Şahin Akçap

Van'dan izlenimlere devam (3)

Şahin Akçap

Evet, Van tam bir toz kentine dönüşmüş. Her sokak, cadde, mahalle araları geçen motorlu bir aracın ardından çıkan tozun altında kalıyor. Sanki bir çöl kenti ve çöl fırtınası sonrasının görüntüsünü taşıyor. Bu yadırgatan durumu geçici de olsa çözmek için itfaiye araçlarının sulama işleri günün belli sürelerinde devam ediyor.
Vanlı yurttaş depremi unutmak istiyor. Sanki böyle bir şey hiç olmamış gibi yaşamına devam etme istiyor. Ancak arada bir kendisini hissettiren artçılar yeniden o büyük depremi hissettiriyor.
Günde biri kez ziyaret etiğim Van Sesi Gazetesinde hummalı çalışma var. İkram Kali kardeşim Ramazan'da Van etkinliklerini dünü ve bugünü ile kaleme almış Ramazanın ilk gününden itibaren yayınlanacak. Notlarına bir göz attım. Yayınlanacak yazının saklanacak kadar güzel bir içeriği var.
Şu sıra Van kamuoyu, Tıp Fakültesi Hastanesine verilecek isimle meşgul. 28 Şubat sürecinden etkilenmiş bir isimin konulması karara bağlanmış. Ancak kent insanının önemli bir bölümü bu ismin sayallaşmaya neden olacağı kaygısını taşıyor. Halkın önemli bir kesimi Japonya'dan deprem için Van'a koşan ve hayatını kaybeden o kahraman Japon'un, Mayazaki'nin adının konulmasından yana. Vanlı ahde vefasını koruyor. Ve Antalya'dan geldiğimi gören her tanıdık deprem göçünde gittikleri kentlerimizdeki insanların kendilerine gösterdikleri içten ve sıcak ilgiden minnetle söz ediyor. Özetle:
"Bu ülkede hiçbir güç Anadolu kardeşliğini yıkamaz!" Diyorlar.
Bir önceki yazıda Ramazan ayı geldiğinde ülkemizde sanki ağız birliği yapmışçasına gıda maddelerinde sunu artışlar yapıldığını yazmıştım. Bu kaygı Vanlı yurttaşın da gündeminde ilk sırayı alıyor. Yanlışların olmaması için her yerde olduğu gibi Van'da da belediyenin denetim ekiplerinin sıkı çalışması gerekiyor.
Dünyaca ünlü Van Kahvaltısının sunulduğu kent merkezindeki çarşıyı geziyorum. Sabah ve öğle kahvaltı salonlarında yer bulabilmek için bir kenarda beklemek zorunda kalıyorsunuz. Bu gülümseten fotoğraf kentin ölü toprağını üzerinden hızla silkelemeye çalıştığını yansıtıyor, sevinç duyup gülümsemenizi sağlıyor. Ve kent merkezindeki ticaret alanlarında 7.2'nin etkili olmaması da bir mucize gibi. Yaşlı binalar dışında alan ticarethanelerde esnaf güncel hayatı endişesiz sürdürmeye devam ediyor.
Her şeye rağmen gözler ve kulaklar deprem konutlarının bir an evvel sonuçlanmasına odaklanmış.
Depremin ilk günü onlarca telefon aramasında ulaşamadığım emmioğlu Orhan Akçap ve ortağının mekânı Hacı Bey Kebap Salonunu ziyaret ediyorum. Orhan Beyin biraz önce çıktığını söylüyor ısmarladığı kıtlama çayımızı yudumlarken ortağı Hacı Bey. Sonra da:
"Bir sınavdan geçtik hocam. Öldürmeyen Allah öldürmüyor. Deme ki daha nasibimiz varmış bu hayattan. Sabır ve sebatla inşallah bu badireyi de atlatacağız."Diyor
Ramazan arifesinde yeniden kendilerini ziyaret edeceğimi ve o meşhur kebaplarından tadacağımı söyleyerek ısmarladığı çay için teşekkür ederek ayrılıyorum.
Görüştüğümüz hemşerilerim sürekli aranılıp, hatır sorulmasından çok memnun. Doğal felaketin en büyük kazanımının bütün ülkede et ve tırnak olduğunuzun hatırlanması olduğunun altını kalın çizgilerle çiziyorlar:
"Türkan Şoray bile koşup geldi ta İstanbul'lardan." Diye gururlanıyorlar.
Elbette sadece sinemamızın sultanı gelmemiş Van'a. Yüreği avuçlarının içinde nice sanatçı acısını ve yalnızlığını yok etmek için koşup gelmiş, çadır çadır dolaşmış, kurulan portatif sahnelerde şarkılarını, türkülerini sunmuş.
Genç bir arkadaş:
"Onlar sanatın melekleriydi. Rüya gibiydiler. Anladık ki biz hiç ama hiç yalnız değilmişiz." Derken, kentin doğusunda bir kale gibi yükselen, doruklarında hala kar saklayan Erek dağı kadar vakur ve gururluydu.
Van Sesi Gazetesindeki yazılarımı takip ettiğini söyleyen bir hemşerim de:
"Burhan Çaçan'ın Antalya'da gelin olan yeğeni Figen Hanımın çeyiz yastıklarını bile gönderdiğini yazdığınız yazıyı okuyunca bir köşeye çekilip çocuklar gibi ağladım."Diyor.
Büyük bir uygarlığın kültür merkezi olmuş, müthiş ve büyüleyen coğrafyasıyla gezip görenleri etkilemiş Van'ı sokak sokak, cadde cadde geziyorum. 
Eğri oturup, doğru konuşursak Van ağır yaralı…
Tek kurtuluşu da ayrımsız kayrımsız devlet yardımının devam etmesi. Ve ülkemizdeki ekonomi gücü yerinde yurttaşların ve belediyelerin devlete destek olarak ivedilik isteyen alt yapı çalışmalarının bir an sonuçlandırılmasının sağlanmasıdır.
Gereksiz tartışmaların, söz dalaşlarının, ben yaptım, sen yaptın böbürlenmelerinin kısır döngüsüne düşmeden düşmenin eşiğine gelen bu güzel kenti, Şehri Van'ı ayağa kaldırmak, buruk duyguların tutsaklığındaki insanına yeniden özgüven kazandırmaktır.
(Bir sonraki yazı: Kısa notlar ve hatırlatmalar)

Yazarın Diğer Yazıları