Ümit Kayaçelebi

Mehmet Kuralkan anlatıyor

Ümit Kayaçelebi

1930 yılında Van’da dünyaya geldim. Hamid Ağabeyimden beş yaş küçüğüm. Bize kadar gelen bilgilere göre ailemizin geçmişi Lahor’dan yola çıkan ve Van’ı kendisine mekân edinen Hindî Baba’ya dayanır. Ailemiz Van’da Hindî Babalar olarak anılır.

Hindî Baba Van’ın maneviyat erlerindendir... Rufaî Tarikatına bağlıdır... Asıl Adı Numan’dır... 1698’de doğmuş, 1766 yılında vefat etmiştir... Sözlü nakillere bakılırsa 18. yüzyılın ortalarında Lahor’dan yola çıkan üç dervişten Hindî Baba Van’a, Terzi Baba Erzincan’a, Habib Baba da Erzurum’a yerleşmiştir. Kulaktan kulağa bize kadar gelen bu menkıbelere bazı ilave ve hurafeler de karışmış olabilir.

Van’a yerleşen Hindî Baba bu şehirde büyük itibar görür. Bölgede sevilen, sayılan birisi olmuştur. Van Kalesinin Horhor denilen mevkiinde Hindî Babanın bir tekkesi varmış...

Tespit edebildiğimiz altı kuşak Ailemizin soyağacı şöyledir: Babam Ömer, Mustafa’nın oğlu; Mustafa, Mehmet Sabit’in oğlu; Mehmet Sabit, Sabit’in oğlu; Sabit, Numan yani Hindî Babanın oğludur. Şeyh Mustafa benim dedem. Dedem Şeyh Mustafa erken yaşta vefat edince tekkenin şeyhliğini Şeyh Hamid Efendi yürütmüş.

Bizler Risale-i Nur’un Verdiği Aşkla Cesaret Sahibi Olmuştuk

Rahmetli Ağabeyim Hamid Kuralkan ailede bir şemsiye gibiydi. Biz onun himayesi altındaydık. Ailede en büyük otoriteydi. Bir keresinde motosiklet ile Karayolları İdaresine tahsilât için gittiğimde kavşakta bir kaza yapmıştım. Ağabeyim bunun üzerine anahtarı benden aldı. Hiç kimse de ondan anahtarı bana vermesini istemedi. Ben ve küçük kardeşim Erol Ağabeyimizin yanında diz üstü otururduk.

Bütün Türkiye bizi Risale-i Nur’la tanıdı. Küçük bir muhit olan Van’da daima insanların dikkatini çektik. Tüccar sanayici olarak tanındık. Dışardan kim gelirse gelsin mutlaka bize uğrardı. Bizler Risale-i Nur’un verdiği aşkla cesaret sahibi olmuştuk. Bazı kitapları insanlar korkarak okudu. Yaptığımız hayır hasenatların büyüklüğü kitap okumak gibi basit bir suçun yanında çok basit kalıyordu.

1925 doğumlu olan Hamid Ağabeyim Sanat Mektebi mezunudur. Sonra Karabük’te Sanat Okulu öğretmeni oldu. Ağabeyim iyi bir öğretmen ve işinin ehli birisiydi. 1952’de naklini Van’a aldırdık. O sene Van’da ilk defa biz bir radyo ve elektrik tamir atölyesi açtık. Dükkânda ben duruyordum. Hamid Ağabeyim okuldan sonra dükkâna gelir, bize teslim edilen radyoları tamire başlardı. Elektrik o zamanlar akşam saat 6’da verilirdi. Bu şekilde uzun süre devam ettik.

Ailemizin Van’da, ilk radyo tamir atölyesini açması bize bir unvan getirdi. Hatta radyo tamirciliğinin adı Van’da “Kuralkancılık” olarak yerleşti. Sonradan bir başkası da radyo tamir işlerine başlayınca, bu da “Kuralkancı” olmuş dermişlerdi. 1968 yılında elektrik işleriyle de uğraşmaya başladık. Daha sonra beyaz eşya, elektrik malzemeleri, oto yedek parça işlerine girdik. Oto yedek parça işi hayatımın önemli bir dönemini oluşturur. Ailemizin holdinge uzanan serüveninde önemli kilometre taşlarından biridir.

Van’da Sanayi Sitesi kurulması, Van’ın en büyük Camiinin inşaat işlerinde çalışmalarımız oldu. Bu Hz. Ömer Camiinin yapımında uzun süreli çalışmalarımız oldu. Bu camiin fikir babası rahmetli Ağabeyim Hamid Kuralkan’dır. Ağabeyim derneğin başkanıydı. O vefat edince yerine beni geçirdiler. 1970 senesinde Van Ticaret Odası Başkanı oldum. Van’a epey yatırımlarımız oldu...

