AŞIK HASAN ve YAŞ DESTANI
Ümit Kayaçelebi
Mehmet Mercan
Diyarbakırlı ünlü ses sanatçısı rahmetli, Celal Güzelses tarafından 1940’lı yıllarda plaklara okunan ve o gün bu gündür değerinden bir şey kaybetmeyen YAŞ DESTANI’nın sahibi, asıl adı Mehmet Emin olan Diyarbakırlı AŞIK HASAN’dır. Aşık Hasan, Ali Pınarlıdır ve Diyarbakır’ın ünlü halk ozanlarından biridir.
Bilindiği gibi, Alipınar köyü yakın yıllara kadar, İstasyon ile hava alanı arasında kent merkezine en yakın köy iken günümüzde geniş bulvarları ve yüksek apartmanlarıyla modern bir semt haline dönüşmüştür.
Kent merkezine yakınlığı nedeniyle Alipınar eskiden çeşitli sosyal ve ticari etkinliklere de ev sahipliği yapıyordu.
Diyarbakır’ın ticari hayatında önemli yeri olan şenlikli panayırlar, serbest pazarların bir bölümü burada kuruluyor, halk ozanlarının, dengbejlerin, gezici meddahların katıldığı ödüllü yarışmalar burada yapılıyordu.
Yılda bir ya da birkaç kez kurulan panayırlarda çevre illerden, hatta uzak ülkelerden gelen aşıklar, Meddahlar, Dengbejler, cambazlar bu panayırlarda hünerlerini gösterirlerdi.
Bu panayırlar arasında ilk ciddi organizasyon “Diyarbekir Salnameleri”nde de (Diyarbakır Yıllıkları) yer alan “Ali Pınar Panayırı”dır.
Salname’deki kayıtları incelediğimizde Diyarbakır’da ilk panayırın 15 Nisan 1870 günü Alipınar köyünde kurulduğunu görüyoruz. Sonraki yıllarda değişik tarihlerde, ama en çok Mayıs ayında kurulan panayırı, o yıllarda yaşamış ünlü AMİD’li Halk Ozanı Hacı CİVAN’ın sayesinde bir AŞIKLAR BAYRAMI’na dönüşürdü.
O yıllarda 70 yaşlarında olduğu tahmin edilen Aşık Hacı CİVAN, Alipınar köyünde kendisine ait kahvehanenin baş köşesine oturur, uzun çubuğunu tüttürerek, çeşitli yerlerden gelmiş aşıkların atışmalarını dinler, zaman zaman kendisi de onlara eşlik eder, izleyicilere doyumsuz saatler yaşatırdı.
Ali Pınar Panayırının Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı 1914 yılına kadar sürdüğünü görüyoruz. Bu tarihten sonra Diyarbakır ticaretinde görülen gerileme sanat ve kültür gelişimini de olumsuz yönde etkiler.
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra zaman zaman küçük çapta organize edilen etkinlikler kısa ömürlü olmuş, özellikle sanat ve kültür hareketleri okulların dışına taşırılamamıştır.
Sadece 1940’lı yıllarda Halkevi bünyesinde görünen sanatsal faaliyetler de kısa sürmüş, 1950’li yıllarda bu merkezlerin kapatılmasıyla bu faaliyetler de son bulmuştur.
Alipınar köyü 1800’lü yıllarda deyim yerinde ise bir aşıklar beldesiydi.
İşte, Halk Ozanı Mehmet Emin, namı diğer Aşık Hasan da bu köyün yetiştirdiği değerlerdendi.
Alipınarlı Mahmud Molla’nın oğlu olan Aşık HASAN, kahvelerde, köylerde saz çalıp türkü söyleyen gezgin bir halk ozanıydı.
Elbette onun en ünlü eseri YAŞ DESTANI’dır.
Mevlam bir adama çocuk verince
Bahçada bitmiş bir fidana benzer
Büyüyüp te bir yaşına girince
Sanki kokulu güldana benzer.
Diye başlayan, bir insanın doğumundan 100 yaşına, daha doğrusu ölüme yaklaşımına kadarki geçirdiği değişimi anlatan destanı 12 kıtadır.
