Halk oyunlarımız
Ümit Kayaçelebi
Van çok zengin bir folklora sahip olan Van’da çeşitli halk oyunları oynanır. Oyunlar genellikle kadınlı erkekli olarak el ele tutularak (Güvenk) adı verilen toplu halde oynanmakla berber, ayrıca kadınlar tef eşliğinde karşılıklı orta oyunları da oynarlar.
Güvenk şeklinde oynanan oyunda, başta bulunan oyuncuya (Güvenk başı) sonda oynayan oyuncuya da (Poçik) adı verilir. Bunların ellerinde de beyaz mendil bulunur. Oyunun ahenk ve düzenini Güvenk başı ile poçik sağlar.
Oyunların bir kısmı ağır, bir kısmı hareketli oyunlardır. Hareketli oyunlarda sert figürlerle oynanır.
Ağır oyunlarda karşılıklı türküler söylenerek aşk ve sevgi gösterileri yapılır. Oyun başladığında oyuncuları onure etmek amacı ile alınlarına para yapıştırılır: Bu paralarda davulcu tarafından bahşiş olarak toplanır ki Van’da bu alınan paraya Şabaş adı verilir.
KERSİ OYUNUNUN ÖYKÜSÜ VE TÜRKÜSÜ
Van’ın Tımar Nahiyesine bağlı Şıhkara Köyünden Ömer efendi Adlı bir zat, Bir ilkbahar günü ermeni asıllı hizmetçisi Kesri ile birlikte buğdaylarını bir kağnı (öküz) arabasına yükleyerek Muradiye İlçesi yakınlarındaki su değirmenlerinden birinde öğütmek üzere yola koyulur.
Bir müddet yol aldıktan sonra Bendimahi Çayının kenarında ve Van Gölüne yakın bir yerde mola vermek üzere konaklarlar.
Çayırlardan pencer toplamak üzere çay kenarında dolaşan o yörenin genç kadın ve kızları Ömer Efendinin kağnı arabasını görünce arabaya yaklaşır ve Ömer Efendiye selam verirler. Aralarındaki güzel bir kız, arabanın üzerindeki saza gözü ilişince Ömer Efendiye yaklaşarak Sen aşıkmışsın adın nedir? Diye sorara.
Aslında ozan olan Ömer Efendi kızı görünce aklı başından kalkıp gider ve o anada kıza aşık olur.
-Eh biraz aşıklığım vardır.
-Birkaç hava oku da dinleyelim der kız.
Bu teklife memnun olan Ömer Efendi hemen işçisi kersiye sazını getirmesini söyler. Ve sazını ele alarak aşık olduğu Suna’ya şu sözlerle çalıp söylemeye başlar:
‘Bendimahi bend üstüne sunalar hey sunalar
Yarim geldi kend üstüne bizim göle konalar
Çaydan bir çift suna uçtu sunalar hey sunalar
Uçtu da bizim göle düştü sunalar hey sunalar hey
Çayda çınar ağacı sunalar hey sunalar
Çift gezer iki bacı sunalar hey sunalar’
Efendisinin çok içlendiğini gören kesri:
-Ağam sen çok içlendin izin ver de bende bir halay çekeyim der ve oynamaya başlar. Orada bulunanların hepsi birden Kesri ile Güvenk tutarak Ömer Efendi’nin sazı eşliğinde oynamaya başlarlar:
‘Van Gölü dalgalandı elin ver elime Kesri
Ciğerim parçalandı, elin ver elime Kesri
Vakit geldi gider Sunam elin ver elime Kesri
Van Gölü coşa geldi elin ver elime Kesri
Şimdi gider Sunam buradan elin ver elime Kesri
Aşkı beni candan eder elin ver elime Kesri’
**
GULE OYUNUNUN ÖYKÜSÜ:
Bu Van Türküsünü geçmiş yıllarda ‘Dadaş’ diye tanıdığımız ve yıllarca Van Atatürk Lisesi Müdürlüğü görevinde bulanan Servet Aydınoğlu bestelemiştir.
‘Gule gider bostana
Gül doldurur fistana
Vay vay vay vay
..
Korkaram yağmur yağa
Gule gele ıslana
Vay vay vay vay
..
Bir genç Gule adında bir kıza gönül verir ve bu türküyü onun için söyler.
Oyunun ileri gidiş ve gelişleri Gule’nin bostana gidiş gelişlerini canlandırıyor. Duraklarda bostanı inceliyor. Son durakta sağa sola gidişler bostandaki gezişini dile getiriyor.
