Ümit Kayaçelebi

Merivan açlıktan öldü

Ümit Kayaçelebi

2001 yılı Ramazan ayında Bölge Gazetesinde iken o gün aldığım gazete haberinde manşette yer alan haberde “Merivan açlıktan öldü” diye geçiyordu.

Aziz ramazan ben de oruçluyum ve bu halde okuduğum bir haber beni adeta beynimden vurmuştu.

Yüzde doksan dokuzu Müslüman denilen bir ülkede hele 11 ayın sultanı aziz ramazanda 2 yaşındaki bir çocuk Manisa’da açlıktan ölmüş ve bu haber de o günlerde uzun süre TV’lerde yankılandı ve köşe yazarları bununla alakalı onlarca yazılar yazdılar.

İnanın hayatımda en çok üzüldüğüm çok nadide günlerden biriydi o haberin yayınlandığı gün.

Akşam iftar sofrasında yemekler boğazımda düğümlendi adeta.

Hiç aklımdan çıkmıyordu.

İşte bu duygularla dopdolu iken ister istemez elim kaleme ve kağıda dokununca Merivan açlıktan öldü başlıkla şiirim ortaya çıktı.

Bunu yayınlayınca nasıl olur, yok yalandır, yok şudur budur diye sosyal medyada atıp tutanlar oldu.

Anlamadan dinlemeden beni eleştirmeye töhmet altına sokmaya çalışanlar oldu. Buna da üzüldüm tabi. Ben yılların gazetecisiyim öyle hayali asparagas yalan habere istinaden ne şiir yazarım ne de yazı.

Bunu bir türlü anlatamadım ama bu gün ise bu hadiseyi belgeleyen yazıları sizlere arz ediyorum.

Ve şunu iyi bilin ki 2001 yılında aziz ramazan ayında bizler sofralarımızda yiyip içerken Manisa da 2 yaşındaki Merivan açlıktan bağırsakları parçalanarak hakka yürümüştü.

Bu vebal hepimizidir ve insanlığın ayıbı olarak tarihe geçmiştir.

Alın iyice okuyun ve bir daha Merivanlar ölmesinler diye çabalayalım. Bir uğraşımız olsun.

Merivanlar hep yaşamalı ve merivanları yaşatmakta bize düşüyor.

İşte o günlerde Hürriyet ve Milliyet gazetelerinde Ece Temelkuran ve Bekir Coşkunun yazılarıyla sizleri baş başa bırakıyorum dostlar:

Ece [email protected]

Merivan için...

Metin Uca verdi haberi ilk. Star TV’de. Gözleri dolmuştu. Çünkü iki yaşındaki Merivan, Manisa’da açlıktan bağırsakları parçalanarak ölmüştü. Leman Dergisi bu hafta kapak yapmış Merivan’ı. IMF’ye, Derviş’e, Dünya Bankası’na, hükümete, hırsızlara bağırıyorlar kapaktan:

"Bu ah çıkmaz!"

Merivan öldüğü günden beri beynim kafatasıma çarpıyor. Bir o tarafa vuruyor, bir bu tarafa. İnsanın canı nasıl yanıyor. Sadece canı yansa yine iyi. Bir de her çarpışmada yeni bir saçmalık fırlıyor kafamın içinden, fırlayıp masaya düşüyor. Cumartesi günü öğle saatlerinde mesela, küt diye bir şey fırladı ağzımdan:

"Zenginlerin mallarının hiç değilse yüzde yirmi beşi kamulaştırılsa..."

Düşer düşmez masaya cümle, kaldırıp attım pencereden. Neme lazım! Böyle fikirlerden hemen kurtulmak lazım. Ertesi gece, yine başladı çalkalanmaya kafatasım. Bildiğim için başıma gelecekleri, sıkı sıkı kapadım ağzımı. Namussuz fikir gözlerimden fışkırdı:

"Başbakanlık önünde bir eylem yapılsa... Tek bir pankart olsa eylemde:

‘Sizin hiç bebeğiniz öldü mü?’

Bebeklerini Başbakanlığın önüne bırakıp gitse insanlar. Megafonlardan sadece ağlayan bebek sesleri duyulsa. Binlerce bebeğin ağlaması, en ölümcül slogan niyetine, başkentin bozkırında çınlasa! Bebeklerin kundaklarında "Merivan" yazsa!

Yatağın içine saçıldı fikir. Beyazlatıcılarla yıkadım yatağı döşeği. Lekeden eser yok şimdi.

* * *

Bu sabah yine başladı beynim kıpırdanmaya. Ağzımı gözümü, yumdum hepsini. Küt! Küt! Vuruyor beynim sağa sola. Derken kanlarla birlikte başlamasın mı kulaklarımdan fışkırmaya:

"Hayat grevi! Topyekun greve gitse insanlar. ‘Sokağa çıkmıyoruz. Okullara, fabrikalara, tarlalara gitmiyoruz. Hiçbir yere gitmiyoruz. Yaşamamaya karar verdik. Televizyon bile izlemiyoruz. Biz artık bu hayata katılmıyoruz!’ deseler mesela... Çevik Kuvvetçiler de katılır mı acaba bu greve? İnsanları zorla yaşatacak değiller ya!"