Rahmetli Celal Güzelses bu destanın ancak 7 kıtasını, 10 yaşından 65 yaşına kadarki insan ömrünü okumaktadır.
AŞIK HASAN bu destanında insanın 100 yıllık ömrünün, doğumdan ölüme kadar olan evrelerini dramatik bir dille anlatmaktadır…
Bu destan zaman içerisinde pek çok sanatçı tarafından okunmuş olsa da gerçeğe en yakını elbette Celal Güzelses’e ait olandır.
Her ne kadar, Karacaoğlan’ın ve hatta Pir Sultan Abdal’ın da benzeri eserleri varsa da onlarda buralarda yer alan sözcük ve ifadeler çok değişiktir…
Ali Pınarlı Aşık Hasan’ın Yaş Destanı “Mevlam bir adama çocuk verince” diye başlıyorken, Karacaoğlan’ın 7 kıta olan destanı “Dokuz aylık yoldan sefere geldim” diye başlıyor. Pir Sultan Abdal’ın Yaş Destanı’nın başlangıcı ise daha değişiktir. Yedi kıta olan bu destan da şöyle başlar;
Adem oğlu şu dünyaya gelince
Yeni açmış güle benzer, misali
Anasından doğup, kırkı çıkınca
Kalaylanmış tasa benzer misali.
Büyük ozan Pir Sultan Abdal’ın Yaş Destanı6 kıtadır. Destanını “Adem oğlu şu dünyaya gelince” diye başlatır ve 100 yaşında
“Yüz yaşında talan geldi savurdu,
Uçup gider kuşa benzer misali.”
Dizeleri ile sona erdirir.
Meraklıları için bu destanların tam metinlerini aşağıda sunuyorum.
AŞIK HASAN’IN DESTANI –(Gerçek Metin)
1
Mevlam bir adama çocuk verince
Bahçada bitmiş bir fidana benzer
Büyüyüp te bir yaşına girince
Sanki kokulu güldana benzer.
2
İkisinde serhoş gibi dolaşır
Üç yaşında her nesneye ulaşır
Dört yaşında gördüğüne sataşır
Beş yaşında kaşlar kemane benzer
3
Altısında kendi söyler düşüni
Yedisinde değiştirir dişini
Sekizinde bahta koyar işini
Dokuzunda taze bostana benzer
4
10 yaşında konca güldür açılır
On birinde ab-ı hayat saçılır
On ikide boyu, beli seçilir
On üçünde gözler mestane benzer
5
On dördünde güzelliğin bağıdır
On beşinde gören aklın dağıdır
On altıda yiğitliğin çağıdır
On yedide sanki ceylana benzer
6
On sekizde belli eder arını
On dokuzda gözetir şikarını
Yirmisinde kendi bulur yarını
Zincirini koparmış aslana benzer
7
Yirmi beşte bıyıkları burulur
Otuzunda akan sular durulur
Otuz beşte günahları sorulur
Ataşa atılmış pervana benzer
8
Kırk yaşında gazel dökülür bağlar
Kırk beşinde günahlarına ağlar
Ellisinde oğullara bel bağlar
Dağ başına çökmüş dumana benzer
9
Altmış beşte heç bakılmaz yüzüne
Ahreti gözedir Süphan’a benzer
Elli beşte sızı iner dizine
Altmışında duman çöker gözüne
10
Yetmişinde gördükleri düş olur
Yetmiş beşte artık çöker, kış olur
Sekseninde badem gözler yaş olur
Yolunu itirmiş kervana benzer
11
Seksen beşten sonra beli bükülür
Biter ömrü, takatını yitirir
Doksanında hep dişleri dökülür
Geldi geçti şimdi yalana benzer
12
Doksan beş yaşına girip aşınca
Ölüm korkusu gelip yaklaşınca
İnsan oğlu YÜZ yaşına varınca
Sanki savrulmuş Harmana benzer
Sanatçı Celal Güzelses tarafından KOŞMA biçiminde ve “Bir güzel ki 10 yaşına girince” bölümünden başlanarak okunan “YAŞ Destanı”nı da meraklıları için aşağıda sunuyoruz. Burada görüldüğü gibi Celal Bey de bazı sözcükleri değiştirmek ihtiyacını hissetmiştir.