Bostanın verimli olduğunu gördüğünde seviniyor, neşeleniyor ve bostandan geri çekiliyor.
Türküyü delikanlı söylediği için sonunda neşeleniyor ve Tak Tak sesleri de delikanlının silah çekip ateş ettiğini dile getiriyor. Bilindiği gibi bizim toplumumuzda özellikle düğünlerde bol mermi yakılarak düğün neşelendirilir, renklendirir. Özellikle hangi gencin tabancası tutukluk yapıyor hangi tabanca daha kalitelidir? Bir noktada tabancalarını tanıtmayı amaçlıyor.
TOYCULAR OYUNUNUN ÖYKÜSÜ
Gevaş yöresinde bir köyün genci Vestan’da bu günkü Gevaş. Bir kıza gönül verir. Kızı alması için çeşitli çareler arar gizli olarak yarine fistan bile gönderir.
Kızın babası bu işi sezer ve kızını sevdiği gence vermeye karar verir.
Oğlan tarafı kızı almak için Vestan’a gelir, a o anda kız tarafı davul zurna eşliğinde oyun oynuyormuş. Düğün alanı gelince Davul zurna susar ve gelen misafirler ev sahiplerince güzel bir şekilde ağırlanırlar.
Yemekler yenilip, içildikten sonra kız tarafından birisi:
-Haydi toycular sıra sizde birazda siz oynayın da seyredelim der.
Ve oğlan tarafı oynamaya başlarlar. İşte o gün Vestan’da oynanan oyunun adı Toycular olarak bu güne kadar gelir.
TOYCULAR TÜRKÜSÜ
Toycular yar can
Kolunda mercan
Men sana hayran
Uy aman aman
Ben giderim Vestana
Yarim için fistana
Yare fistan yakışır
Ah bir giyse üstüne
Toycular yar can
Kolunda mercan
Men sana hayran
Uy aman aman
Evleri yol üstüdür
Kemeri bel üstüdür
Her gün geçme buradan
Demesinler dostudur
(Her dem gidem o yare)
(Goy desinler dostudur)
Toycular yar can
Kolunda mercan
Men sana hayran
Uy aman aman
Men giderim hamama
Demeyin gaynanama
Gaynanam bostancıdır
Mennen ister şamama
Toycular yar can
Kolunda mercan
Men sana hayran
Uy aman aman
KELEKVAN OYUNU
Eskiden Anadolu’nun bir çok yerlerinde olduğu gibi Van yöresinde de köprüsü olmayan çay ve ırmakların üzerinden kelekle karşıdan karşıya geçilirmiş.
Kelek denen şey sadece şişirilen tulumlardan ve ağaçlardan yapılan ve kayık vazifesi gören bir araçtır.
Köylüler yapmış oldukları kelekvanlara eşyalarını yükler karşıdan karşıya geçerlerken aşağıdaki kelek türküsünü söyleyerek hem neşelenir, hem oynar ve hem de eşyalarını taşırlarmış.
‘Keleğim yana döner
Döner Van’a gider
Felek evin yıkılsın
Yolum İran’a gider
..
Su iner meste gider
Dolanır dosta gider
Keleğim taşa vurdu
Ciğerim yanar gider.
..
Dağlar eridi kardan
Haber gelmedi yardan
Sular erir dökülür
Akar ummana gider.
Yukarıda Van halk oyunlarından birkaçının türküsünü ve öyküsünü anlatmaya çalıştık. Ebetteki Van Halk oyunları sadece bu kadar değil. 160’a yakın Van Halk oyunumuz var bu birkaç örneği sunduktan sonra yine bazı Van Halk oyunlarını da aşağıda sıralayalım:
Temi oyunu, Lorke oyunu,Şirvani oyunu,Kız saçların, Van Narisi,Hedile, Bizim eller, Dingo, Neri, Atım kaçtı, Edremit Van’a bakar,Şerani, Palanço, Kaz kaz, Cicom,Toriman, Masa üstünde desti,Oğlan oğlan, Naroy, Dokuzlu, Havasor, Sincani, Şevko, Süngülü, Temur Ağa, Sarhoş, Koçero, Beblekan, O süsem o sümbül, Edremit Nanayı, Papuri , Tek ayak, Yar güzel, Dello, Güllü,Süleymani ve Ha dili.