Halının üzerine saçılıverdi cümleler. Neyse ki Arap sabunlarıyla ova ova... Tertemiz oldu halı.

Kral TV’yi açtım. Ağzımı, gözümü, kulağımı kapadım. Koltuğun üzerinde aptal bir maymun gibiyim. Hala o tok çarpışma sesi var kafamın içinde. Küt küt vuruyor beynim kemiğime. Unutsam geçecek biliyorum; bekliyorum. Ama babasının Merivan’ı gömmeye götürürken bebek hala yaşıyormuş gibi tutuşunu... Unutsam geçecek, biliyorum.

Derler ki, bu ülkede bir zamanlar "memleketi kurtarmak" için insanların aklına alışveriş merkezlerine doluşup bitkin düşünceye dek satın almaktan daha iyi fikirler gelirmiş. Derler ki, o günlerde de işler pek iyi değilmiş ama hiç değilse bebekler açlıktan ölmezmiş...

Kaynak: Ece Temelkuran

Sana koşardım Merivan...

Sakalı uzamış, yanakları çökmüş, soluk yüzlü babanın kucağında senin fotoğrafını görmeseydim, doğrusu keyfim de yerindeydi.

Şöyle yazardım diyelim:

‘‘Seve seve, ekonomiyi patlattı...’’

Neyi patlattı, nasıl oldu?..

Herkes mağazalara koşup birer pantolon-mantolon alınca ekonomi patlıyorsa, niye daha önce koşup ikişer-üçer pantolon-mantolon almadık?..

Bunları düşünmeden, sırıtarak, arsızca, tek ayağımın üstünde zıplaya zıplaya, arada bir ‘‘Patlattık, patlattık’’ diye tempo tutarak yazacaktım Merivan.

Ya da:

‘‘Işık gözüktü...’’

O an yalakalığım da tuttu mu...

Yazının içine ‘‘Başbakan'ın koşar adım merdivenleri ikişer ikişer çıkıp, masanın üzerinden zıplayarak yerine oturduğunu ve ışığın gözükmesini sağladığını’’ koyardım.

Ama Merivan...

Fotoğrafının altındaki iki satıra takılıp kaldım:

‘‘Manisa'da 2 yaşındaki Merivan, doktor raporlarına göre açlıktan ölen ilk Türk olarak kayıtlara geçti...’’

*

Doğrusunu istersen, eğer bilseydim, yolların uzunluğuna bakmaz sana koşup gelirdim Merivan...

Ceketimi üzerine örterdim.

Sana şekerli su getirirdim.

Başını kollarımın arasına alır, bedenine sımsıkı sarılır, seni asla bırakmazdım.

Ama senden haberim yoktu.

Ben buralarda ‘‘Seve seve pantolon-mantolon satışlarının artması ile ekonominin nasıl patladığına’’ bakıyorum.

Ya da; bir sürü basiretsiz-görgüsüz-hırsız-ama kurnaz-açıkgöz-cingöz adamın ağızlarının içine bakıyorum ki, onlara nasıl yalakalık yapsam.

Senden haberim yoktu Merivan.

Bilsem sana koşarak gelirdim.

Sana şekerli su getirirdim.

Saçlarını okşar, belki de hiç oyuncak tutmamış ellerini öper, sana sımsıkı sarılırdım.

Asla bırakmazdım seni.

Özür dilerdim senden...

Kaynak: Bekir Coşkun

MERİVANA AĞIT

Ramazan ayında açlıktan ölen merivana

Güzel bir gün görmeden iki yaşında

Merivan açlıktan öldü duydun mu?

Kavak yelleri esmeden başında

Merivan açlıktan öldü duydun mu?

**

Hamdolsun müslümanım diyenler

Giysinin en güzelini giyenler

İftar vakti on kap yemek yiyenler

Merivan açlıktan öldü duydun mu?

**

Birbirinin hal hatırını soranlar

Yatta gezip villa da oturanlar

Zenginlere sini-sofra kuranlar

Merivan açlıktan öldü duydun mu?

**

Borsa yükseldi diye sevinenler

Borç paraya zil takıp oynayanlar

Cim-Bom takıldı diye üzülenler

Merivan açlıktan öldü duydun mu?

**

Zenginlere karşı oluruz çok mert

Fakirin hali bize olmaz hiç dert

Haberin var mı bil cümle namert

Merivan açlıktan öldü duydun mu?

**

Düğünlerde mark, dolarları saç

Fakir, fukaradan köşe bucak kaç

Günlerdir bir kuru ekmeğe muhtaç

Merivan açlıktan öldü duydunmu?

**

Bir tek düşündüğünüz mark ve dolar

Boynundan ne yazık eksilmez yular

Sen karnı toklara verirken iftar

Merivan açlıktan öldü duydun mu?

**

Siz göbek atarken malum layla da

Demediniz; nice aç var dünyada

On bir ayın sultanı denen Ramazan da

Merivan açlıktan öldü duydun mu?

Yazarın Diğer Yazıları