Şahin Akçap

Yalancının mumu

Şahin Akçap

Bizde yalanın ne kadar kötü olduğunu anlatan öyküler vardır. Çocuklar bu öyküleri dikkatle dinlerler.

 

Örneğin Yalancı Çoban öyküsü... Dilerseniz anımsayalım…

 

Çobanın birinin canı bir gün fena halde sıkılmış. Ne yapayım da sıkıntıdan kurtulayım diye düşününce:

 

“Hah!” Demiş “Köydekilerin yüreğini oynatacak bir oyun oynarım olur biter.”

 

Sürüsünü koca bir ağacın altına toplayıp sağlama aldıktan sonra karşı tepedeki köyün ardındaki köyünün yakınlarına kadar koşarak gelmiş ve basmış feryadı:

 

“Yetişin! Kurtarın! Sürümüze kurtlar saldırdı”

 

Duyan köyle eline kaptığı çifteyle, tırmıkla, kazmayla, kürekle, sopayla çobanın sürülerinin olduğu yere koşmuş. Öyle ya hepsinin sürü içine kattığı, çobana emanet ettiği koyunlar varmış.

 

Nefes nefese vardıkları yerde bakmışlar ki koyunlar sapasağlam. Ne kurt var ne de çakal! Bir kenarda elini kalçalarına koyan çoban da:

 

“Şaka yaptım! Şaka yaptım!” Diye kıkırdıyormuş.

 

“Hay Allah müstahakkını versin!” Diye fena halde bozulan köylüler geri gerisine köye dönmüşler.

 

Aradan bir süre geçmiş.

 

Çoban yine sıkılmış.

 

“Yahu bir şaka daha yapayım.” Diye düşünürken aklından geçen gerçek olmuş. Tepelerin ardında beliren kurtlar, sürüsünün içine dalmış.

 

“Yandım anam!” Diye tabana kuvvet köye doğru koşan çoban bir taraftan da avazı çıktığı kadar:

 

“Yetişin! İmdat! Kurtlar sürüyü bastı!” Diye bağırıyormuş.

 

Bir önceki şakanın aynısını yaptığını düşünen köylüler kıllarını bile kımıldatmayınca; kurtlar, sürüsünü bir güzel telef etmiş. Böylece yalancı çoban belasını bulmuş.

 

Bu öykünün farklı konularda anlatılanları da var. Örneğin evinin yandığını şaka olsun diye söyleyen ama yandığında da kimseleri inandırmayan insanlar. Bu öykülerin çocuklara abartılarak anlatılmasındaki amaç yalanın nasıl bir bela olduğunu onlara kavratmaktır. Batı edebiyatında yalan söylediği zaman burnu uzayan Pinokyo da yalanın kötülüklerini sezinleten kahramanlarından biridir.

 

Ve gel zaman git zaman mahkemelerde tanıklığına gereksinimi duyulanlar için Batı ülkeleri yalan makineleri icat etmiş. Bu makineler yalan söylerken heyecanlanan, kalp ritmi ve kan akışı değişenleri şak diye saptıyormuş.

  

Düşündüm de… Acaba bizim ülkemizde de yalan makineleri var mı? Çünkü o kadar yalan söyleyen bireylerin olduğu bir topluma dönüştük ki tepeden tırnağa her kes usta bir yalancı ve inkârcıya dönüştü.

 

Yerel seçim arifesindeyiz ya…

 

Dikkat edin…

 

Yalan makinesine bile gerek görmeden yalan söyleyenleri hemen fark edeceksiniz.   

 

Bakmayın siz:

 

“Ben yalan söylemem.” Diye kıvırtanlara.

 

İnanınız yüzde seksen beşi yalancının daniskası…

 

Çıkarcı ve cukkacı amaçlarına ulaşmak için tek ayaküstünde bin yalan söylemeye devam ediyorlar.

 

Bahaneleri de hazır:

 

“Bu dünya yalan dünya!”

 

Ve ne yazık ki kirlenmiş, vicdanlarını karartmış, kıblelerini çoktan yitirmişler bile.

 

Siz, onları tanıyorsunuz…

Yazarın Diğer Yazıları