Ümit Kayaçelebi

YOLUMUZ MARDİNE DÜŞTÜ DEYRÜLZAFARAN

Ümit Kayaçelebi

EDREMİT BELEDİYESİ ÇINAR EVİ GÜNEYDOĞU ANADOLU KÜLTÜR VE TARİH GEZİSİ  NOTLARI (6)

Rahatsızlığım nedeniyle birkaç günlük aradan sonra kaldığımız yerden sizlerleyiz.

Edremit belediyemizin düzenlediği Güneydoğu  tarih ve kültür Gezimizin 3. gününde Mardindeyiz. Burası inansın içini türlü manevi duyguların sardığı esrarlı bir şehir. Burada tarihi yaşıyor ve kokluyorsunuz her adım atışımızda.

Mardini hiç görmek nasip olmamıştı ve içimde bir ukdeydi ama bu gün yılların özlemini gidermek nasip oldu bana.Güneydoğu’nun kültür başkenti Mardin, dinler, diller ve medeniyetlerin tek bir noktada buluştuğu şehir.

Mardini gezip görmek o muhteşem tarihin izlerini takip etmek lazım. Mardin yazılacak değil gezilecek bir şehir.

Mardin merkezi, Nusaybin, Midyat buram, buram tarih kokan yerler. Ancak ne var ki bizi bu gezide etkileyen yer Deyrülzeferan oldu.

Mardin Ovası’nın tam ortasında yükselen ortaçağ yapıtlarından Deyrulzafaran Manastırı, eşsiz atmosferi ile her yıl yüz binlerce ziyaretçi ağırlamaya devam etmektedir. Güneydoğu bölgesinin kültür başkentinden 4 kilometre uzaklıkta yer alan bu manastırda yaklaşık bin yıldır ibadet edilmektedir.

Mardin topraklarında çok uzun yıllar boyunca Süryaniler yaşamını sürdürmüş, bu verimli topraklarda onlarca sayıda dini yapı oluşturmuşlardır. Deyrulzafaran Manastırı, Süryaniler tarafından inşa edilen mimarisi ve işçiliği ile kesinlikle görülmesi gereken başyapıtlardan biridir.

5. yüzyılda inşa edilen bu manastır 640 yıl boyunca patrik merkezi olarak kullanılmıştır. Süryanilerin önemli merkezlerinden biri olan Deyrulzafaran, Patrik kış aylarında burada bulunurken yazın Mardin merkezinde yer alan Kırklar Kilisesinde ikamet ediyormuş. Cumhuriyet yıllarında Süryani patrikliği öncelikle Şam’a ardından Lübnan’a kaymıştır.

M.Ö Güneş Tapınağı olarak bilinen bu manastır, Romalılarca kale olarak kullanılan bir yapı üzerine başka bir amaçla inşa edilmiştir. Romalıların bölgeden çekilmesinin ardından Aziz Şleymun bazı azizlerin kemiklerini buraya getirterek kompleks yapıyı manastıra çevirmiştir.

Mor Şleymun Manastırı olarak bir süre anılan tarihi yapı, Mardin ve Aziz Hananyo’nun 793 yılından başlayarak bir süre tadilat yapmasının ardından tarihi yapının adı Mor Hananyo Manastırı olarak tarihe geçmiştir.

5. yüzyıldan itibaren manastırın çevresinde yetişen zafaran (safran) bitkisinden dolayı manastırın adı Deyrulzafaran (Safran Manastırı) olarak değişmiştir

Her yıl yüzbinlerce turist tarafından ziyaret edilen tarihi ve dini yapı özellikle dünyanın dört bir yanına dağılan Süryaniler tarafından dua ve bereket için ziyaret edilmektedir.

Süryani Kilisesi’nin dini eğitim merkezlerinden biri olan Deyrulzafaran, ahşap el işlemeleri, kemerleri, sütunları ve kubbeleri ile ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.

Dini eğitim merkezlerinden birisi olmasının en önemli sebebi, bölgeye ilk maatbanın bu manastıra getirilmesidir. Manastır’da patriklik yapan, 1895 yılında vefat eden 4.Petrus, 1874 yılında İngiltere’den satın aldığı maatbayı 1876 yılında bu manastıra getirtmiştir. Süryanice, Arapça, Osmanlıca ve Türkçe olmak üzere onlarca kitap bu maatbada basılmıştır.

