Ümran Öztürk

AĞLAYAN GELİNLER Hüznün Çiçeği Ters Laleler

Ümran Öztürk

Baharın gelişini simgeleyen ve tüm çiçeklerden daha aceleci davranan sarıçiğdemler, nergisler ve papatyalar tabiatın örtüsü tarlaları, dağları, ovaları renk cümbüşüne çevirirler.

Bu erkenci çiçekler baharın tüm canlılığını, coşkusunu adeta ruhumuza fısıldarlar. Karların erimesiyle dere yataklarında açan nergisler, zambaklar, papatyalar, gelincikler, kır menekşeleri yaydıkları hoş kokularıyla, renk renk görünümleriyle göreni hayran bırakırlar.

Ama öyle bir çiçek vardır ki dünyanın en nadide, en anlamlı çiçeği olarak bilinen ters laleler göreni hayretler içerisinde bırakır. Gözyaşının simgesi, hüznün çiçeği gerek edebiyatta, gerek mimaride, gerekse dinsel inançlarda hep kullanılmıştır.

İlkbaharın gelmesiyle mart-nisan ayları arasında çiçek açarak yüzünü göstermeye başlayan ters laleler bu nedenle baharın müjdecisi olarak bilinirler. Ömrü 20 gün olan ve boyu 75 santimetreyi bulan ters laleler halk arasında "ağlayan gelin" diye de anılırlar. Çiçeğin altına elinizi tuttuğunuzda, avucunuzun içine su damlacıklarının akması gözyaşına benzetildiğinden halk arasında bu çiçeğe ağlayan gelin denilmiştir.   Soğan ve yumrularıyla büyüyüp gelişen bu ters lalelerin bir dalında 6 adet çiçek bulunmaktadır.

Sanatçıların ilham kaynağı ters laleleri kamera ve fotoğraf makineleri ile ölümsüzleştirmek ve bu endemik bitkiyi yakından görmenin tadını yaşamak için gezginler ve fotoğrafçıların Hakkâri Zap, Tiyar ve Kaval vadilerine ya da Van'ın Gevaş ilçesine gitmeleri gerekir.

Hüznün Çiçeği olarak da adlandırılan Ters Laleler sadece Doğu Anadolu bölgesinde yetişen endemik bir çiçektir. Anavatanı Hakkâri olan bu çiçek, mart aylarında, kırmızı, sarı ve koyu kırmızı renkleriyle hayat bulur. Binboğa dağlarında da görülen ters lalelerin soğanları Kahraman Maraş Afşin'de de yetiştirilmekte ve orada bir pazar yaratılmaktadır.

Orjinalliği ile halkın ilgi odağı olan ağlayan gelinler, pazar alanını güçlendirmek ve genişletmek amacıyla aşılama yoluyla değişik renklerde üretilme çalışmalarına gidilmiştir. Ancak bazı üreticiler bu yöntemin; çiçeğin doğallığını yitirilmesine neden olacağı kaygısını taşımaktadırlar.

Birden fazla hikâyeye konu olan ters laleler dilden dile dolaşmış, gönülden gönül akmış anlatıcıların sözünde hayat bulmuştur.

Geçmişte Hakkâri bölgesinde yaşayan Asuriler'in her sabah göbeğinden su yaydığı için ters lalelere 'Ağlayan lale' adını verdikleri rivayet edilmiştir.

Anadolu halkı ters laleleri baba evinden ayrılırken başlarına kırmızı tülbent atılan, boynunu büküp ağlayan gelinlere benzettiklerinden dolayı "ağlayan gelin" ismi ile de adlandırmışlardır.

Ters lale motifleri geride kalanların ölülerine duyduğu özlem ve üzüntüyü yansıttığı için mezar taşlarında da kullanılmıştır.

Kimi hikâyeciler Ağlayan Gelin'in hikâyesini; Bu boynu bükük, ters lale sevdasından uzak düşenlerin, sevdiğine kavuşamayan ağlayan gelinlerin, mutluluk yüzü görmemiş insanların çiçeğidir derken bir başka rivayete göre de bu çiçek Hz. İsa'nın çarmıha gerildiği zaman Hz. Meryem'in gözyaşı olup ağladığına işaret eder.

Mimariye de konu olan hüznün çiçeği Mimar Sinan'ın eşsiz eserinde de kendini göstermiştir.

Yeryüzünde en ihtişamlı mimari eserlerden bir olan Edirne'de ki Selimiye Camisi'nin mimarisinde Mimar Sinan müezzinler mahfeli'nin kuzeydoğu yönünde; köşedeki mermer ayağında, küçük bir ters lale motifi kullanmıştır. 

Rivayete göre camide kullanılan lale motifi;  bu arsanın daha önce bir lale bahçesi olduğunu, ters olması ise arsa sahibi kadının, cami yapımı sırasında çıkardığı güçlük ve ters tutumunu sembolize ettiğini anlatır.

Ağlayan gelin" olarak bilinen, kutsal kabul edilen ters laleler tehlike altındadır. Endemik bitki kaçakçıları tarafından yurtdışına çıkarılması sebebiyle türü tükenmekte olan bu nadide çiçeğin gelecek nesillere aktarılabilmesi için koruma altına alınması gerekmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları