Ümit Kayaçelebi

BEKO VE BU TOPRAĞIN SESLERİ

Ümit Kayaçelebi

Vakti zamanında ehli keyif insanlar çoktu. Çalardık söylerdik meşklere katılırdık. Tabiri uygunsa Vanlıların nerde aş orada dımbılbaş eğlenceden eğlenmekten imkanlarımız nispetinde nasiplenirdik.

Hoş günlerdi hoşluk vardı keyif vardı geçim sıkıntımız lüks yaşamak diye bir derdimiz olmadı.  Bulduğumuzla yetindik kanat ettik en küçük şeylerle bile mutlu olmasını bildik.

Gelecek kaygımız, geçim sıkıntımız, yarın ne olacak diye kederlenmezdik. İspanyol paçalı pantolonu çeker düşük kemerli pantolonumuzun birde ufak paralar için bir küçük cebi vardı oraya attığımız paralar bile çoğu zaman yeterdi.

Şampuanı bilmediğimiz daha briyantinle tanışmadığımız, parfümün deodorantın ne menem olduğundan bi haberdik.

Ama ne olursa olsun arka cebimizde horozlu aynamız kemik tarağımız hiç eksik olmazdı arada bir aynaya bakar kendimizi o zamanın yakışıklı artistlerine bile benzetirdik.

Daha kasetin olmadığı ve 45 lik plakların ve daha sonrada 33’lik plakların arzı endam ettiği yıllarda ne bir pikabımız ne de plaklarımız vardı.

70’li yılların ortasına doğru plaklar bollaşmaya ve kasetler çıkmaya başlayınca biz de evimize pikap almaya teyp almaya başladık.

İşte o yıllarda çok ünlü türkücüler var şarkıcılar aranjman sanatçıları var. Herkes zevkine göre plak alıyor kaset alıyor dinliyor. Zevk bu ya  herkesin apayrı bir yaşantısı ve ona göre de bir zevki var.

Ve bizi o yıllarda en çok etkileyen de Elazığ stüdyolarında zamanın sanatçılarına plak ve kaset yapan iki müzik firması var en önde geleni <Yalçın plak> diğeri ise <Gülom plak> bunlar zamanın imkanları nispetinde Elazığ gibi bir yerde fevkalade kasetler yapıyorlar.

Düşünün o yıllarda hiç tanınmayan İbrahim Tatlıses’in bile yolu Yalçın Plaktan  geçmiş.

O ve onun gibi şarkıcı türkücü nice sanatçılar orada sayısız kasetler yapmışlar. Ekolu streolu kasetler 70 li yıllarda  piyasada kapış kapış gidiyor.

Bu kasetleri bulmak almak da zor ama meraklısı arayıp buluyordu. Bir çok  parçanın başında da Yalçın plakta yapıldığına dair bir anons olduğu gibi çalanlarda bir bir sıralanıyordu.

İşte o günlerden bir anons,

<Stüdyo Yalçın siz müzikseverlere  yaşı küçük sanatı büyük sanatçı Abdullah Kalkanı gururla takdim eder. Sazlarıyla eşlik eden sanatçılar Kenan Doğan, Suat Öztürk, keman, Ramazan Hoşyarlar, klarnet Baki yüksel ritim seksiyonlar Ahmet Aykut adı güzel ve Ziya Tunçtekin

Teknik prodüksiyon Erdal Yalçın> hemen hemen bütün kasetler de bu isimler  anons edilirdi bazen de isimler değişirdi.

Tabiî ki bu anonslar dinleyenleri çok etkilerdi. Hele ekolu olması sterolu olması dinleyene ayrı bir  keyif verirdi.

Biz o zamanlar haliyle gençtik coşkuluyduk hayattan haz almak istiyorduk sigara içen de vardı içki içende vardı. Efkarlananlar hemen cebinden ya Bafra ya Yenice ya da başka bir sigara paketini çıkarır üfleyerek efkarını dağıtmaya çalışırdı.

Adı üzerinde genç deli dolu kendine göre bir yol çizmiş gidiyor. Yalçın plakta o yıllarda çok değerli sanatçılar vardı; onlardan bazılarını saymak isterim.