Deyrulzafaran Manastırı’nın inşa edildiği alan içerisinde daha önceden Güneş Tapınağı olduğunu manastırın tarih kısmında belirtmiştik. 4000 yıllık güneş tapınağı üzerine inşa edilen bu manastır, Süryaniler toplu bir şekilde Hristiyanlığı kabul ettikten sonra halkın aklı kaymaması için tapınağın üzerine inşa etmiştir.

Tapınağın tavanı yaklaşık 2 ton ağırlığında taşlarla görünmeyecek bir şekilde kapatılmış, toprağın altında kalmıştır. Deyrulzafaran Manastırı ve çevresinde kazı çalışması yapılması için devletten onay beklenmektedir.

Bu manastırı tek başına gezmek istediğiniz zaman maalesef böyle bir hakka sahip değilsiniz. Manastırın dini eğitimleri günümüzde hala aktif olarak devam etmektedir. Bu sebeple ziyaret ettiğiniz zaman Süryani rehberleri tarafından sıraya alınıyorsunuz, yeterli sayıya ulaştığınız zaman grup şeklinde içeriye alınıyorsunuz ve rehber eşliğinde bu tarihi yapıyı hem öğrenip hem de gözlemliyorsunuz.

Süryani rehberleri ile gezilmesi bizim açımızdan büyük bir avantaj, içerideki yer alan bütün dokuları tek tek anlatıyorlar. Süryani rehberleri için ayrıyeten bir ücret ödemenize gerek yoktur.

Günümüzde rehberler tarafından anlatılan ve ziyaretçilere gösterilen üç aktif bölüm bulunmaktadır. Bu arada manastıra ulaşabilmeniz için upuzun bir bahçede yürümeniz gerektiğini unutmayın. Aracınızı otoparka park ettikten sonra bu bahçeden yürüdükten sonra rehberler sizleri karşılayacaktır.

Deyrulzafaran Manastırına giriş yaptıktan sonra ilk durağımız sağ tarafta yer alan kiliseler olacaktır.

Kiliselerin iç kısımları Hindistan’dan getirilen kök boyaları ile süslenmiş, ayin yapılan bankları ise fil dişi ile süslenmiştir. Muazzam bir görüntüye sahip odaların tavan kısmı ise altın ve gümüş işlemelerle daha özenli bir hale getirilmiş.

Bizler altın işlemeleri görmeyerek gümüş işlemeleri görebiliyoruz. Altın işlemeler Moğol istilası sırasında çalınmış.

Manastır içerisinde yer alan bir başka kilise ise Meryem Ana Kilisesi, vaftiz olarak kullanılan bu yapı manastırın en eski kilisesi ünvanını taşımaktadır.

Güneş tapınağı üzerine kurulan mezar odası ise manastırın son durağıdır. Mezar odasının her iki köşesinde dikdörtgen şeklinde iki ton ağırlığında taş bloklar bulunmaktadır. Bu odada din adamları öldükten sonra oturur şekilde, yüzleri doğuya bakarken gömülür. Bunun en önemli sebebi İsa’nın diriliş gününde doğudan geleceğine inanılmasıdır.

Bu gün Mardin’i ve yakın yerlerini doya doya gezdik arkadaşlarla resim çektirdik videolarla o taflı anlar ölümsüzleştirildi.

Mardin de en önemli yer sayılan ve en çok yerli yabancının özellikle görmek istediği yer; Deyrülzafaran ve bizde bu gün burayı doya doya gezdik. Aslında insanın zamanı olsa burada en az bir hafta kalıp tarihe iz düşürmesidir. Biz zaman nispetinde çok az kalabildik ve çok fazla yerleri görme şansımız olmadığına da üzüldük.

Bu arada akşam kaldığımız otelin salonunda müzik var ve bizlerinde çok merak ettiği REYHANİ oyununu seyredeceğiz inşallah.

Yazarın Diğer Yazıları