Eskilerin bildiği üzere bu yöremize ait halk oyunlarını çok güzel oynayanlar olduğu gibi. Bir de çok güzel çalanlar vardı. Mesela, tüm Van Halkının Davulcu Tosun diye tanıdığı Tosun Özister. Tosun usta Önceleri zurna ile çalarken daha sonraları Klarnet (Gırnata) çalmaya başladı ve kardeşi davulcu Hüseyin Özister’le birlikte düğünlerde şenliklerde bulundukları mahalleye keyif katıyorlardı.
Ancak Tosun Özister zurna ve gırnata çaldığı halde kendisine davulcu Tosun denmesini biraz garipsediğini söyler. Burada bir şeyi atlamadan geçemeyeceğim. Eski Van toylarında düğün günü gelinin baba evinden alınıp koca evine götürüleceği zaman Tosun Özister gelin çıkarma havasını okuduğu zaman gelinin baba evi başta annesi olmak üzere Gözyaşlarına boğulurdu. Gelin çıkarma havasını hiç kimse onun kadar güzel icra edemezdi.
Gerçekten bu güzel iki insanın yanı sıra Tango Ağa ile Cemal Kahvecioğlu’nun oyunlarını seyredenler bile hala o gördüklerini anlatırken bile duygularını tamamen dile getiremediklerini söylüyorlar.
Daha sonra Dadaş diye Van’ın tanıdığı sevdiği Servet Aydınoğlu’da güvenk başında olduğu zaman insanlar o ve ekibini seyretmeye doyamazlardı.
İşte yine o yıllarda Van Halk oyunlarına büyük emek veren Rahmetli Bahattin Özel, Fevzi Levendoğlu, Fazıl Tuncil, Prof.Dr.Şefik Tüfekçi ve nice Van Halk oyunlarına emek verenleri saygıyla yad ediyoruz.
Van Halk oyunları geçmiş yıllarda Halkevleri, daha sonra kurulan Halk Eğitim Merkezlerinde icra edildi. Ve halk oyunlarımız her zaman değil Van’da, Van dışındaki yarışmalar da da birçok ödüle hak kazanmıştır.
1971 yılında ben İzmir de iken Atatürk Kapalı Spor Salonunda yapılan yarışmada Her ekip sahnede bir kez yer alırken Van ekibinin bir kez daha oynamaları için sahneye çağırılması anını ve orada birinci olduğu günü hala dün gibi hatırlıyorum.
Bu gün bile nerede bir yarışma olsa Doğu ve Güney Doğu Anadolu’dan giden ekiplerin arasında gözler hemen Van ekibine çevrilir.
**
KADIN OYUNLARI
Eski yıllarda erkeklerin yanı sıra kadınlarda kara Çarşamba, nişan, şerbet, düğün, hıdrellez gibi şenliklerde bir araya geldiklerinde oynadıkları oyunlar vardı.
Bu genelde tef eşliğinde olurdu. Mesela o yıllarda Tef çalarak milleti eğlendiren bulunduğu mekana neşe katan Muhabbet Eze en önde gelendi.
Kadın meclislerinde ayrıca bir de hem çalan söyleyenlerden biri de Defçi Zekoydu (Zekiye Ortasaç). Defçi Zeko Muhabbet Ezeden daha genç olması itibariyle özellikle , basalyaya giderken elinde def çalıp söyleyerek basalyaya gidenleri coştururdu.
Bazen de defçi İzo (İzzettin Tandırcı) ve defçi Zeko katılırdı ve birlikte adeta Erciş’teki demeli çağırmalı tarzında çalıp söylerlerdi.
Davul zurna çalana şabaş verilirde tef çalana verilmez mi? Onlarda ne kadar güzel çalarlarsa milleti coşturdukça şabaşlar gırla gelirdi.
Yine böyle eğlencelerde ve özellikle toylarda Cümbüşçü Aslan olurdu.
Aslan anadan doğma amaydı. Gözleri görmediği için bütün kadın meclislerinde onu çağırırlardı o kadınları görmediği ,için kadınlarda rahat rahat oyunlarını oynarlardı. İşte o yıllar kadın meclislerinde ve toylarda en çok söylenen türkülerden bazıları:
Tin tin tini mini hanım, Oğlan oğlan kalk gidelim, Çaldığım teftir,Gülü taktım duvara,Cicom, Masa üstünde desti,Kız saçların saçların.(5)
Kaynak: Kaya Kayaçelebi