Yedi kıta olarak plaklara okunan bu eserde insan ömrü 65 yaşında sona erdirilir..
1
Bir güzel ki on yaşına girince
Gonca güldür, henüz açılır
On birinde gonca diye koklarlar
On ikide elma diye saklarlar
On üçünde cevr-ü cefa çekerler
On dördünde hamre şekere benzer
2
On beşinde güzelliğin çağıdır
On altıda gören aklın dağıdır
On yedide göksü cennet bağıdır
Uzanır kameti selviye benzer
3
On sekizde hem artırır zarını
On dokuzda terk eylemiş arını
Yirmisinde gözedir şikarını
Zincirlerden kopmuş Aslana benzer
4
Otuzunda akan sular durulur
Yirmi beşte bıyıkları burulur
Otuz beşte hep günahlar sorulur
Yalana karışmış irfana benzer
5
Kırk yaşında gazel dökülür bağlar
Kırk beşinde günahlarına ağlar
Ellisinde insanlara bel bağlar
Dağ başına çökmüş dumana benzer
6
Elli beşte sızı iner dizine
Altmışında duman çöker gözüne
Altmış beşte heç bakılmaz yüzüne
Ahireti gözetir Sübhan’a benzer
7
Altmışbeşten sonra beller bükülür
Bütün damarlardan kanlar çekilir
Gel, gel diye toprak çağırır
Geldi geçti şimdi yalana benzer
Beni ağlatma ki sen de gülesen ( liley, liley, ha leylim...)
Her muradan her maksudan eresen (liley, liley, Leyli yar, ha leylim
KARACAOĞLAN’IN YAŞ DESTANI
1
Dokuz aylık yoldan sefere geldim
Dünya denen yere indirdin beni
Koymadın bir zaman murad alayım
Geldiğime pişman ettirdin beni
2
Bunca vakit kucaklarda eğlendim
Eğlendim de çaputlara belendim
Bir zaman da beşiklerde sallandım
Anamın sütüne kandırdın beni
3
Peşine, de deli gönül peşine
Değirmenler döner çeşmim başına
Varır varmaz on üç, on dört yaşına
Kara sevdalara saldırdın beni
4
Yiğirmide boz bulanık sel idim
Otuzumda çevre yanım göl ettim
Kırk yaşadım hayrım şerrim tanıdım
Türlü sevdalara yeldirdin beni
5
Ellisinde yönüm yokuşa düştü
Altmışında hazır bildiğim geçti
Yetmişinde gayri tebdilim şaştı
Artık yavaş yavaş indirdin beni
6
Sekseninde kemiklerim ezildi
Doksanında beratçığım yazıldı
Yüz yaşadım kabirciğim kazıldı
Şol kara toprağa gönderdin beni
7
Karac’Oğlan eydür yakıp yandırdın
Aşkın dolusunu verdin kandırdın
En sonunda Azrail’i gönderdin
Birden doğmamışa döndürdün beni...
PİR SULTAN ABDAL’IN YAŞ DESTANI
1
Adem oğlu şu dünyaya gelince
Yeni açmış güle banzar misali
Ansından doğup, kırkı çıkınca
Kalaylanmış tasa benzer misali.
2
Mushf alıp hocasına varınca,
Destur alup mektebinden dönünce,
On yşından onbeşine girince,
Ye’aşlama fidan olmuş misali.
3
Yirmisinde kara sakal getiri,
Otuzunda bağdaş kurmuş oturu
Krk yaşında da sohbetler yetiri,
Önü bendli suya benzer misaliu.
4
Ellisinde kara sakal bozarı
Altmışında o da Hakkın nazarı
Kalbi dıkızlanır, aklı azalı,
İçi çürük koza benzer misali.
5
Yetmişinde deve gibi muzular,
Sekseninde ilik, kemik sızılar,
Doksanında yol göründü gaziler,
Gazel olmuş güle benzer, misali.
6
PİR Sultan’ım bunu böyle buyurdu,
Müminleri Hak kendisi kayırdı,
Yüz yaşında talan geldi savurdu,
Uçup gider kuşa benzer misali.