İstanbul maceramız ise şöyle başladı: Ağabeyim Hamid Kuralkan siroz hastalığına yakalanmıştı. Ve tedavisi için İstanbul’a gelmesi gerekiyordu. Bir ayağımız burada olsun diye bir ev satın aldık İstanbul’da. Bu ev Darüşşafaka Lisesinin tam karşısındaydı. Bu sırada Van’da Bediüzzaman Hazretleri için bir mevlid okunmuştu. Polis tevkifler yaptı. Tevkif edilenler arasında küçük kardeşim Erol Kuralkan da vardı. Rahmi Erdem, Av. Gültekin Sarıgül, Selahaddin Akyıl… ile beraber yedi kişi… Erol hapishanede iken Hamid Ağabeyim 21 Şubat 1968 senesinde 43 yaşında vefat etti. Bütün yük sırtıma yüklenmişti…

Radyo Tamirciliğinden Holdinge

İstanbul’a yerleşmemiz 1980 yılında olmuştur. İstanbul’da yedek parça işine girdik. Öyle oldu ki 60 kadar üretici bizim için çalışıyordu. Yurt içine mal gönderdiğimiz gibi 1982 yılında ihracat yapmaya başladık. O zamanlar cam sıkıntısı vardı. Rusya’dan cam ithal ediyor, ülkenin her tarafına gönderiyorduk. Cam işini bıraktıktan sonra Tefken aracılığı ile Doğu Almanya MZ Motosikletten bayilik teklifi geldi. Bayilik, ithalat, yedek parçaların imalatı, servisçilik işleri… Ama işler tam istediğimiz gibi gitmiyordu. Büyük zorluklar ve engeller yaşayarak nihayet Doğu Almanya MZ Motosiklet fabrikasını satın aldık. Fabrikayı Türkiye’ye taşıyarak 22500 metre karelik bir alana kurup üretime başladık. Bu hadise o zaman Türk basınında büyük yankı buldu. “Dünyanın ilk motosikleti Nazilerin resmi aracı Efsane MZ Türkiye’de üretilecek.” diye haberler yapıldı. “MZ” ismini daha sonra “Kanuni” olarak değiştirdik. Yüzde yüz yerli malı kullanıyoruz. Kendi sahamızda bir numarayız…

Bir oğlum Amerika’da Arizona’da mastır yapıyordu. 1989 yılında Türkiye’de dönerken Austin Bilgisayarlarının Türkiye mümesilliğini aldı, geldi. Hem kendi ihtiyaçlarımızı karşılamaya hem de piyasaya vermeye başladık. Bilgisayar parçalarının Uzakdoğu’dan daha ucuza ithal edilebileceğini öğrenince biz de oraya yöneldik. “KRN” markası ile piyasaya mal vermeyi sürdürüyoruz. Şu anda fabrikasyon anlamında bilgisayar üretimi yapan birkaç firmadan birisiyiz. Ayrıca dünyanın en büyük bilgisayar firması DELL ile de distribütörlük anlaşmamız var. Biz onunla da notebook (el bilgisayarı) ve son model bilgisayar pazarına girmiş olduk.

BU VASİYETNAME ONU TANIMAMIZA YETERDİ

Rahmetli Hamid Kuralkan, vefatından beş yıl önce, 1963 senesinde hacca gider... Hac yolculuğuna çıkmadan evvel, bütün aile efradına hitaben bir vasiyetname yazıp bırakır… Bir çırpıda okununca görülecek ki, Hamid Ağabeyin güzelliği, olduğu gibi, kendi kaleme aldığı bu vasiyetnameye aksetmiş... Eğer Rahmi Erdem O’nu bize anlatmasaydı, bu vasiyet Hamid Kuralkan’ı tanımamıza yeterdi… Veya şöyle diyebiliriz; Rahmi Ağabeyin bize anlattıkları, bu vasiyetname ile teyid ediliyor…

Hamid Kuralkan’ın Vasiyetnamesi

1. İttifaka devam ediniz. Tek elin sesi çıkmaz. Muvaffakiyetin sırrı ittifaktır.

2. Risale-i Nur hizmetini ihmal etmeden yolunuza devam ediniz. Dünyada bereket, Ahiret’te selamet bulursunuz.

3. Beş vakit namazınızı kat’iyyen geçirmeyin ve ihmal etmeyin. Namaz, dünyadaki çalışmaların, Ahiret meyvesi olmasına vesile olur.

4. İslam’ın şarlarını tam tatbik ediniz. Mali ibadet olan zekâtı kılı kılına hesap edip, bilhassa ehline veriniz. Hayır, hasenat ve sadakayı ihmal etmeyiniz. Meyvesini Ahiret’te yersiniz.

5. Ticaret âleminde fazla açılıp, kesrette boğulmayınız. Vahdete yönelin. Saadet ve selamet ve rahat bulursunuz. Zira bu dünyanın hadsiz arzu ve emelleri bitmez, tükenmez. Aynı zamanda “bir üzüm yedirse, yüz tokat vurur” sırrınca harekete çalışınız.

6. Borçlarınıza sadakat gösteriniz. Alacaklı olduğunuz kimseleri taciz etmeyiniz.

7. Daima tatlı dilli, iyi bir insan olmaya çalışınız.

8. Giderken yanımda beş bin lira para götürüyorum. İçinde bulunan hakkınızı helal ediniz.

9. Çoluk çocuğum sizlere emanet olsun.

10. İslam’a olan hizmet için hiçbir fedakârlıktan çekinmeyin.

11. Eğer bu hac seferinde emr-i hak vaki olursa, bu vasiyetlerimi ve nasihatlerimi unutmadan –ihmal etmeden- bana dua ederek tatbik ediniz. Cenab-ı Hak’tan dilerim ki, dünyada ve Ahiret’te saadet ve selamet bulursunuz.

Baki Hüda’ya emanet olunuz.

Hamid Kuralkan

Ebedler âlemine giden Kuralkan’ın vasiyetini, dünyada kalan Kuralkanların bütün kurallarıyla tatbik ettikleri; dünya ve ukbayı bir çizgide buluşturup muvaffakiyetle yürüdükleri gördüğümüz ve bildiğimiz bir hakikattir.

Yazarın Diğer Yazıları