Ümit Kayaçelebi

Naim Hocadan Anılar (2)

Ümit Kayaçelebi

Naim Hocaya gelir bir adam.”Hocam” der.

“Benim babam Cuma günü öldü. Diyorlar ki Cuma günü ölene kabir azabı yoktur. Doğru mu?”

Naim hoca doğru olduğunu, ölenin kabir azabı çekmeyeceğini söyler. Adam devam eder:

“Ama hocam, benim babam üçkağıtçının tekiydi. Milleti dolandırıp dururdu. İçki, kadın ne dersen hepsi vardı!”

Hoca şöyle der:

“Doğrudur!Cuma günü kabir azabı olmaz ama hele bir Cumartesi olsun, onun anasından emdiği sütü burnundan fitil fitil getirirler…

Naim Hoca yine hareretli bir vaaz veriyordu. Günah ve sevap konusunu anlatıyor, insanın günahı da, sevabı da bu dünyada kazanacağından söz ediyordu Konuyu anlattı anlattı, en sonunda şöyle dedi:

– Bakın gözüm cemaat ! Günahla sevap neye benzer bilir misiniz? Hani yeni çıhmış bir maçine varya, bankalara goymuşlar, bele gidir içinden para çekirsen.. Bu arada cemaatten biri “Hocam onun adı BANKAMATİK” diye ikazda bulundu.

Naim Hoca tastik ederek:

– Temam, işte o matik varya, ona gidir bir kart sohirsen sonra birgaç numara yazirsan. Eğer daha önce para yatırmışsan maçine hemen istediğin parayi verir. Yoh daha önce para yatırmamışsan, maçine sene diyir çi :

“Ula gavat, sen ne parasi yatırdınki şimdi de benden isdirsen? Hadi ordan çekil!… ” İşte sevapda buna benzer. Eğer bu dünyada sevap yaparsan , öbür dünyada garşına gelir. Yapmassan, heç bir şey bekleme!…

Hoca bir gün Erzurumspor’un maçına gider, oynanan oyundan memnun değil fena halde canı sıkılır. Bir türlü maç istediği gibi gitmez tepki vermesi gerekiyor, bağırır çağırır olmaz canı fena halde sıkılan Hoca yanındaki kişiye döner bir hışımla;

“Ula uşağ ne durirsen bu fitbolcilere bir sövsene.”

Yanındaki adam bir güzel küfür yağdırır.

“Eferim ola şimdi rahatladım seni gidi hırpo seni başka zaman sakın bele küfür etme temam mi”

Hoca maçta hakem veya futbolculara küfür söylenince hemen etrafına bakar

– Olan oğlum etmeyin günahtır” der. Bazen de bakar ki hakem haksızlık etmiş bütün seyirci feryat ediyor. O zaman da:

– Ben duymadım ben duymıram oğlum” der.

Bir gün Naim hoca maça öyle dalmış ki Erzurumsporlu futbolcular koşarken

– Eşkıle ola, eşkıle vurun” diyor. Bazen de penaltı atan bir oyuncu için ayağa fırlayıp:

– İsabet ya Resulallah” demekten kendini alamıyor.

Erzurumspor 1.Ligde olduğu zamanlarda önemli bir maç var günlerden de Cuma maç saati ile namaz saati çakışıyor. Kendisi de maçta, soruyorlar Naim hocaya;

” Hocam Cuma namazını kaçıryoruz”

Naim Hoca ;

” Namazın kazası (telafisi) olur ama böyle bir maçın kazası olmaz “

Bir gün camide vaaz verirken dar kotlar hakkında şöyle demiş:

-Garilariniza gızlarınıza o daracık kotları giydirmeyin, ey cemaat herbiyerleri ortada. Cemaatten biri seslenmiş:

-Ama Hoca, senin kızların da giyir.

Hoca:

-He ama çokta yakışır bacaksızlara.

Naim Hoca camide vaaz verirken ,sırtını duvara ya da direğe dayayıp uyuyanlara kızar , sağ işaret parmağını sol dirseğine getirip şöyle dermiş :

– Müslüman ahan bele gedayıf dolmalarıni götürirsiz, gelir camide de hır hır uyursiz, hele gahın uşah,gahın, ellem gullem etmeyin.

