Şahin Akçap

Zamane Don Kişotları!

Şahin Akçap

Dünyada on klasik eser seçin deseler seçeceklerimizden birisi de şüphesiz ki ünlü İspanyol yazar Carventes'in Don Kişot eseri olur.
Okuduğu şövalye romanlarının etkisinde kalan ve kafayı sıyıran Senyör Alonso yani namı diğer Don Kişot uşağı Sanco Panza'yı da yanına alarak nazlı atı Rosnante'ya atladığı gibi gerçekte olmayan haydutlara karşı savaşa çıkar. Kafası o kadar karışıktır ki gün gelir koltuk altına sıkıştırdığı mızrağını yel değirmenlerine çevirerek ve Rosinante'yi mahmuzlayarak saldırıya geçer.
Sonucu biliyorsunuz.
Ne var ki Don Kişot'un geçip giden aristokrat hayatından beyninde ve yüreğinde kalan tortunun adı erdemliliktir. Savaşı zalime, yardımı zalimin lokmasını çaldığı yoksuladır.
Bizde de Yılmaz Güney'in ilk siyah beyaz avantür filmlerinde Don Kişot ruhu işlenmiştir. Kahramanımız; iyilerin dostu, kötülerin düşmanıdır. Zenginden aldığını yoksula verir. Atıyla dağları tepeleri aşıp, köy yakan haydutları tek tek avladığında; beyaz perdede kahraman, sinemanın koltuğundan alkış için fırlayan seyircinin ilahıdır 0! Yılmaz Güney'i starlığa ve sinemamızın çirkin krallığına da götüren de Yeşilçam'da yaratılan yerli Don Kişot karakteridir.
Irak halkı bir zamanlar kahraman olarak Saddam'ı çıkardığını sandı. Sandı çünkü Saddam'ın perde arkasındaki gerçek yaratıcısı Amerika'nın kusursuz senaryolarından biriydi. Gün geldi Saddam canavarlaştı ve kendi vatandaşım dediği Kürtler'i Halepçe'de kimyasal silahla kavurup yok etti. Halkına eziyet etti ve oğullarıyla birlikte kanlı bir diktatörlük yaratarak kendisini dünya sahnesine atanların kontrolünden çıktı ve gelişen zaman içinde de kötü adam imajı yaratılarak yok edildi.
Sadece İdi Amin mi? İran Şahı... Uganda yamyamı İdi Amin... Şili kasabı Pinochet... Hepsini ama hepsini yaratan Amerika oldu. Günü geldiğinde önce kahraman, sonra insan kasabı yaptığı bu acımasız liderleri usülünce geçmişin kanlı karanlığına savurup atı...
"Go Home Amerika!"
"Katil Amerika!" Diyen ve Bağımsız Türkiye utkusu içinde eylemler yapan, İzmir'de, İstanbul'da denize karga tulumba attıkları Amerikan askerleri yüzünden tutuklanan, işkencelerden geçirilen, sonra da asılan civan delikanlılarımızın uyarılarını ne acıdır ki ülkemizi yöneten ağababalar duymadı, duysa da duymazdan geldi.
Gün geldi devletimizi yöneten ve Amerika'ya göbekten bağlı olan kara düzen için başkaldıran  cesur liderler de oldu. Tıpkı haşhaş politikamıza Amerika'yı karıştırmayan Ecevit gibi... Ancak onlar da elendi...
Kaddafi, Fidel Kastro gibi liderler de Don Kişot ruhuyla hareket eti. Ve gün geldi Arap Baharı safsatasıyla halklar birbirine düşürüldü Kaddafi gibi bu dünyada vatandaşından vergi almayan tek lider komplolar sonucunda kendi yurttaşlarına linç ettirildi.
Sırada bakalım hangi Don Kişotlar var?
Hüsnü Mübarek'i bile Mısır siyasetinden silen emperyalist güçler yeni liderler peşinde.
Önce yaratıyorlar...
Sonra kahraman ilan ediyorlar...
Derken canavarlaştırıyorlar...
Halklarının gözünden düşürdükten sonra da acımasızca yok ediyorlar!
Onun için diyorum ki ey zamane Don Kişotları! Aklınızı başınıza devşirin... Yurttaşlarınızı tu kaka yapmayın... Sınır komşularınızla kardeşlik türkülerini, savaş naralarına dönüştürmeyin. Bugün size ağam, paşam diyenler yarın cellâtlarınız olur aman ha aklınızdan çıkarmayın!
*        *               *
Ne demiştik... 
Ve atı Rosnante'ye atladığı gibi Don Kişot, menzilini yel değirmenlerine çevirdi... Arkasından gelenler de şimdilik bir sürü Sanco Panzalardı...

Yazarın Diğer Yazıları