenlerin, seçimlerini kurdukları hayallerle birleştirmeye kararlı olanların zaman tüneliydi adeta. Vaktiniz varsa ve farklı şeyler denemek, muhteşem manzaraların tadını çıkarmak istiyorsanız bir tren yolculuğu yapın derim.

Yazarın Diğer Yazıları