Teravih namazı sırasında gürültü yapan ve hocadan evvel veya sonra secdeye varan; caminin mahfel denilen üst kısmındaki kadınları şöyle uyarır Hoca:

-Mahfildeki garılar, ele tek tek yatıp galhmak yok. Bundan sonra bennen yatıp, bennen bereber galhacahsız!

Bir Ramazan günü Erzurumlu iki arkadaş Naim Hoca’ya giderek bir mesele danışırlar. Ramazanın ortasında Antalya’ya gidecek olan bu iki arkadaş, denize girerlerse oruçlarının bozulup bozulmayacaklarını öğrenmek isterler. Hocaya :

– “Hocam, acaba Ramazanda denize girersek orucumuz bozulur mu bozulmaz mı?” diye sorarlar. Naim Hoca, her zaman ki haliyle önce gözlerini büzer ve düşünür, sonra da şu cevabı verir:

– Uşah Ramazanda siz denize girersez orucuz bozulmaz, ama deniz size girerse orucuz bozulur.

Erzurumspor yenilirse küme düşecek, berabere kalır ya da yenerse ligde kalacaktır. Hoca’dan dua etmesini isterler:

– Hocam bi dua et de takım yensin, heç degilse berabere galsın.

Hoca dua eder. Maçın 90 dakikası berabere biter ama Erzurumspor uzatmalarda bir gol yer ve küme düşer. Taraftarlar:

– Ne biçim dua ettin” diye Hoca’ya çıkışırlar. Hoca:

– Ula uşah ben 90 dekke için dua ettim. Ne bülim gavat uzadacah!.

Bir keresinde Naim Hoca çıkmış vaaz kürsüsüne, başlamış guslün farzlarını anlatmaya. Farzlardan ikisi aklına gelir, üçüncüsü gelmezmiş. Naim Hoca Erzurum şivesiyle kürsüden cemaate sorar:

“Söyleseniz be cemaat, öbürü neydi?”

Naim Hoca, futbola ve Erzurumspor’a o kadar düşkündür ki, bazen camideki vazifesiyle stattaki vazifesini birbirine karıştırırdı. Öyle ki maç sırasında: “Safları sıkı tutun” der, camide de seyrek olan saflara “Defansı sıkı tutun” diye bağırdığına rastlanırdı.

Bir gün cemaat Naim hocaya gelir

-Hocam namazı hızlı kıldır da Erzurum spor maçına kavuşalım der.

Hoca;

-Tamam

Der namaza başlarlar Naim hoca öyle hızlı kıldırır ki dua falan okumaz sadece yat kalk sağa selam verir sıra sola gelir selamı öyle bir uzatır ki cemaat dayanamaz sorar.

-Hocam ne oldi niye bele uzattın…

-Ula uşah susun radara yakalandıh.

Solda müftüyü görmüş meğer.

NAİM HOCADAN ANILAR 2

Naim Hoca bir gün camide gusül abdestinden bahsederken:

– Birincisi ağza su vermek doli doli

– İkincisi burna su vermek doli doli.

Üçüncüsüne sıra gelince birden

– Ola bu üçüncüsü neydi”

der. mahalle mescidinde kimseden ses gelmeyince:

– Kahır ola. yoksa siz abdessiz mi gezirsiz”.

Bir gün namaz kıldırırken aniden selam verip caminin kapısına koşmaz mı? merakla Naim hoca’ ya bakarlar. Naim hoca kapıyı kapatıp şöyle der:

– valla kurban abdestsiz olduğumu hatırlamadım. Heç kimse dışari çıhmayacak. burada bekleyin. gidip abdestimi alacam namazi tekrar kılacağız”.

Naim Hoca dükkanını soyanlar için bakın ne demiş:

-Varisler üzülsün! Allah rızkımı hep verdi, yine de verecektir. Fazlası onlara kalacaktı.

Naim Hoca anlatıyor:

– 27 Mayıs’ın sonrasında beni Demokrat Partiye yakın diyerek göz altına aldılar. ola Müslüman, ne yemek var, ne tanıdık var, ne cigara! nezarette bekleyip duriram! bu arada bir bahtım, bizim mehellede oturan bir poles. Oni da nereden taniram: birkaç gün önce bir kundak uşağı ölmüş, adam garip, yardim ettim götürdük sabiyi defnettik. Baktim o.. ola ne ey! etrafindakileri savdiktan sonra geldi. Hocam bir ehtiyacın var mi? Vay gurban olim, seni Allah gönderdi. Al bu parayı bene birkaç paket cigara al, bir de şu adama bir telefon et, senin edeceğin hizmet bu! Poles cigarayı getirdi, telefon ettiğini de söyledi. Bir zaman geçmemişti ki beni nezaretten çıkarıp goyverdiler. Sora öğrendim ki benim yüzümden Vali de eyi bir azar işitmiş.

