Ümit Kayaçelebi

Hamid Kuralkan

Ümit Kayaçelebi

Hamid Kuralkan Van’lıdır. 01.12.1925 tarihinde Van’da dünyaya gelmiştir. Atalarının kökeni Hindistan’ın Lahor şehrine dayanır; Rufai Tarikatına mensup Hindistan göçmenidirler. Bugün Pakistan’ın ikinci büyük şehri olan Lahor’dan 300 sene önce üç derviş Anadolu’ya doğru hicrete başlarlar. Hindî Baba Van’a, Terzi Baba Erzincan’a, Habib Baba da Erzurum’a yerleşir. Van’ı tercih eden Hindî Baba Hamid Kuralkan’ın büyük büyük dedesidir.

İki asır sonra Birinci Cihan Harbinin depremiyle sarsılan dünyada yepyeni arayışlar başlar... Yepyeni dengeler kurulmuştur yeryüzünde... Asırlardan beri gelen tarikat geleneği de hakikat mesleğine inkılap etmek üzeredir... Fıtrat ve şartlar bunu zorlamaktadır… Van şehrinde büyük Dede Şeyh Hamid, basiretiyle bunu görmüş ve sevk-i İlâhi ile ahfadını, görmediği, ama hissettiği hakikat mesleği olan Risale-i Nur cereyanına hazırlamıştır. Yıllar sonra tohumlar yeşermiş ve Van’da, Kalesi kadar muhkem, Kuralkan Hanedanı çıkmıştır…

Hamid Kuralkan, Van şehri ve ailesi için, Nur hizmetlerinin saff-ı evvelidir. Kendisi Van’ın ileri gelen eşrafındandır. Bediüzzaman Hazretlerini 1958’de Isparta’da ziyaret etmiş ve Van’da Nur hizmetinin ma’kes bulmasında büyük gayret ve hizmetleri olmuştur. 21.02. 1968’de Van’da vefat etmiş olup, mezarı Van kabristanındadır.

Hamid Kuralkan ismini, ilk defa, senelerce evvel Mustafa Cahid Türkmenoğlu (R.H.) Ağabeyin hatıralarını alırken duymuştum. Şöyle anlatmıştı Türkmenoğlu Ağabey:

“Sene 1956 Ankara’dayız. Üstad’dan, ‘Risaleleri tab edin’ diye bir emir geldi. Ama öyle bir durum var ki, bizde ne para var, ne pul var, matbaacılık hakkında da hiçbir bilgimiz yok. Üstad’dan da ‘Risaleleri basın’ diye böyle bir emir geldi. Bunun üzerine biz rahmetli Atıf’la (Ural) beraber bir mektup hazırladık. Mektûp öyle uzun bir şey değil, iki-üç satırlık bir şey. Mektubu Anadolu’daki kardeşlere göndereceğiz, ama postane ile göndermek lâzım, pul için bile paramız yok. Biz de çaresiz Ankara’ya muhtelif vesîlelerle gelen kardeşlerle gönderiyoruz mektubu.

Mektupta: “Biz Büyük Sözler Mecmûasını tab’ edeceğiz, fiyatı 25 liradır, orada kaç kişi abone olacaksa, parasını gönderin, bilâhare kitapları göndereceğiz.” Tabî biz talebeyiz, elimizde para olmuyor. Zaten elimize üç kuruş geçse bir kuruşunu hizmete ayırıyoruz cüz’i de olsa katkı olsun diye, ama yetmiyor... Fakat Üstadımızın da emri var…

Bu mektuptan sonra muhtelif yerlerden bize para gelmeye başladı. Diyelim ki sen Kütahya’dasın, iki kişi abone olmuş bize göndermişsin, Afyondan üç kişi, Urfa’dan beş kişi gibi…

Van’da “Hamid Kuralkan” diye bir kardeş vardı. 1968’lerde vefat etti. O zamanın parasıyla iyi hatırlıyorum, Ziraat Bankası kanalıyla benim adıma, “beş yüz” lira göndermişti. Bir de rahmetli “Nazif Çelebi” (İnebolu) Ağabey de beş yüz lira kadar gönderdi. Bütün gelen paralarla biz ancak basılacak kitapların yarısının kâğıt parasını verebilirdik, matbaacıya verilecek para yok. Sonra Tahsin (Tola) Ağabey’i alarak “Yıldız matbaası”na gittik, kaça basarsınız diye pazarlık ettik. Fiyatını unuttum ama kâğıdını biz vermek üzere anlaştık.” (Mustafa Cahid Türkmenoğlu. Ağabeyler Anlatıyor-1, s. 220)

Allah şahittir ki, o günden sonra, bu “Kuralkan” ismini hiç ama hiç unutmadım… Unutmamam ve unutturmamam lazımdı zaten… Çünkü O, malum Anadolu yangınında “Kimse yok mu?” çağrısına, “Ben varım.” diyebilmiş nadirlerdendi, ilklerdendi…

Bu zatı çok merak ediyordum… Bulunduğum şehre Kuralkan ailesinden hizmet ehli bir kardeşimizin gelmesi ve onda gördüğüm kemalât merakımı iyice tahrik etti... İz sürdüm… Çok kimseyle görüştüm… Bütün parmaklar bir kişiye işaret ediyordu. Kendi ailesi de dâhil, başvurduğum herkes, “Rahmi Erdem”e işaret ediyordu. Neredeyse hepsi: “Yaşayanlar içinde en doğru ve en bol malzeme ondadır... Rahmi Erdem’i bul.” dediler. Ben de öyle yaptım.

Bursa’da evinde ziyaret ettiğim Rahmi Ağabey'den Hamid Kuralkan’ı sordum. O, o günleri tekrar yaşayarak heyecanla anlattı Hamid Kuralkan’ı. Kendisine teşekkür ediyorum... Sohbetimizin sonunda Hamid Kuralkan’a muhabbetim ve hürmetim bir kat daha arttı… Allah şefaatlerine nâil eylesin. Âmin…

Çalışmalarımda kaynak olarak, Hamid Ağabeyin kardeşi Mehmet Kuralkan’ın yazdığı “Bereketin Formülü ATÖLYEDEN HOLDİNGE KURALKANLAR” kitabından istifade ettim. Mehmet Kuralkan, Kuralkan Holdingin kurucusu ve onursal başkanıdır. Metni yazdıktan sonra, Rahmi Erdem’e ve Hamid Kuralkan’ın İstanbul’daki yakın aile fertlerine tashih ettirdim. Yardımlarını esirgemeyen Hamid Kuralkan’ın oğlu Ömer Kuralkan’a bilhassa teşekkür ederi

Kaynak: Ömer Özcan

 

Yazarın Diğer Yazıları