Şükran Akçap Yurtkuran

Müzik dinlemek

Şükran Akçap Yurtkuran

Hangimiz dinlediğimiz müzikten etkilenmeyiz ki?

Hangimiz dinlediği bir şarkıda duygulanıp da "aaa…. bu benim şarkımdı" dememiştir ki?

"Ah bu şarkıların gözü kör olsun" misali ya sözlerine ya da melodisine takılıp kalmamıştır ki?

Öyle şarkılar vardır ki, kuşaklara, mevsimlere, yıllara, ülkelere, şehirlere damga vurmuştur.

Yine öyle şarkılar vardır ki, dilden dile çevrilir, sözü, dini, ırkı ne olursa olsun evrenselleşir; bıkmadan, usanmadan söylendikçe söylenir.

Müzik dinlemek, eski bir anı defterinin yapraklarını tek tek çevirip okumak gibidir.

Müzikten az da olsa anlayan dinleyiciler, şarkı sözlerini yazan güfteci ile şarkıyı besteleyen bestekârın arasındaki uyumu duyar ve fark eder.

Ama bilmeyiz ki, bestenin güfte üzerine yapıldığını, aksine güftenin besteye göre düzenlendiğini. Yani önce beste sonra güfte gelir.

Müzik, insanın iç dünyasının eseridir ve bireyseldir.

Müzik dinlerken sözleri çoğu zaman aklımızda kalır. İçinden de olsa şarkı, türkü söylemeyen yada mırıldanmayan insan yok gibidir.

Müziği her insan dinler, sözlerini anlamasa bile, melodi sesleri kişiye bir şeyler ifade eder, htirir.

Müzikaliteyi doğurur ve uyumla yayılan ses içselleştirilerek yüreğimizin sesi olur.

Ancak, ülke ve insan ayırımı olmadan, müziğin dili evrenseldir.

Hiç müziğin olmadığı bir dünya düşündünüz mü?

Geçmişe baktığımızda uygarlıkların, din, meditasyon, tıp, ritüeller ve eğlence için farklı biçimlerde müziği kullandıklarını görürüz.

İnsan olarak sadece bizlerin müziği anlayabildiğimizi düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.

Müzik, birçok canlının algılayabildiği evrensel bir dil gibidir.

Yapılan araştırmalar, insanlar gibi hayvanların da estetik sesleri müzikale çevirme yetileri olduğunu göstermektedir.

Bazı araştırmalar, kuşların müzik notaları ile Beethoven gibi devlerin müzik notaları arasında çarpıcı benzerlikler ortaya koyduğunu ispat etmiştir.

Son zamanlarda yapılan bilimsel araştırmalar, balina ve kuşların çıkardıkları seslerin müzikal ezgi olarak kabul edilip edilemeyeceği tartışmaları üzerine yoğunlaşmıştır. İnsanlar ve hayvanlar arasındaki seslerin, müzikalitenin benzerliklerini inceleyen bilim dalına günümüzde "biyomüzikoloji" denmektedir.

Ayrıca, müziğin, insanlar başta olmak üzere birçok canlı grubu üzerine fizyolojik etkileri de vardır. Müziğin insanlar üzerindeki etkileri bazı araştırmacılar tarafından çalışılmıştır. Anjiyografi işlemi öncesinde ve işlem sırasında, müzik dinletilerek, bireylerin kaygı bozukluğu düzeyi ve yaşamsal bulguları ile ilgili olarak uygulama sırasında önemli derecede farklılıklar görülmüş; buna karşılık yaşamsal bulguların, işlemden sonra daha da arttığı belirlenmiştir.

Bu araştırma bana ardı ardına önce Mevlana'nın "Müzik kalbin gıdasıdır, o gıdadan kimse mahrum kalmasın" sözünü hatırlatırken.

İki ünlü düşünürden Pisagor'un "Matematik ile müzik kardeştir" sözü üzerine, Platon'un "Müzik ile ruh aynı oranda oluşmuştur" diye ona cevap vermesi gelirken Shakspeare'in "Eğer müzik aşkın gıdasıysa, durmadan çalınız" sözünü de anmadan geçmemeliyiz.

Bu tarz bilgiler, dinlediğimiz müziğin kalitesini artırmaya bizleri yönlendiriyor.

Araştırdıkça ve bilgilendikçe müzik ile ilgili o kadar çok veri karşıma çıkıyor ki;

Yazdıkça yazayım diyorum, ama sizleri daha fazla okuma zahmetine sokmak istemiyorum.

Umarım hiçbir zaman müzik dinleme zevkiniz bitmez ve müzik ile dolu bir hayat yaşarsınız.

Kaliteli müzik dinlemek ve icra edenleri alkışlamak bir ayrıcalıktır.

Duygusal anlarınızda, sevinçlerinizde, kendinizi notaların ritmik eşliğinde bulunuz.

Müzik eşliğinde bahtiyar olun ve hoşçakalın.

Yazarın Diğer Yazıları