Gülün Oğlum Gülün:

Naim Hoca bir gün vaaz ederken cemaatte sürekli olarak söyledikleri hakkında gülüşmeler olunca dayanamaz:

-"Gülün oğlum gülün, Berber Naim'den Hoca, sizden de cemaat olursa daha çok gülersiz."

Hele Bir Cuma Geçsin:

Naim Hocaya gelir bir adam. “Hocam" der.

-"Benim babam Cuma günü öldü. Diyorlar ki Cuma günü ölene kabir azabı yoktur. Doğru mu?"

Naim hoca doğru olduğunu, ölenin kabir azabı çekmeyeceğini söyler. Adam devam eder:

-"Ama hocam, benim babam üçkâğıtçının tekiydi. Milleti dolandırıp dururdu. ahlaksızlığın hepsi vardı!"

Hoca şöyle der:

-"Doğrudur! Cuma günü kabir azabı olmaz ama hele bir Cumartesi olsun, onun anasından emdiği sütü burnundan fitil fitil getirirler."

Saflar ve Defans:

Naim Hoca, futbola ve Erzurumspor'a o kadar düşkündür ki, bazen camideki vazifesiyle stattaki vaziyetini şakacıktan birbirine karıştırırmış. Öyle ki maç sırasında: ''Safları sıkı tutun, uşaklar.'' der, camide de seyrek olan saflar için şaka yollu ''Defansı sıkı tutun ey cemaat'' diye şaka ile karışık ihtar edermiş.

Ele Hoş Olur ki:

Naim Hoca şehre gelen anlamlı olan tiyatro oyunlarına giderdi. Temsilleri protokol bölümünde izlerdi. Gelen üst düzey yöneticilere;

- “ Bah ben sizin temsilize geldim, siz de benim mekana gelin “ der onları Camiye davet ederdi.

-“ Hocam oyun nasıldı “ diye soranlara da

-“ Uşah ele hoş oliirkiii “ derdi.

Naim Hoca Farkı

Bir gün Ramazan ayında Teravih namazı kıldırırken kadınların bulunduğu mahfilden gürültü gelir. Kadınlar ve çocukların bulunduğu bölüm, hocadan önce secdeye varır:

Naim Hoca uyarı yaparken şöyle der:

Mahfildeki garılar, ele tek tek yatıp galkmak yok. Bundan sonra bennen yatıp, bennen bereber galkacaksız! Naim Hocanın esprileri ve kendine özgü anlatımı, her kesim tarafından kabul görürdü.

1995 yılında Naim Hoca, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesinin önerisiyle Litvanya’da ‘Fair Play’ ödülü alan ilk din adamı oldu.

Kuyumcu Dükkanını Soyanlara Bile Beddua Etmedi

Erzurum’da yüzlerce kuyumcu dükkanı vardır. Ama ne hikmetse hep Naim Hocanın dükkanı soyulurdu. Hatta o küçük dükkanının sekiz kez soyulduğu söylenir. Gazetede Naim Hocanın dükkanının soyulduğunu öğrenen bir ahbabı, ‘Geçmiş olsun’ ziyaretine gider. Bakar ki Naim Hocanın neşesi yerindedir:

– “Hocam, bu hırsızlara hiç beddua etmez misin?

– Hayır. Varisler üzülsün! Fazlası onlara kalacaktı. Allah rızkımı hep verdi, yine de verecektir.” diyor.

1925’de dünyaya gelen Naim Hoca, 13 Ekim 1999 günü, 74 yaşında yaşama veda etti. ‘Erzurumlu Naim Hoca’ olarak Türkiye’de ‘unutulmayanlar’ listesine girdi, hoş bir sada bıraktı. Nur içinde yatsın. Naim Hoca, bu topraklarda yaşadı, derin bir iz bıraktı ve göçüp gitti. Erzurum, sadece Naim Hocayı değil Nasrettin Hoca’sını da kaybetmiş oldu.

 

Yazarın Diğer Yazıları