Şahin Akçap

Yılmaz Özdil ve ötekileri

Şahin Akçap

Bizim ülkemizde bomba imha uzmanlarının işinden çok daha tehlikeli işin adı gazetecilik ve yazarlıktır.

Sadece yazarlık, gazetecilik mi?

Vicdanıyla sanat yapan her sanatçı, şakşakçıların bolca olduğu toplumlarda koltuğunun altında kefeniyle yaşamak zorundadırlar.

Ancak kalemini onursuzluk mürekkebiyle doldurmuş gazeteciler, yazarlar yok mu?

Kamerasını gerçeklerin uzağında tutan görüntü yönetmenleri…

Yaşananlar karşısında sus pus olmuş televizyon yapımcıları ve programcıları.

Var… Hem de gırla…

Onlar yolcuyu yolundan edenler, yanlışa yönlendirenlerdir.

Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse…

Bir ülke için cesur yürekli yazar ve sanatçıların korkusuzca düşüncelerini yazmaları ve sanat yapmaları o ülkenin yöneticileri için büyük bir şanstır.

Çünkü o yazar ve gazeteciler yalanla doğruyu aynı hamur içinde yoğurup halka sunmazlar.

Yanlışı eleştirmekten, hataları göstermekten korkmazlar.

Karalamaktan, çamur atmaktan kaçınırlar.

Belden aşağı vurmazlar.

İftira sözcüğüne mesleki yaşamlarının onuru adına asla yer vermezler.

Onların eleştirilerinden yararlanan yöneticiler; kendilerini toparlama, hatalarından kurtulma, iyiye yönelme, özeleştiri yapma fırsatı bulurlar. Hata yapma olasılıkları azalmaya başlar.

Uğur Dündar, Yılmaz Özdil, Bekir Coşkun, Emin Çölaşan, Can Dündar, Yazgülü Aldoğan, Mustafa Mutlu, Saygı Öztürk, Rahmi Turan, Emin Çölaşan, Ruhat Mengi, Ayşegül Arslan ve adını burada sayamadığım nice onurlu yazarlar vicdanlarının can suyuna kalemlerine mürekkep olarak çeken ve yazan yazarlardır.

Onun içindir ki bu gazeteci ve yazarların çalıştıkları gazetelerin satış oranı yüksek, okurları çokçadır.

Kalemlerini satmazlar…

Dalkavukluk yapmazlar…

Kral çıplak demekten korkmazlar…

Çıkarcıların, kumpasçıların dümen suyuna girmezler…

Böyle cesur yazarlara sahip ülke yöneticileri bu yazar ve gazetecilerin yol gösteren eleştiri nimetlerinden yararlanmaz ve de illa da şakşak ve pohpohlamacıların baş döndüren yalakalıklarına meyil ederlerse yollarını şaşır, doymak bilmeyen hırslarının ve egolarının esiri olmaktan kurtulamazlar.

Yinelemek istiyorum…

 Ülkesini gerçekten hak ve adalet içinde yönetmek isteyenler; anasının sütü gibi ak ve temiz olan yazarların, gazetecilerin, sanatçıların eleştirilerine kulak vererek kendilerine çeki düzen vermeleri en akılcı yoldur.

Bunun aksine yalaka ve sünepe, tek yetenekleri yağ çekmek olanların peşine takılanlar ise hata yapmaktan kurtulamazlar.

Ne güzel demiş atalarımız:

“Kılavuzu karga olanın burnu boktan çıkmazmış!”

Her zaman yazdığım gibi.

İki ayna vardır hayatta!

Biri dosdoğru gösteren dostların aynası…

Diğeri de yalancıların, düzenbazların, şarlatanların, hokkabazların her şeyi gerçeğinden kopuk ve ayrışmış farklı gösteren yalancı aynaları.

Seçenek ülkeyi yönetenlerin elinde!

Ya yalan aynaların silik ve sevimsiz görüntüleri olarak geçecekler tarihe.

Ya da doğru gösteren aynalarda kendilerine çeki düzen vererek ve yanlışsız görev yaparak yurttaşlarının gözünde bir kahramana dönüşerek!

Yazarın Diğer Yazıları