Kenan Temiz, Seyfettin Sucu, Topal Bedo, Bedri Karahan, Urfalı Kadri, Sema Urfa bülbülü, Mahmut Özçiftçi,

Abdurrahman Yıldırım, Naim Bozdoğan, Ahmet Cankat, Hayrettin Çiftçi, Seyfi Doğanay, Celal Özer, Mehmet Güçlü, Zülküf Altan, Enver Demirbağ, Zülküf Yüce, Naim Bozlar, Hüseyin Karakaş, Veysiye Şirin, Yılmaz Kurt, İbrahim Macit, Lütfü Acıbucu ve Malatya Havuz  Başı meşk gurubu, Müslüm Kılıç, Ufuk Erbaş, Fahri Atılgan, Güler Durucan, Halil Kendirli, ve o devrin en popüler çocuk sanatçısı denilen Abdullah Kalkan.

Daha bir çok sanatçı var fakat ben bu kadarını örnekleme olsun diye yazdım.

Yalçın plağın kasetlerini dinleyen bizim Vandaki gençler de onlara özeniyor ve Kenan Temiz gibi Uzun hava çekmeye çok özeniyorlardı. Çünkü Kenan Temiz böyle yığıl get havaları okuduğu için bahusus içkili mekanlarda en çok dinlenen ve onun gibi uzun hava veya türkü söylemeye çalışanlar biraz daha öne çıkıyordu.

Van da çalan söyleyen elbette bi hayli fazlaydı. İnanın bu işin üstesinden gelen çok iyi de gençler vardı. Yaşlılar vardı. Ama bizim jenerasyonda çok güzel isimler vardı.

İşte Abdullah Faruk Tunçdemir, Hikmet Yılmaz, Turan ve Doğan Özpınar Kardeşler, Azmi Atak, Mustafa Karatekin, Aşık Mehmet Türkoğlu, Mehmet Bağdatlı, Kazım Gülle, Cengiz Ödemiş, Rüstem Türkoğlu,  daha nice Vanlı sanatçılarda vardı haliyle ama benim şu anda aklıma gelenler bunlar.

O yıllarda Halk Eğitim Merkezinde, Kız Öğretmen Okulunda diğer okullarımızda  müzikli gecelerde konserlerde  bu saydığım isimleri hemen hemen hepsini görürdük.

Üstelik Şehir Parkına dışarıdan  gelen sanatçılara da bizim arkadaşlar sazlarıyla eşlik ederlerdi.

Zaman içerisinde içkili mekanlarda artmaya başlayınca bu yanık sesli bahusus gazel ve uzun hava çeken arkadaşlarımız Köşk  Gazinosu, Gar Gazinosu, Huzur Restoran , Kristal, Hacı Oğlu İhsanın, ve zaman zaman kısa ömürlü olan gazinolarda çaldılar söylediler.

 Bu mekanlar ehli keyiflerin gittiği yerler olduğu için buralarda herkes de söyleyemezdi.

Ben bunların içinde en çok dinlediğimde rahmetli Bekoyu (Bekir Coşkun) dinlerken çok apayrı bir keyif alırdım. Onu dinlerken Tarifi olmaz duygulara kapılırdım.

Niye derseniz! O yıllarda Elazığ da Yalçın Plak da bir çok esere imza atan Abdullah Kalkanı dinler gibi olurdum.

O da Bizim Beko gibi genç yaşta hayata veda  etmişti. Benim için Beko sanki Van’daki bir Abdullah Kalkandı. Onu sahnede dinlerken çok keyif alırdım.

Ne yazık ki o da Abdullah Kalkan gibi daha hayatının baharında hayata veda etti.

Ama onu hala sanki bu günmüş gibi dinlediğim zamanlar hafızamda nakşetmiş.

Biz ona Beko diyorduk ve bu günde yine öyle anmaktayız.

Aradan yıllar geçti ben hala sanki 70’li yıllardayım ne Abdullah Kalkanı de nede Bakoyu hiç unutmadım.

Allah her ikisine de rahmet etsin mekanları cennet olsun inşallah.

Hey gidi günler hey.

Yazarın Diğer Yazıları